07.07.2020 - 07:15 | Son Güncellenme:
AA
İspanya Sağlık Bakanlığı, yeni tip corona virüs (covid-19) nedeniyle 251 bin 789 vakanın tespit edildiği, 28 bin 388 kişinin hayatını kaybettiği ülkede, nüfusun sadece yüzde 5,2'sinde antikor geliştiğini açıkladı.
Bakanlık, Kovid-19'un İspanya'daki gelişimine ilişkin 36 bin hanede 68 binden fazla kişiye 21'er gün arayla 3 aşamalı olarak yaptığı analizlerin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
Buna göre, ülke nüfusunun sadece yüzde 5,2'sinde Kovid-19 nedeniyle antikor tespit edilirken, aynı oranın sağlık çalışanlarında yüzde 10'a kadar yükselmesi dikkati çekti.
Ayrıca Kovid-19 geçiren hastaların yüzde 14'ünde ilk pozitif çıkan antikor testlerinin üçüncü ve son testte negatif çıktığı bilgisi paylaşıldı.
İspanya genelinde mevcut durumda 47 yerde Kovid-19'da ikinci dalga tespit edildiği açıklandı.
Katalonya özerk yönetimine bağlı olan ve yaklaşık 200 binden fazla kişinin yaşadığı Segria ilçesinin Kovid-19'da ikinci dalga nedeniyle geçen hafta sonu karantinaya alınmasının ardından, ülkenin kuzeybatısındaki Galisya bölgesindeki A Marina ilçesinde de benzer bir karar alındı.
Yaklaşık 70 bin kişinin yaşadığı ve 14 belediyenin bağlı olduğu A Marina'da Kovid-19'da yeni vakaların artması nedeniyle cuma gününe kadar giriş ve çıkışlara kısıtlama getirildiği, 2 binden fazla kişinin 10 günlük karantinaya alındığı bildirildi.
Zorunlu olmadıkça sokağa çıkmanın, 10'dan fazla kişinin bir araya gelmesinin yasaklandığı Segria ilçesinde ise son bir haftada vaka sayısının iki kat arttığı, sağlık çalışanlarının sayısının yetersiz kalması üzerine Katalonya genelinden yardım istendiği kaydedildi.
Sağlık Bakanlığının yayınladığı bugünkü son verilere göre Kovid-19 nedeniyle şimdiye kadar 28 bin 388 kişi hayatını kaybetti, son 24 saatte 78 artışla toplam 251 bin 789 vaka tespit edildiği açıklandı.
Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 1948'de kurulan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında "kafa karıştırıcı" ve "çelişkili" kararlara imza atmakla suçlanmaya devam ediyor.
Salgına karşı gerekli uyarıları zamanında yapmadığı yönünde başta ABD tarafından olmak üzere ağır eleştirilerin yöneltildiği DSÖ, son dönemde "maske takılması konusunda ülkeleri yanlış yönlendirme, ilaç denemelerinde zikzaklar çizme, geç adımlar atma ve çelişkili mesajlar verme" suçlamaları başta olmak üzere yoğun eleştirilere maruz kalıyor.
Toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan DSÖ, yaklaşık 7,7 milyarlık dünya nüfusunun sağlık alanında güvenebileceği tek uluslararası sağlık platformu konumunda bulunuyor.
Göreve geldiğinde "Bill Gates'in adamı" yakıştırmasında bulunulan DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise eleştirileri kabul etmiyor.
Ghebreyesus, her fırsatta, bilime göre hareket ettiklerini, virüse ilişkin her geçen gün yeni bilgiler öğrendiklerini ve örgütün sürekli olarak Kovid-19 rehberini güncellediğini dile getiriyor.
ABD yönetiminin hedef tahtası haline gelen DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Başkan Donald Trump'ın "ağır" ve "bitmeyen" suçlamalarına karşı Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin güçlü desteğini arkasına almış durumda.
Çin ise finansal olmasa da örgütün yaptığı açıklamalara en büyük desteği veren ülke.
Ghebreyesus, her ne kadar DSÖ'ye destek veren güçlü bir blok oluşturmayı başarsa da örgüt, tarihinin en zorlu döneminden geçiyor.
DSÖ, salgının ilk günlerinden itibaren, sağlıklı kişilerin maske takmasına gerek olmadığı yönünde ısrarlı açıklamalar yaptı.
Ghebreyesus, 1 Nisan'da, "DSÖ, hastalar ve onlara bakan kişilerin tıbbi maske kullanmasını önermektedir." görüşünü dile getirdi.
DSÖ'nün, 5 Haziran'da yaptığı açıklama ise dünya basınında çok sert eleştirilere neden oldu.
Ghebreyesus, Kovid-19'un kontrol altına alınması için maske kullanımı konusunda DSÖ'nün mevcut rehberini güncellediğini belirtti.
Buna göre, Örgüt Kovid-19'un kontrol altına alınması için toplu ulaşımda, mağaza, okul ve ibadethane gibi halka açık alanlarda üç katmandan oluşan kumaş maskelerin takılması için ilk kez hükümetlere tavsiyede bulundu.
DSÖ'nün salgına ilişkin küresel acil durum ilan edildikten tam 5 ay 5 gün sonra sağlıklı kişilere de maske takma önerisinde bulunması tüm dünya basınında "maske çelişkisi" başlıklarıyla yer aldı.
Örgüt, 3 Temmuz'da yaptığı açıklamada, hidroksiklorokin ile AIDS tedavisinde kullanılan lopinavir/ritonavir bileşiminin denemelerini de sonlandırma kararını duyurdu.
Bu karar, örgütün aldığı en çelişkili kararlara örnek olarak kayıtlara geçti. Çünkü DSÖ 25 Mayıs'ta, "Hidroksiklorokin" denemelerinin "güvenlik endişeleri" nedeniyle geçici olarak askıya alındığını bildirmiş, ardından 3 Haziran'da ilacın denemelerinin yeniden başlayacağını açıklamıştı.
DSÖ salgının ilk günlerinden itibaren Kovid-19 virüsünün doğal kaynaklı olduğu konusunda ısrar etti.
Nitekim, DSÖ Kıdemli Sözcüsü Fadela Chaib, 21 Nisan'da bir soru üzerine, "(Kovid-19'un henüz kaynağını veya kökenini bilmiyoruz. Emin olduğumuz tek bir şey var o da virüsün bir hayvandan kaynaklanmış olması. Bir laboratuvarda manipüle edilmedi." ifadesini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump ise 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Kovid-19'un Çin'in Vuhan kentindeki bir laboratuvardan çıktığına ilişkin kanıtları gördüğünü söyledi. Örgüt ise Trump'ın açıklamaları karşısında virüsün doğal kaynaklı olduğu konusunda ısrar etti.
Ghebreyesus, 29 Haziran'da ise beklenmedik bir çıkışla, "Virüsün kaynağını bilmek çok çok önemli " ifadesini kullandı ve Kovid-19'un kaynağını soruşturmak üzere 1 hafta içinde Çin'e bir ekip göndereceklerini açıkladı.
Eski Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü ve eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland, 19 Haziran'da, Kovid-19 ilk ortaya çıktığında Çin'in Örgüte geç bilgi verdiğini belirterek, "Kovid-19, Çin'den dünyanın birçok bölgesine muhtemelen aralık ve ocak başında yayıldı." dedi.
DSÖ, virüsün Çin dışındaki ülkelere ne zaman yayıldığına ilişkin şimdiye kadar somut bir zaman dilimi paylaşmaktan kaçındı.
14 Ocak: DSÖ'nün Twitter hesabından, Çinli yetkililere dayandırılarak yapılan paylaşımda, Kovid-19'un insandan insana bulaştığı yönünde herhangi somut bir kanıt olmadığı iddia edildi.
20 Ocak: Örgüt, virüsün daha çok hayvandan insana geçtiğini, bununla beraber sınırlı sayıda da olsa yakın temas halinde insandan insana geçebileceğini duyurdu.
23 Ocak: DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Çin'de hızla yayılmaya başlayan virüsle ilgili "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" ilan etmek için erken olduğunu ve yeterli "kanıt" bulunmadığını ileri sürdü.
30 Ocak: DSÖ, Kovid-19 salgınıyla ilgili, "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" ilan etti. Ghebreyesus, karar için, "Temel sebep Çin'de olup bitenler değil, diğer ülkelerde olanlar" ifadesini kullanarak, Çin ile ticari aktiviteleri ve ülkeye yapılan seyahatleri kısıtlamak için hiçbir gerekçe olmadığını savundu.
31 Ocak: DSÖ, küresel acil durum ilan edilmesine rağmen "Çin ile sınırlarınızı kapatmayın" çağrısı yaptı. DSÖ, sonraki günlerde bu çağrıyı sürekli tekrarladı. ABD, başta olmak üzere bazı ülkeler DSÖ'yü dinlemeyerek Çin ile sınırlarını kapattı.
11 Mart: DSÖ, Kovid-19'u küresel salgın ilan etti. Uluslararası halk sağlığı uzmanları "salgın kararının çok geç alındığı" konusunda Örgütü eleştirdi.
12 Mart: Ghebreyesus, Kovid-19'un "kontrol edilebilir bir salgın" olduğunu öne sürdü. Mayıs, haziran ve temmuz başında ise salgında "daha en kötüsünün" görülmediği yönünde pek çok kez uyarılarda bulundu.
Kronolojik açıklamalarına bakıldığında, DSÖ'ye yönelik yoğun eleştiri ve suçlamaların bir dayanağı olduğu anlaşılıyor.
Örgüt ise şimdiye kadar eleştiri ve suçlamaların hiçbirini kabul etmedi.
Genel Direktör Ghebreyesus haftanın üç günü (pazartesi, çarşamba ve cuma) düzenlediği basın toplantılarında sürekli olarak, "küresel dayanışma" ve "milli birlik" çağrıları yapmaya devam ediyor.