10.08.2017 - 15:57 | Son Güncellenme:
Onur Binay/milliyet.com.trHer dönem güzelliğiyle dikkat çeken isimlerden olan kendine Huysuz diyen fakat yanından bile geçmeyen Burcu Esmersoy ile teknolojik bir röportaj gerçekleştirdik. İşte Burcu Esmersoy ile Instagram takipçilerinden hayal ettiği teknolojiye kadar birçok konuyu konuştuğumuz o röportaj.
Bundan dört beş ay önce Fatih Hazar ile oturuyoruz. Fatih’e dedim ki teknoloji üzerine kiminle röportaj yapabiliriz? Burcu Esmersoy’la yapalım dedi. Hemen dedim. Mesaj yolladık, konuştuk fakat dönem olmadı, aslında olamadı. Hindistan’a gitti, Reklam çekimleri, Kataloglar falan derken geçtiğimiz gün aldık aramıza ve sorduk her şeyi!
Bak içtenlikle anlatıyorum. Telefonla ilgili şöyle bir durumum var. Ben telefonlarıma kılıf takmıyorum, çünkü sevmiyorum ve bu yüzden telefonlarımı hep düşürdüğüm için kırılıyorlar. Başıma bir iş gelmesin diye normal bir şekilde tamire de veremiyorum. Sonuç olarak telefonlarımı hep değiştirmek zorunda kalıyorum. Evde bildiğin telefon mezarlığı var, böyle bir şey olamaz (Gülüyor). Kırık olanları da Amerika’ya gittiğim zaman tamir ettiriyorum ve çevremdeki insanlara veriyorum.
Neyse boşverin. Gelmemiş gibi davranalım.
Şöyle oldu. Başkasının başına böyle bir iş geldi ama benim başım yandı.
Bir sürü geliyor.
Evet. Benden daha iyi kimse yapamaz ki bunu. Ben Instagram’ı yıllardır kullanıyorum. Hatta ilk çıktığı zamanlardan beri. İlk fotoğrafıma baksak kim bilir hangi sene paylaştım. Ben gayet iyi kullandığımı düşünüyorum. Kendi hesabımı da benden başkasının iyi yönetebileceğini sanmıyorum.
Sence ihtiyacım var mı! (Gülüyor) Instagram’da takipçi satın alındığını biliyorum ama kendi kendimi kandıramadıktan sonra başkasını kandırmamın ne anlamı var ki. Sonuçta ben o kadar insanın beni takip etmediğini bileceğim. Instagram hesabım ve yorumlar da herkese açık insanların istediklerini yazabilir.
Neden kapatayım ki. Zaten insanların benimle ilgili hiçbir sıkıntısı yok. Bana değil de daha çok fotoğrafta yanımda olan insana bir şeyler söylüyorlar. Mesela bu insan en yakın arkadaşım olabilir ve yorumlarda onun güzelliğini ölçüp biçiyorlar. Benim arkadaşım olduğu için bu kişi böyle bir muameleye maruz kalmak zorunda değil. “Siz daha güzelsiniz” şeklinde yorumlar yapılıyor. Eğer arkadaşıma yorum yapılıyorsa kapatıyorum. Onun dışında kapatacak bir şey yok zaten.
Fotoğrafı koyduktan sonra müsaitsem geri dönüş yapıyorum. Mesela insanlar güzel yorumlar yapmışsa onlara teşekkür ediyorum. Üstünüzdeki kıyafet nereden diye soruyorlarsa -ki genelde kadınlar soruyor bunu- onlara cevap veriyorum.
Hayır. Dijital detox’u da merak arttırmak için yapıyorlardır. Ben 12 veya 24 saatte bir şeyden detox yapılabileceğine inanmıyorum. Bir günden bahsediyorsun. Madem öyle bir şeye başladın üç veya altı ay yap.
Burada yaşanmaz. Eğer sosyal medyada yaşıyorsan gerçek hayatta yaşayamazsın. Haksız mıyım? Instagram’da herkes güzel anılarını paylaşıyor. Ancak kimse ağlarken veya aşk acısı çekerken ki fotoğrafını koymuyor. Herkes mutlu, herkesin çok güzel ilişkisi var. Kimse evinde veya dışarıda kocasıyla kavga etmiyor.
Aynen. Kendine dönüp bir bak, böyle bir hayat mümkün mü yani! Takipçiler için söylüyorum, “Kendi hayatınızda hiç sıkıntınız yok mu?” Bizde olmaması da mümkün değil. Mesela ben Instagram’da 212 kişiyi takip ediyorum, bunu da çok oynatmıyorum. Takip ettiğim markalar haricinde bireysel kişilerin gerçekliğine bakıyorum. Ne kadar gerçek paylaşımlar yapıyorlar? Takip ettiklerim arasında yaptığı paylaşımlarla beni çok sıktı diyeceğim kimse de yok. Öyle bir insanı takip etmeyi tercih etmiyorum.
Maddi anlamda bir şeye ihtiyacım yok ki beni çok sevdiğim bir şeyden vazgeçirebilsin. Öte yandan tabii ki de sosyal medyasız yaşayabilirim. Ama birisi bunu bana teklif etti diye yaşayamam. Ben istersem bırakırım.
Gelmedim ama Cem Yılmaz’ın bırakma kararına çok şaşırdım. Ben Cem’e her şeyle dalga geçebilecek bir insan gözüyle bakıyorum. Bu konuda bazen onun gibi olmak istediğim zamanlar oldu. Her şeyle dalga geçebiliyor, ne kadar güzel dediğim bir insanı bile kızdırabildilerse bir şey diyemiyorum.
Google Maps, Yemeksepeti (hayatım orada geçiyor), Shazam, Gazeteler. Sinemalar için de bir uygulamam var, biletimi satın alıp hemen filme gidiyorum. Sözlük çok kullanıyorum, sesli sözlük diye. İnternet bankacılığı çok kullanıyorum. Zara’nın uygulaması var mesela haftada 2-3 defa bakıyorum, hangi yeni ürünleri koymuşlar diye.
Sence ihtiyacım var mı? (Gülüyor) Kullanmıyorum.
Diyelim bir tane fotoğraf paylaşacağım. O fotoğraf seçtikten sonra sadece parlaklık, doygunluk gibi temelleri şeyler üzerinde oynuyorum o kadar.
WhatsApp’ta gelen mesajlar oluyor. Onları açıyorum. Başka da uygulama açmıyorum.
Söylüyorum hazır mısın? Bu benim fikrim bak, ben buldum. Birisi yapsın bunu. Şöyle bir uygulama lazım, hani hep “sana çok benzeyen bir arkadaşım var” derler ya. Yeryüzündeki ikizini bulan bir uygulama yapsınlar. Uygulamayı açıp senin fotoğrafını çat diye çekeceğim, sonra uygulama ikizini arayıp bulacak. Data için de uygulamaya herkes kendi fotoğrafını yükleyecek mesela.
Diego Costa’nın Beşiktaş’a gelmesi için yapılan Come to Beşiktaş. Benden de Twitter veya Instagram’dan paylaşım yapmam için rica ettiler. Daha sonra o çocuğun hesabına girip Come to Beşiktaş yazınca ortalık birbirine girdi, hoşlarına gitmiş. Bana da çok güzel şeyler yazmışlardı. Açıkçası Beşiktaşlıların bu kadar interaktif olmaları da hoşuma gidiyor.
Dur arama geçmişime bir bakayım. Heh buldum! Kolanın orijinal rengi ne diye arama yapmışım. Geçtiğimiz günlerde kolanın orijinal rengi yeşil diye bir şey duymuştum o yüzden.
Spikerlik yaptığım dönemde, çok fazla spor nöbeti de tuttuğumuz için World of Warcraft (WoW) oynuyordum. Beni de Murat Kosova alıştırmıştı, kendisi de çok iyi WoW oyuncusudur. O zamanlar 70 level falandı, neleri vardı anlatamam. Daha sonra kendime bir tane Healer karakteri yarattım. Elf olmak istemiştim ama olmadı. Beş sene önce ise manasız bir saldırıya uğradım. Biri karakterime taktı kafayı ki herhalde ben olduğumu da biliyordu. Sürekli beni öldürüp mezarımın başında beklemeye başladı. İki gün boyunca karakterimi kurtarmaya çalıştım, yapamayınca da küstüm ve koptum. Bak anlatınca içim acıdı.
Arkadaşlarım PlayStation’da oynarken bana izin verirlerse oynuyorum.
Çok iyi oynadıkları için bana izin vermiyorlar. Ben de iyiyim ama onlar kadar iyi değil.
Ben öyle şeyler yapamam. İnsanların özel hayatına giremem. Gıcık olduğum birine bile. Çok ayıp bir şey. Ancak ona sanal değil de gerçek ortamda acı çektirmeyi tercih ederim.
Benim malım o kadar kıymetli ki bilemedim. Ama Mac’imi kimseye kullandırtmam. En değerli teknolojik aletim MacBook Pro bilgisayarım.
Ev sinema sistemim. Fiyatını söylemeyeyim ama verdiğim paraya değdi.
Bose’un ev sinema sistemini aldım.
Evet ya… Ben BlackBerry’i en geç bırakan insanlardan bir tanesiyim. Bence dünyanın en güzel şeylerinden biriydi ama Messenger’ı yüzünden kullanıyordum. Benim bütün arkadaşlarım ise iPhone kullanıyorlardı. Bana da “iPhone’da mail açmak veya yazmak o kadar keyifli ki anlayamazsın” falan diyorlardı. Ben de saçmalayın falan diyordum.
Şu an iPhone’la ilgili yaşadığım tek bir sıkıntı var. BlackBerry’de tuşların yerini ezberlemiştim. Telefona bakmadan parmaklarımla harfleri bulup yazabiliyordum. Daha sonra metnin son haline bakıp gönderirdim. iPhone’da öyle bir şey yok. Bu biraz vakit de çalıyor aslında. Sürekli ekrana bakmak zorunda kalıyorsun. İlgiyi hep üstünde hissediyor.
Onu ben yapamam. Karşı tarafa yanlışlıkla başka bir şey yazıp gönderirim o yüzden olmaz.
Yanlış emoji göndermiştim. Bir arkadaşımın çok büyük üzüntüsüne Ogre diye kırmızı suratlı bir canavar var ya onu atmıştım. Yanlışlıkla oldu, pardon desem bile çok ayıp. Düşünsene karşı taraf sana üzüntüsünü anlatıyor sen de ona canavar gönderiyorsun. Kötü yani.
Ogre 👹. En çok bunu kullanıyorum.
Milliyet, sinemalar.com ve canlı skorlar.
Çağla Şıkel’i takip ediyorum. Videoları hoşuma gidiyor. Bir de köpeğim Bia’yı büyütürken çok fazla video izledim. YouTube’ta Bia’nın da cinsi olan Rhodesian Ridgeback sahibi bir çocuğun kanalı vardı onu takip ediyorum.
Ben makyaj yapamıyorum ki bana başkası yapıyor. Nasıl tarif edebilirim ki? Ama YouTube’la ilgili başka fikirlerim var. İleride ne yapacağımı görürsünüz. Sürpriz olsun.
Yok hiç merak etmedim. Aratmadım da. Şimdi aratınca ise (aratıyor), “Burcu Esmersoy kimdir, boyu ve bikini” çıkıyor. Fena değil. On sene önce Google’a adımı yazınca “Burcu Esmersoy frikik” çıkıyordu. O yüzden sonra bir tane video yaptık. Ben videoda frikik kullanıyorum.
Şu an evde ihtiyaç duyduğum ama indirime girmesini beklediğim bir şey var. Bahçeye kurulabilen yağmura dayanıklı müzik sistemi. Kışın gelmesini bekliyorum yazın çok pahalı.
Kylie Jenner’ı stalkladım. O da şöyle, geçenlerde televizyon izlerken Kylie ile ilgili 113 milyon takipçiye ulaştığıyla ilgili bir haber gördüm. Sonra bu kadar takipçi nerede, nereden geliyor deyip stalkladım. 95 milyondan fazla Instagram’da takipçisi varmış. Diğer sosyal medya hesaplarındaki takipçilerini de birleştirince bu rakam ortaya çıkmış. Eğer benim 212 kişiden biri düşerse onu alacağım.
Bir anlamı yok. Sadece o sayıyı seviyorum. Alan kodu gibi. Eskiden 222’ydi. Çok gereksiz ve fazla gelince o sayıyı düşürdüm. Şimdi bu 212 kişiden beni sinirlendiren, hoşuma gitmeyen bir paylaşım yapan olursa onu unfollow edip yerine Kylie’yi alacağım.
Var. Listenin ilk sırasında Kylie, ikinci sırada ise Enis Arıkan yer alıyor.
Sinema sistemini aldıktan sonra geçen gün evde Alien Covenant’ı izliyorum. Filmde kızın yaralı kolunu suda yıkadığı bir sahne var, sular damlıyor falan. Kendimi öyle kaptırmışım ki evde bir yerden su sesi geliyordiye araştırmaya başladım. Açık musluk mu var diye bakınıyorum. Bu arada TV’nin sesini kısıyorum ses kesiliyor, açıyorum ses yine geliyor. Mutfak olmak üzere her yere baktım ses yok. Sonradan farkına vardım meğerse ses filmden geliyormuş.
Koku makinesi. Ben evin güzel kokmasını çok seviyorum. O yüzden internetten bu aleti aldım ama sürekli bozuluyor. En son kendim tamir etmeye çalıştım olmadı. Bir aydır da tamirde.
Evet. Normalde tamir edebilirim, el yatkınlığım var ama bunu beceremedim. Ancak subwoofer’ımı tamir ettim.
Ben ulaşılamaz değil buluşulamaz bir insanım.
Ödemedim ama şöyle bir durum başıma geldi. Dubai’ye gittim ve kaldığım beş gün boyunca hattımı normal bir şekilde kullandım. Sonra telefon çaldı. GSM operatörüm aradı ve “Burcu hanım bizim bazı Arap ülkeleriyle anlaşmamız yok. İnterneti başka bir hat üzerinden kullanıyorsunuz.” dedi. Yani bu dakikadan sonra dikkat edine getirdi. Ben de durumu hemen anlayıp telefonu kapattım.
Türkiye'de 5 bin TL'ye varan fiyatlarla satılan iPhone'ları milyonlarca insan kullanıyor. Peki içinde nelerin olduğunu yakından gördünüz mü? İşte parçalanan iPhone 7 Plus'ın içinden çıkanlar...
Beyaz perdenin en görkemli yapımları arasında gösterilen ve büyük yankı uyandıran bazı filmlerin kamera arkası görüntüleri ortaya çıktı. İşte o filmlerin kamera arkası görüntüleri.