15.11.2020 - 10:10 | Son Güncellenme:
DHA
Dölbentli köyündeki gölde, vücutlarının çeşitli yerinde yaralar olan balıklar, vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor.
Üreyemedikleri için sayılarının artmadığı, balıkların başka sularda yaşayamadıkları belirtilen balıklarla ilgili ilginç hikayeler anlatılıyor.
Kıbrıs çıkarması sırasında topluca kayboldukları belirtilen balıkların, savaştan sonra yeniden gölde görülmeye başlandığı ve sırtlarının da yaralı olduğunun fark edildiği ileri sürülüyor. Onun için de halk arasında buradaki balıkların avlanmasının günah olduğuna inanılıyor.
Köylülerin büyük özen gösterdiği balıklar günlük ekmek ve buğday gibi yiyeceklerle besleniyor. Ziyarete gelenlerden bazıları suda elini yüzüne yıkıyor, bazıları şifa olsun diye içiyor, bazıları da sudan götürerek evlerinde banyo yapıyor.
Dölbentli Köyü Muhtarı Abdurrahman Reçber, balıkların sayısının ne artıp ne de azaldığını söyledi. Muhtar Reçber, "Büyüklerimiz anlatırlardı ve derlerdi ki 1974 yılında Kıbrıs Harbinde balıklar olduğu gibi hepsi kaybolmuş.
Tekrar geri geldiklerinde hepsinin sırtında yara izleri varmış. Burası çok eskiden beri varmış. Balıkların sayısı ne artar ne de azalır. Kara balık diye bildiğimiz balıkların sayısı hep böyle hiç değişmiyor ve bir yere de gitmiyorlar.
Kaynak su burası, burada taşların diplerindeki yuvalarında bekliyorlar. Suyu da yazın çok soğuk kışın da çok sıcak olur.
Kış aylarında burası buz tutmaz ve buhar çıkar. Köyümüze bu gölü ve balıkları görmek için çok gelip gidenler oluyor.
Pandemiden dolayı şu anda fazla gelip giden yok ama burası ülke genelinde hatta yurt dışında bile iyi bilinir. Edirne, İstanbul, Hollanda ve Almanyadan bile gelenler oluyor.
Burada piknik yapıyorlar suda ellerini yüzlerini yıkıyorlar. Gerekirse suyunu bile evlerine götürüyorlar. Bu kaynak su da bir azalma bile olmuyor sürekli su oranı aynı duruyor" dedi.
Göle sürekli buğday ve ekmek bırakan Metin Bozkurt da gölün etrafının eskiden çayır çimen olduğunu, gölün zarar görmesinin ardından köylüler tarafından çevresinin duvarla örülüp koruma altına alındığını söyledi.
Uzun yıllardır bu göle büyük önem verdiklerini kaydeden Bozkurt, "Birçok rahatsızlıklara bu suyun iyi geldiği biliniyor.
Bu suyla yıkanıp, içenlerin bazı hastalıklarından ve rahatsızlıklarından kurtulduklarını duyduk. Ben bile buranın suyuyla yıkandım ve rahatladım.
Dizlerim ağrıyordu bu sudan kullandım ve ağrılarımdan kurtardım. Buraya belirli zamanlarda gelip balıkların açlığını gidermesi için buğday ve ekmek bırakmıyoruz. Çünkü buğday bereket demektir" diye konuştu.