Kötü kızları oynamak daha zor olmalı ama sen iyi yapıyorsun. Senin içinde de var mı kötülük?
Ayşegül o kadar kötü değil bence, eğleniyor o. Kötüden ziyade sevgisiz. Ailevi bir temeli var. Sevgi ararken kötülük yapıyor; gerçek hayatta da var böyle insanlar. Ben onun gibi değilim, ama insanlarla uğraşmayı severim. Laf ebeliği de yaparım. İyi niyetliyim genelde, fakat insanları hayatımdan çıkarabiliyorum, en büyük kötülük bu bence.Nasıl keşfettin kendini?Her şey tesadüflerle oldu. Lisenin son yılıydı. Kuzenim, -bir ajansı var- fotoğraf çekimine beni de çağırdı. Orada tanıştığım biri, beni kendi ajansına çağırdı, kartını verdi. Ama aklım hiç oralarda değildi. Bir gün karta baktım, ajans bizim sokaktaymış. Geçerken uğradım ve onlar beni bırakmadı. Önce reklam, sonra da filmler geldi. Bir anda mı emin oldun?Evet, ‘Keloğlan Kara Prense Karşı’ filminin galasına gittiğim akşam, ışıklar karardı, beyazperdede kendimi gördüm ve “Tamam” dedim, “Bu işi yapmam gerek.”Annen ve baban hemen “Tamam” dedi mi?Yok, ikna etmem biraz zaman aldı. Oyunculuk işi ciddiye binince, konservatuvar sınavlarına girmek istedim, ama geç kalmıştım. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin sınavlarına yetiştim ve bir yıl sonra ‘Acemi Cadı’ oldum.Üniversite ne oldu?Kadir Has’ın hazırlık sınıfında kaldı.