Birbirine çok bağlı olan çift, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenene kadar yavrularına göz kulak olur.
Antarktika’nın acımasız buz çöllerinde, dünyanın barınılması en imkansız bölgesinde olağanüstü bir yolculuk gerçekleşiyor.
Binlerce 'İmparator Penguen', güvende oldukları derin mavi okyanustaki evlerini terk ediyor.
Soyunun hayatta kalabilmesi için şiddetli tipide cesaret ve kararlılıkla tek sıra halinde yürüyen 'İmparator Penguenler' geleneksel yavrulama alanlarına her zaman yanılmadan ulaşıyor.
İmparator penguenler kendilerine özgü seslerinin eşliğinde anlaşılması güç, karmaşık dansları ve zarif hareketleri ile ritüel kurlarını yaparlar.
Sonunda, tek eşli olan İmparator penguen, eşini bulur ve birleşir.
Denizi kaplayan buz kütleleri üzerinde iç bölgelere doğru uzun bir yürüyüşe çıkan imparator penguenlerinin dişisi, tek bir yumurta dünyaya getiriyor.
Güçsüz kalan dişi penguen tekrar balık dolu denizlere doğru 200 km'lik bir yolculuk yapıyor.
Bu yüzden kuluçkaya erkek Penguen yatıyor ve erkek imparatorlar, dişilerinin gidişinden sonra bebek penguen çıkana kadar yumurtaları pençelerinin arasında saklayarak koruyor.
Bebek imparator, 4'üncü ayın sonunda yumurtasından çıkıyor. Yeni beyaz dünyasına çıktıktan sonra, en fazla 48 saat kendisindeki yiyecek rezervinden beslenebiliyor.
Eğer anne imparator okyanustan yemekle dönmekte geç kalırsa, yeni doğan ölüyor.
Dişiler geri döndüklerinde seslenmeye başlıyor ve erkekler de onlara karşılık veriyor.
Çünkü eşler birbirlerini çiftleşme sırasında öğrendikleri seslerinden tanıyorlar.
Aileler tekrar biraraya geldiklerinde, görevler tersine işliyor.
Bu kez enneler yavrularla beraber kalırken, erkek imparatorlar beslenmeleri gerektiğinden hemen okyanusa dönüyor.
Bu yüzden buz kütlelerinin kapladığı alan, imparator penguenlerinin üreme sürecinde çok önemli bir yere sahip.
Penguenlerin besin kaynağı olan kabuklu deniz hayvanları ve balık nüfusunun miktarı buzlarla kaplı alanla orantılı biçimde azalıp artıyor.
Fakat bilimadamları iklim değişikliği nedeniyle bu efsane penguenlerin yolculuğunun 2100 yılında yok oluşla noktalanacağını tahmin ediyor.
