Challenger faciasının 26 yıl sonra ortaya çıkan fotoğrafları 28 Ocak 1986 günü, Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi soğuk ama güneşli bir havada uzaya gönderilecek 25. mekiğin yoğun çalışmalarıyla doluydu Challenger uzay mekiğinin 51-L kodlu görevi, 10. uçuşu olacaktı. O güne kadar gerçekleştirilen uçuşlar içinde halk tarafından en çok ilgi görenlerden biriydi 51-L, zira ilk kez bir sivil, bir öğretmen uzaya çıkacaktı. Challenger'in kalkışı o güne kadar tam beş kez ertelenmiş (kötü hava koşulları nedeniyle) ancak baskılara daha fazla dayanamayan NASA, o güne kadar hiçbir mekiği fırlatmadığı bir soğukta kalkış yapma kararı aldı. NASA tehlike yok dese de, ortada farklı görüşler de vardı. Bunlardan en ciddisi, mekiği uzaya taşıyacak yakıt tankının yalıtımını sağlayan malzeme ile ilgiliydi. İddiaya göre, O-ring adlı lastik benzeri bu malzeme aşırı sıcakta esnekliğini ve yalıtkanlığını kaybetmese de, soğukta böyle bir risk sözkonusuydu. Ateşleme sırasında kimsenin dikkatini çekmese de, katı yakıt tankının kenarından fotoğrafta görülen siyah duman çıkmaya başladı. Kalkışın ardından mekik yükselirken dumanların yerini aleve bırakıyordu. Uçuşun 58.8. saniyesinde katı yakıt tankından sızan gazın alev aldığı kameralarca tespit edildi. Bir göz kırpması kadar süre içerisinde, 59.3. saniyede artık alev açıkça görülüyordu. Katı yakıt tankı, dış tanka payandalarla bağlıydı. Bu payandalardan biri, yakıt tankındaki alevlerin ısıyı 3090 dereceye çıkarmasıyla bir anda ısınıp, dayanıksızlaştı. 64.7. saniyede, dış yakıt tankında ilk alevler görüldü ve alevlerin rengi değişti. Dış tankta depolanan likit hidrojenin katı yakıt tankındaki alevlerle birleşmesi bu renk değişimine sebep olmuştu. İçi 2 parça olan dış tankın üst tarafında oksijen, alt tarafındaysa hidrojen yer almaktaydı. Uçuşun 72. saniyesinde Challenger'ın korkunç sonunu getirecek olan zincirleme tepki başladı... Ölümcül olan bütün reaksiyonlar 2 saniyeden daha kısa bir sürede gerçekleşti. Katı yakıt tankı ve dış tankı bağlayan payanda cehennem sıcağıyla ivmeye daha fazla dayanamadı ve kırıldı. Böylece katı yakıt tankı kontrolden çıkarak savrulmaya başladı. Savrulan katı yakıt tankı Challenger'ın kanatlarına çarptı ve onların alev almasına sebep oldu. Fotoğrafta okyanusun dibine dağılmış enkaz parçalarından biri görülüyor Uçuşun 73.12. saniyesinde katı yakıt tankının sağ alt köşesinden buhar çıktığı görüldü.Uçuş kontrol merkezinde yaşanan şok yüzlere böyle yansıdı Dış tankın ateşler yüzünden zayıf düşmesiyle, tankın altındaki çatı yapısı zarar gördü.Mekik enkazının yayıldığı kilometrelerce karelik alandan toplanma işlemi çok uzun bir süre aldı. Tankın yırtılmasıyla içerisindeki sıvı hidrojen boşalmaya başladı. Hidrojenin ani boşalmasıyla oluşan güç, hidrojen tankını oksijen tankına fırlattı. İki tankın çarpışmasının hemen ardından, 73.14. saniyede bütün yapı dağıldı ve devasa bir patlama oldu. Challenger patlama anında 14 kilometre yükseklikte ve Mach 1.92 hızında (saatte 2370 km) seyrediyordu. Challenger'dan gelen son kayıt uçuşun 73.62. saniyesindeydi. Kazanın en trajik yanlarından biri de, katı yakıt tankının görevini normal şekilde bitirdikten sonra denize kontrollü inebilmesi için kullanılan paraşütlerin patlama sonrası açılması ve izleyenlerin bunu mürettebatın paraşütlerle atlayarak kurtulduğu yönünde yorumlamasıydı. Ancak çok önemli bir gerçeği bilmiyorlardı; hiç bir uzay mekiğinde böyle bir tahliye sistemi bulunmamakta... Uzay çalışmalarının yıllarca durmasına sebep olan bu kaza, 7 cesur insanın ölümüne sebep olmuştu. 11 bin öğretmen arasından seçilen, uzaya gönderilen ilk öğretmen olan Sharon Christa McAuliffe, uzaydan öğrencilerine ders verecekti. 28 Ocak 1986'da neredeyse tüm dünyanın televizyondan izlediği bu trajedi, ne yazık ki son değildi... Fotoğraflar NASA ve wikipedia sitelerinden derlenmiştir