12.01.2018 - 10:24 | Son Güncellenme:
Mizah, mutluluğun en önemli kaynakları arasındadır. Ölçülü mizahın olduğu yerde kahkaha, kahkahanın olduğu yerde mutluluk, mutluluğun olduğu yerde ise daha verimli çalışan personeller vardır. Bu konuda yapılan araştırmalarda, mizahın olduğu iş yerlerinde baskı ve gerginliğin azaldığı gözlemlenmiştir. Gülümsemek hem fiziksel hem de ruhsal anlamda iyi olmanızı sağlıyor. Üstelik kan dolaşımını hızlandırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Gülerken salgılanan endorfin, birçok ağrı söz konusu olduğunda morfinden çok daha güçlü bir etki yaratıyor. İş yerinde gülmenin faydaları ise saymakla bitmiyor.
İş yerinde gülmenin yaratıcılık ve üretkenlik üzerinde önemli bir etkisi var. Daha önce de söylediğimiz gibi gülerken endorfin salgılıyor ve mutlu oluyoruz. Oysa stres hormonu, yetenekleri körelterek yaratıcılık anlamında verimliliği düşürüyor. Bu konuda yapılan araştırma sonuçları, aslına bakılırsa hiç şaşırtıcı değil. Ofiste gülebilen ve mutlu olan çalışanların çok daha iyi işler çıkardığı görülüyor. Çünkü gülmek beyne giden oksijen miktarını artırarak zihni açıyor ve insanların yaratıcılığının artmasını sağlıyor.
İletişimde en etkili yöntemlerden biri de mizahtır. Üstelik ortak bir sebebe gülüyor olmak, insanlar arasında duygusal bir benzerlik kurulmasını sağlamaktadır. Çünkü ortak sebeplere gülebilen insanların birbirinden hoşlanması daha olasıdır. Beraber gülebilmek kişiler arasında bir bağ oluşmasını ve sonraki aşamalarda güçlenmesini sağlar. Yine yapılan araştırmalar gösteriyor ki, gülmek ve mutluluğu paylaşmak ilişkilerde zor olan konuşmalardan önce yapılırsa geçen sürecin daha yararlı ve rahat olacağı belirtiliyor. Çünkü gülümseyince salgılanan endorfin oluşturduğumuz duvarları yıkarak aramızdaki bariyerlerin kalkmasını kolaylaştırır. Bu da birbirimizi anlamamızı kolaylaştırıyor.
Mutlu ve rahat bir iş ortamında çalışan insanların işlerini daha çok sahiplendiği biliniyor. Çünkü bu ortamı onlara sağlayan yöneticilerine karşı daha yakın hissetmeye başlıyorlar. Hem otoritesini koruyabilen hem de mizah yapmayı başarabilen yöneticilerin yönettiği ekipler işlerinde çok daha başarılı oluyor. Çünkü baskı ve stresin yerini rahatlık ve huzur alıyor. Üstelik duygusal zekanın gelişmesini sağlayan mizah, duygusal farkındalığı arttırarak işi bir zorunluluktan çıkararak daha kolay sahiplenmemizi sağlıyor.
Yeni bir gruba özellikle de kemikleşmiş bir gruba dahil olmak oldukça zordur. Ancak mizahın olduğu ofislerde adaptasyon sorununun olmadığını, en azından daha kolay atlatıldığını yapılan araştırma sonuçları da gösteriyor. Çünkü mizah anlayışı motivasyonun artmasını ve çalışanlar arasında birliktelik oluşmasını sağlayarak uyumu kolaylaştırıyor. Haliyle pozitif bir arkadaşlık ortamı en kolay ve hızlı şekilde mizah yoluyla kuruluyor.
Gün geçtikçe müşteri beklentileri de değişiyor. Bu doğrultuda markaların da kullandıkları dili değiştirdiklerini görebiliyoruz. Birçok uluslararası markanın artık daha sıcak ve samimi bir dil kullandığını görebiliyoruz. Çok büyük global kampanyalarda bile ölçülü mizaha yer veren markalar bu sayede hedef kitle ile daha yakın bir iletişim kurabiliyor. Hatta daha ciddi görünen kurumların bile zaman zaman mizahı tercih ederek sempati kazandığını görmek mümkün. Örneğin, belediyelerin sosyal medya hesaplarına baktığımızda esprili bir dil kullandıklarını görmek mümkün.