11.11.2024 - 09:30 | Son Güncellenme:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal ettiği 10 Kasım'da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen Kabine Toplantısı'nda kritik konular masaya yatırıldı. Peki, Kabine Toplantısı gündem konuları neler? İşte, konuya dair detaylar...
Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları;
Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin, siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Grup toplantımızda da belirttiğimize, Türkiye'nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi terör destekli siyasete de yer yoktur. Türkiye, kan dildeki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır. Bundan da geri adım atmayacaktır.
Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız, üzerine basa basa ifade ediyorum. Bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlerle yeniden çizilmeye çalışırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hamam devam etmeyeceğiz. Küresel sistem, soğuk savaştan beri en büyük değişimini yaşarken bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun, istikbalimizi ipotek altına alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır.
Uhtemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız. Bu konuda hem iktidarımızın hem de partimizin ve Cumhur İttifakı'nın iradesi azmi kararlılığı dayanışması en üst düzeydedir. Tabi bu arada şu hususun altını bir kez daha ve kuvvetle çizmek istiyorum. Demokrasi ile şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bir arada bulunmaz, bulunamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır, siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor. Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda 2 haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar maalesef kan dilden yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı neydi belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahdan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği belgelerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin verilemez.
Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Ölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı belediye araç gereçlerinin hizmet için değil, çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez, hiç kimse kayıtsız kalamaz, bunu tasvip edemez. Aziz milletim, görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur. Esenyurt belediye başkanının kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir.
İBRETLE TAKİP EDİYORUZ
Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunlar da korkaklıktır. İki yüzlülüktür. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Meselenin davayım tarafı, ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bir gün bu partinin sayın genel başkanı Ankara'da vatan, millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor, ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiye'yi eleştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır.
Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabii, muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz. Tekrar söylüyorum, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz. Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta destek vermektedir. Ana milletin ama milletin emanetinin ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz.
Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık. Yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz.
Aziz milletim, grup toplantımızdan hemen sonra bu sene 9.sü düzenlenen Uluslararası Hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasında dereceye giren kardeşlerimize ödüllerini takdim ettik. Yarışmaya katılan 54 ülkeden 94 hafız ve karinin tamamını tebrik ediyor. Yarışmanın tertiplenmesinde emeği geçenleri ayrıca tebrik ediyorum.
Senegal Cumhurbaşkanı'nın ülkemize gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret oldukça başarılı ve verimli geçti. Senegal ile Türkiye arasında yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Ortak bildiri dahil imzalanan beş anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşıdık. Kasım ayının ilk günü İstanbul'da kabul ettiğimiz Irak Başbakanı Sayın Sudani ile olan istişarelerimizde aynı şekilde kritik öneme sahipti. Komşumuz, kardeşimiz, yakın dostumuz olan Irak'la dayanışmamız, terörle mücadele, enerji ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor. Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak'ı bundan sonra da tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari işbirliği platformu olan İSEDAK'ın 40. Bakanlar Toplantısı'na İstanbul'da ev sahipliği yaptık. Türkiye olarak İSEDAK'tan özellikle İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğimizi ilerletmenin çabasındayız.