26.04.2021 - 01:21 | Son Güncellenme:
GONCA KOCABAŞ - MİLLİYET TATİL
Küresel ısınmayla beraber, eskisi kadar kar yağışına şahit olmuyoruz. Özellikle metropol şehirlerde kar görmek giderek azalıyor.
Tarihimizi 1935 ve 1954 yıllarına çevirdiğimizde ise bambaşka bir İstanbul ile karşılaşıyoruz. 1935 yılında İstanbul’u beyaz örtü ile örten yoğun kar, daha önce duyulmamış bir yasağı da beraberinde getirmişti.
Marmara denizinin donduğu, insanların işlerine, çocukların okullarına gidemediği bir döneme girilmişti. Yollar, kaldırımlar, bahçeler her yer karla kaplanmıştı.
İşine gidemeyen, okula gidemeyen herkesin tek eğlencesi doğal olarak dışarı çıkıp kar topu oynamak olmuştu.
Tüm İstanbul halkı, sokaklara çıkıp tanıdık tanımadık birbirleriyle kar topu oynuyordu. Fakat o yıl İstanbul halkının eğlencesi yarım kaldı.
İçi buz dolu kar topları, atılan kişileri ciddi ölçüde yaralamaya başlayınca, İstanbul dünyanın en ilginç yasaklarından biriyle karşı karşıya kaldı.
17 Şubat 1935 yılında İstanbul’da kar topu oynamak yasaklandı. Kar topu kaynaklı yaralanmalar, hastaneleri doldurunca yasaklama kararı alındı ve uymayanlara da para cezaları kesilmeye başlandı.
Aslında kar topu yasağında İstanbul yalnız değil. ABD’nin Wisconsin şehrinde yaklaşık 55 yıldır uygulanan bir kar topu yasağı vardı.
Yönetmelik, kimsenin bir başka kişiye, sokak, cadde, park ya da herhangi bir yerde, taş, ok, kar topu veya başka bir nesne atmasını yasaklıyordu.
İstanbul’un kara kışı 1935 yılıyla da sınırlı değil. 1954 kışı da dillere destan bir soğuk yapmış ve bu sefer de Marmara denizi üzerindeki buzullarda yürümek yasaklanmıştı.
Yanlış okumadınız, Marmara denizi donmuş, hatta bir yakadan diğerine insanlar yürüyerek geçmişti.
Tuna Nehri’nden gelen buz parçaları yavaş yavaş tüm boğazı kaplamıştı. Vapur seferleri iptal edilmiş, İstanbul hiç olmadığı kadar bir kar mücadelesine girmişti.
Buzulların üzerine çıkmak yasaklansa da İstanbul halkı, bu görülmedik olay karşısında merakına yenik düştü ve bu manzara ile bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.