16.09.2021 - 16:28 | Son Güncellenme:
Ermitaj Müzesi, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. 1764 yılında Çariçe 2. Katerina tarafından kurulan Ermitaj Müzesi, neredeyse bir yüzyıl sonra 1852 yılında tüm halkın ziyaretine açılmıştır. 3 milyondan fazla sanat eserine ev sahipliği yapan Ermitaj Müzesi, Rusya'nın tarihi başkenti Saint Petersburg'un da en önemli ziyaret noktalarından biri olma özelliği taşır.
St. Petersburg, nispeten yeni bir kent olmasına rağmen, dünya tarihinde büyük olaylara tanıklık etmiş bir şehir. Lisedeki tarih derslerinden de hatırlayacağımız ünlü Çar Petro tarafından kurulan St. Petersburg, Rusya'nın yüzünü Avrupa'ya dönmesinin en önemli simgelerinden biri oldu.
Çar 1. Petro ya da daha çok bilinen adıyla Büyük Petro tarafından 27 Mayıs 1703'te İsveç'ten geri alınan İngria bölgesindeki düzlük araziye kurulan St. Petersburg, Rusya'yı Finlandiya Körfezi aracılığıyla Baltık Denizi'ne ve oradan da Avrupa'nın geri kalanına çıkmasını sağlayan çok önemli bir liman haline gelir.
Başkenti Moskova'dan yeni kurduğu kent olan St. Petersburg'a taşıyan Büyük Petro, burayı tıpkı Paris, Londra ya da Amsterdam gibi bir kent olarak kurgular. Bu haliyle St. Petersburg, günümüzde de Rusya'nın en Avrupai kenti olarak bilinmektedir. Rusya'nın en büyük ikinci, Avrupa'nın en büyük dördüncü kenti olan St. Petersburg, kurulduğu tarih olan 27 Mayıs 1703'ten beri görkemli binalarla donatıldı. Bu binalar Rus Çarlığı'nın görkemini ve gururunu yansıtıyordu.
Rus Edebiyatı'nın ve hatta dünyanın en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Dostoyevski ile de anılan St. Petersburg, 19. yüzyılda bu mimari gelişimine de bağlı olarak önemli bir sanat kenti haline gelir. Avrupa'nın dört bir yanından sanatçıların akın ettiği kent, Dostoyevski ve Çaykovski gibi dönemin önemli isimlerinin de yaşadığı şehir olma özelliği taşımaktaydı.
19. yüzyıl boyunca doğuya doğru çok hızlı bir şekilde genişleyen, milyonlarca kilometrekare toprak elde eden Rus Çarlığı'nda bu gelişmeyle doğru orantılı bir biçimde aristokrasi de zenginleşti. St. Petersburg'da Çar'ın etrafında konumlanan aristokrasi Avrupa ülkeleriyle de temas halindeydi. Paris ve Londra gibi rakip ama bir o kadar da öykünülen devletlerin başkentlerinde açılan müzeler Rusları da harekete geçirir.
Aslında bir Alman prenses olan ancak 3. Petro ile evlendikten sonra Çariçe unvanı elde eden 2. Katerina eşinin ölümün ardından yaklaşık 34 yıl boyunca Rusya'yı tek başına yönetir. Osmanlıların elinden Kırım'ı alması nedeniyle bizim tarihimizde de adı sıkça anılan 2. Katerina, bugün St. Petersburg'un en önemli ziyaret noktalarından biri olan Ermitaj Müzesi'nin de kurucusudur.
Çarlığın modernleşmesi yönünde büyük atılımlar yapan ve yeni topraklar da kazanan 2. Katerina, doğduğu Prusya topraklarındaki pek çok uygulamaları tek başına yönettiği uçsuz bucaksız Rus Çarlığı'nda hayata geçirir. Ermitaj Müzesi de bunlardan yalnızca biri olur. Çok sayıda kurum ve akademinin kuruluşuna da öncülük eden 2. Katerina'nın dönemiyle birlikte kurulan Ermitaj Müzesi zaman içerisinde 3 milyondan fazla sanat eserinden oluşan devasa bir koleksiyona ev sahipliği yapacaktır.
Üç milyondan fazla esere ev sahipliği yapan ve bu yönüyle Guinness Rekorlar Kitabı'na da giren Ermitaj Müzesi'nin bu zengin koleksiyonuna da göz atalım. Van Gogh'tan Monet'ye, Degas'dan Renoir'a, Friedrich'ten Alfred Sisley'e çok zengin bir resim koleksiyonuna ev sahipliği yapan Ermitaj Müzesi'nde görülmesi gerekenler elbette sadece tablolarla da sınırlı değil.
İtalyan Rönesans dönemi sanatçıları, Hollanda Altın Çağı ressamları gibi çok ilgi çeken bölümlerinin yanı sıra 120'den fazla salonda Antik Çağ'a ait eserler de sergilenmekte. Antik Mısır, Antik Yunan, Mezopotomya ve Anadolu'dan da çok sayıda heykel, çömlek, tablet ve büst St.Petersburg'daki Ermitaj Müzesi'nde sergilenmekte.
Tahmin edilebileceği üzere Ermitaj Müzesi'nde sergilenen eserlerin bir bölümü Osmanlı coğrafyasında izinli veya izinsiz gerçekleştirilen kazılardan Avrupa'ya götürülen antik dönem buluntular. Eserlerin kimileriyse doğrudan Osmanlı topraklarından Ermitaj Müzesi'ne taşınmış. 2. Katerina döneminden itibaren eserlerin toplandığı müzede pek çok yapıt yer sıkıntısından sergilenememekte.
Özellikle 19. yüzyıl boyunca Avrupalı koleksiyonerlerin en gözde rotalarından biri olan St. Petersburg'daki müze koleksiyonuna on binlerce eser satın alınmış ya da farklı şekillerde buraya getirtilmiştir. Buraya eser gönderenler arasında Avrupa'nın farklı kraliyet ailelerine mensup kral, prens ve prensesler de bulunmaktadır.
Cuma akşamları gece yarısına kadar açık olan Ermitaj Müzesi bu yönüyle yine aynı gün 22.00'ye kadar açık kalan Louvre ile tatlı bir rekabet halindedir. Pazartesi günleri kapalı olan Ermitaj Müzesi'nin ana bölümünü gezmenin fiyatı 300 ruble. Bunun yanı sıra Kışlık Saray'a ait başka bölümleri de gezmek istediğinizde toplam ücret 1000 rubleye yaklaşmakta.
Van Gogh, Rembrandt, Monet, Sisley,Gauguin, Renoir, Degas, Michelangelo, Titian, Rubens, Veronese, Van Dyck, Matisse, Cezanne gibi daha nice sanatçının eserlerine ev sahipliği yapan St. Petersburg'un bu dünyaca ünlü müzesini kente giderseniz mutlaka görmelisiniz.
St. Petersburg'a Türkiye'den yapılacak doğrudan uçuşlarda elektronik vize ile giriş mümkün. Ancak bu vizesiz seyahatin sadece St. Petersburg bölgesi ile sınırlı tutulduğunu da hatırlatalım.