05.12.2020 - 07:24 | Son Güncellenme:
GONCA KOCABAŞ - MİLLİYET TATİL
Ben Çağla Pektaş, Namı diğer Minnoş gezgin. 1996 yılında İstanbul’da doğdum. Milyonda bir görülen bir hastalığım var. "Osteogenesis Imperfecta" yani cam kemik hastalığı...
12 yaşıma kadar 14 tıbbi operasyon geçirdim. “Doğuştan böyleyim... Tamamen sağlıklı anne ve babadan doğdum. Sağlıklı iki erkek evlattan sonra sadece bende mevcut olan bir sağlık durumu. Doktorlara göre böyle doğmamın kesin bir nedeni yok. DNA'da meydana gelen küçük ama önemli bir mutasyon...
2017 yılında Sosyal medyada gezgin insanları görüp onlara imrendim. Ve tanımadığım bir kız ile kampa gitmek için mesajlaştım. Ve bu olay sonrası ,onunla birlikte yola çıkma kararı aldım.Bir süre sonra evden çıktım ve İstanbul’dan Düzce’ye gittim.
Hiçbir ekipmanım yok iken kamp yapmaya gittim. Ve orada ki kampçılar bu konuda çok büyük destek oldu. O günden sonra, tek gezmeye başladım.
Otostop ile gezerken en çok güvenliğime özen göstermeye çalışıyorum. Araçlara binip, inerken aileme mesaj ile bilgi veriyorum ve canlı konumum sürekli açıktır. Zaten yanımda şoförün hareketleri iyi veya kötü niyetli olduğunu belli ediyor.
Eğer şoförden rahatsız olursam, arkadaşım bekliyor deyip araçtan iniyorum. Diğer arkadaşlarımda bu konulara dikkat etmeli...
Gezeceğim şehir hakkında öncesinde detaylı bilgiye sahip oluyorum ; konaklama genelde çadırda oluyor . Lakin sponsorlarım olduğunda , otellerinin kapılarını bana açıyorlar .
Türkiye maalesef konaklama ve erişim konusunda çok yetersiz. Rampa yaparlar ; tabi rampa demeye bin şahit. Otele gittiğimde, lokantanın aşağıda olduğuna şahit oldum. Ve maalesef ki ben insan desteği ile oraya inebildim.
İnsanların bakışları ; Engelli ve kadınsanız yapamayacak gözü ile bakılıyor .Ben bir kadınım! Sadece sevgisiyle etrafına ışık saçmak, anaçlığıyla huzuru bulmak isteyen. Kadın olduğum için ;İnsanların bakışlarına maruz kalmak istemiyorum.!Korkularıma rağmen başarıya yürüyen. Kadın işi- erkek işi diye rol biçmekten vazgeçin. Kadın ve erkek eşittir.“Biz dünyayı yaratanlarız.”Savaşırsak mutlaka kazanırız❗️Gururla söyleyin haydi,Ben bir KADINIM❗️
Genellikle ilk başlarda evden kaçtığımı düşüyorlardı. Ailemi aramak istiyorlardı elbette şu an tanımmış biri olmaya başladığım için artık bu süreci aştık.
Şehirlerde sürücülerin arabalarını rampalarımıza park etmemelerini, asansörlerimizi kullanmamalarını, kaldırımları ve yolları daha düzgün yapıp, engelsiz bir çevre yaratmalarını istiyorum.
Corona süreci psikolojik olarak çok fazla etkiledi, çevrem ile daha mesafeli olmam gerekti. Çünkü cam kemik hastasıyım ve bu hastalık yüzünden 2 kat daha dikkat etmem gerekiyor.
Uzun zamandır kamp yapamıyorum ve ilk işim doğada kamp yapmak olacak. Ardından kalan şehirlerimi tamamlayıp, yurt dışına çıkmak olacak. Elbette ilk durağım İTALYA.
Her zamanki gibi her şey önce kendimizden başlıyor ya hani. Evet, bu konu da aynı şekilde başlıyor. “İlk önce kendinize değer verin” Bizim bu hayatta var olmamızı sağlayan araçlardan bir tanesi bedenimiz değil mi? Bu hayatı deneyimleyebilmemiz için en büyük araç beden. Beynimiz, kalbimiz, organlarımız vb.Yaşam tarzlarımıza bakalım şimdi de. Burada sanırım örnek üzerinden gitmek daha anlaşılır olacak. Ya da yürümeyi seven bir insan olarak. Her gün yürümek, ter atmak bize çok iyi geliyor, adeta canlandırıyor. Sonra hayatımıza biri geliyor ve istese de bunları yapamıyor. İnsan önce kendinin kıymetini bilmeli; bedenlerimizin, zevk aldığımız seçimlerini, bizi biz yapan şeylerin kıymetini bilmek.Neslican Tay ne güzel demiş . Sol bacağınızı benim için sevin diye. Ne çok insanın kalbine dokundu. O günden sonra ben her şeye rağmen bedenimi ,çok sevmeye başladım.