23.08.2024 - 17:21 | Son Güncellenme:
Koalalar, Güneydoğu ve Doğu Avustralya'nın yemyeşil okaliptüs ormanlarında yaşarlar. Neredeyse tüm günlerini ağaçlarda geçirirler. Bu sebeple de ‘ağaçların kralları’ olarak bilinirler. Genellikle günlerinin çoğunu yükseklerde uyuyarak, dinlenerek geçirirler ve sadece en sevdiği okaliptüs yapraklarını yemek için aşağı taraflardaki dallara inerler. Hatta koalaların, günde 20 saate yakın uyuyabildikleri biliniyor. Çoğunlukla geceleri aktif olup beslenirler. Koalaların bu uzun uyku süresi, sindirim sistemlerinin yavaş işlemesi ve okaliptüs yapraklarının besin değerinin düşük olması nedeniyle, enerji tasarrufu yapmalarına yardımcı olur.
Koalalar, yuvarlak kulakları, kabarık tüyleri ve iri siyah burunlarıyla genellikle ayılara benzetiliyorlar. Aslında koalalar; kanguru, tazmanya canavarı ve vombat gibi hayvanlarla ‘marsupial’ yani keseliler sınıfının bir üyesidir. Bu da demek oluyor ki, koalalar yavrularını tıpkı kangurular gibi vücutlarında bulunan keselerde taşıyabiliyorlar.
Yavru koalalar, annelerinin keselerinde belli bir döneme kadar güvenle büyür ve gelişirler. Ardından annelerinin sırtına çıkarak dünyayı keşfetmeye başlarlar. Koalaların bu keseli özellikleri, yavrularını tehlikelerden korurken, aynı zamanda onlara yeterli sıcaklık ve güvenlik sağlar.
Koalalar, günlerinin büyük çoğunluğunu uyumaya ve beslenmeye ayırırlar. Hatta uyumadıkları zaman genellikle besleniyor olurlar. Ancak bu şaşırtıcı yaratıkların kendilerine has bir beslenme alışkanlıkları vardır. Koalalar, neredeyse tamamen okaliptüs yapraklarıyla beslenirler. Hatta günde 1 kiloya yakın zehirli okaliptus yaprağı yiyebildikleri bilinir. Bu yapraklar, koalaların sindirim sistemine uygun olarak özel bir şekilde işlenir ve sindirilir. Çünkü vücutlarında caecum adı verilen özel bir lif sindirim organı bulunur. Bu organ insanlarda da bulunur. Ancak koalalardaki daha uzun bir yapıda, yaklaşık olarak 200 cm boyundadır. Caecum, içerdiği milyonlarca bakteri ile okaliptüs yapraklarının içindeki selülozu parçalayak, bu yaprakların sindirilmesini ve zararlı toksinlerin etkisiz hale gelmesini sağlıyor. Bu sayede koalalar, doğal olarak zehirli olan okaliptüs yapraklarını güvenle tüketiyorlar. Ancak bu sindirim süreci yine de kolay olmuyor, bu sebeple günlerinin büyük çoğunluğu dinlenmekle geçiyor.
Koalalar su ihtiyaçlarının büyük bir kısmını okaliptüs yapraklarından karşılarlar. Yani genellikle su içmek için başka bir kaynağa ihtiyaç duymazlar. Sadece kuraklık dönemlerinde, su bulmak için farklı kaynaklara yöneldikleri yapılan çalışmalarda gözlemlendi. Hatta bu özellikleri onların isimlerine de yansır. Avustralya yerlilerinin dilinde ‘Koala’ kelimesi, ‘içecek yok’ anlamına gelir. Bu da koalaların suya olan ihtiyaçlarının ne kadar az olduğunu gösteriyor.