05.01.2022 - 11:32 | Son Güncellenme:
Aksaray, Konya ve Ankara illerinin kesişiminde bulunan göl, yüzölçümü açısından Türkiye’nin en büyük ikinci gölüdür. Ülkenin tuz ihtiyacının %40’ını karşılayan göl, su kuşları için de son derece önemlidir. Gökyüzünün göle yansıması ile birlikte harika fotoğraflar ortaya çıkmaktadır. Ziyaretçiler tarafından büyük çoğunlukla gün batımı ve gün doğumu tercih edilmektedir.
Mevlana Celaleddin Rumi, yaşadığı dönemde ve sonraki dönemlerde kendi felsefesi ile tüm dünyayı etkileyen ve yönlendiren isimler arasında yer almaktadır. Türk ve İslam kültürlerindeki yeri de oldukça farklıdır. Bu değerlerin saklandığı Mevlana Müzesi de günümüze kadar korunarak gelmiştir. Daha önceki dönemlerde Mevlevi Dergahı olarak bilinen ve daha sonradan müze haline getirilen müzeyi her gün çok sayıda misafir ücretsiz olarak ziyaret edebilmektedir.
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde taş işçiliği oldukça revaçtaydı. Dolayısıyla birbirinden harika eserler el işçiliği ile ortaya çıkarılmaktaydı. Karatay Medresesi de Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yapılan ve o dönemin çini işçiliğinin en önemli örneklerinden biridir. Özellikle giriş kapısı göz alıcı bir görünüme sahiptir. 1251 yılında inşa edilen medrese 1955 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlamıştır.
Türkiye’nin İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden sonra en eski müzesi olma unvanını taşıyan Konya Arkeoloji Müzesi 1901 yılında ziyarete açılmıştır. 1927 ve 1953 yıllarında çeşitli yerlere taşınmış olan eserler 1962 yılında arkeoloji müzesine getirilmiştir. Müze içerisinde neolitik çağdan eserler, eski ve orta tunç çağlarına ait eserler, klasik ve helenistik kültürlere ilişkin eserler, Bizans ve roma imparatorluklarına ilişkin eserler yer almaktadır. Çok sayıda medeniyet tarafından donatılan müze, misafirlerine adeta görsel ve kültürel bir şölen sunmaktadır.
Konya Meram’da yer alan Konya Etnografya Müzesi inşa edildiği dönemde eğitim amacı ile kullanılmıştır. 1975 yılında ise müze haline getirilmiştir. 3 katlı bir yapıya sahip olan binada Konya kültürüne ilişkin pek çok etnografik eser yer almaktadır. Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet tarihine ilişkin çok sayıda el yapımı eseler de müze içerisinde yer almaktadır. Kilim ve halı örnekleri, süs eşyaları, yöresel bindallı ve gelinlikler, hamam tasları ve kahve değirmenleri bu eserlere örnek verilebilir.
Atatürk’ün Konya’ya geldiğinde bizzat kaldığı iki katlı ev olan bina, 1928 yılında Konyalılar tarafından Mustafa Kemal Atatürk’e teşekkür amacı ile koruma altına alınmış ve müze haline getirilmiştir. 1940 ve 1963 yılları arasında vali konağı olarak kullanılmış olan bina, 1964 yılında tam anlamıyla müze haline getirilmiştir. 1982 yılında da restore edilen bina içerisinde Kurtuluş Savaşı ile ilgili belgeler ve fotoğraflar yer almaktadır.
Konya’nın Akşehir ilçesinde bulunan Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, 1992 senesinde ziyarete açılmıştır. Müze, Rüştü Bey Konağı’nın 1989 yılı içerisinde kamulaştırılması ile birlikte günümüzdeki ismini almıştır. Müze içerisinde birbirinden farklı kültürlere ait etnografik eserler yer almaktadır. 13 ve 14. yüzyıllara ait ahşap işçilik örnekleri de yine müze içerisinde bulunmaktadır.
Türkiye’de yer alan Japon parkı olan Kyoto Japon Parkı, doğal güzelliği ve gösterişli yapısı ile doğaseverlerin ve Türkiye’deki Japonların ilgi odağı haline gelmiştir. Kyoto ve Konya şehirlerinin kardeşlik ilişkilerinin geliştirilebilmesi amacıyla 2010 yılında ziyarete açılan park 08.00 ile 23.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Kültür parkı içerisinde oldukça geniş bir yeşil alan mevcuttur. 2009 yılı içerisinde kullanıma sunulan park Alaeddin Tepesi’nin tüm tarihi dokusunun korunmasıyla oluşturulmuştur. Park içerisinde çeşitli sosyal etkinliklerin yapıldığı mekanlar, amfi tiyatro, Dede Bahçesi gibi tarihi yapılar yer almaktadır. Belediye tarafından restore işlemlerinin de tamamlanmasının ardından park görsel anlamda daha da zenginleştirilmiştir.
Selimiye Camii aynı zamanda Sultan Selim Camii olarak da bilinmektedir. Sultan II. Selim tarafından yaptırılan caminin yapımı yaklaşık 12 sene sürmüştür. 1558 - 1570 yılları arasında yapılan cami Mevlana Türbesi’nin yanında bulunmaktadır. Günümüze kadar çok sayıda restorasyon çalışmalarından geçen Selimiye Camii, Osmanlı mimari kültürünü en iyi şekilde gösteren mimari yapılardan biridir.
Türbenin 13. yüzyıl sonlarında yapıldığı sanılmaktadır. Şems Parkı içerisinde bulunan türbe ve cami bitişik şekilde durmaktadır. Emir İshak Bey tarafından 1510 yılında onarılan türbe, büyük ölçüde genişletilmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Şems Tebrizi, Mevlana’nın felsefik yaklaşımlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu sebeple Konya’ya gelen misafirler tarafından ziyaret edilmekte ve Şems Tebrizi hakkında bilgi edinilmektedir.
12. yüzyılda yaptırılan cami, 1444 yılında restore edilmiştir. Fakat 1636 yılında yıkılarak, tekrardan inşa edilmiştir. Nakış ve çeşitli yazılar ile tasarlanan cami, gövdesi ve kubbesi ile görsel anlamda oldukça etkileyicidir.
Beyşehir Gölü Türkiye’nin en büyük tatlı su gölüdür. Kalkerli bir arazide bulunan göl, yer altı suları ile beslenmektedir. Ayrıca göl üzerinde 23 adet küçük boyutta ada bulunmaktadır. Göl içerisinde doğa sporları için de oldukça fazla seçenek bulunmaktadır. 3 km uzunluğundaki göl plajı da Konyalılar tarafından tercih edilmekte, çadır kampı olarak da kullanılmaktadır.
Binlerce hektarlık bir alana yayılmış olan Karapınar Çölü, Türkiye’nin tek çölü olarak bilinmektedir. Buzul çağındaki bir gölün kuruması ve rüzgar yardımı ile tortuların taşınması ile çölün oluştuğu sanılmaktadır. 1962 ve 1970 yılları arasında erozyonla mücadele amacıyla çöl bölgesinin genelinde ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır.
Çatalhöyük, insanlığın ilk yerleşim yerleri arasında yer almaktadır. Milattan önce 7.400 yılına dayanan Çatalhöyük tarihi, 1958 yılında James Mellaart tarafından keşfedilmiştir. Doğu ve Batı olarak iki höyükten oluşmaktadır. 2012 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi’ne giren antik kent, 9 bin yıllık bir tarihi içerisinde barındırmaktadır. İnsanlığın yerleşik hayata geçiş sürecini de en iyi şekilde gösteren tarihi eserlerden biri özelliğini taşımaktadır.