30.08.2021 - 15:16 | Son Güncellenme:
AA
ASELSAN, seri üretim çalışmaları devam eden minyatür bombaya yeni yetenekler kazandırıyor. Minyatür bomba, hava platformundan çoklu taşıma salanıyla atılabilen, sert ve yumuşak kara hedeflerine karşı kullanılabilen INS/GPS güdümlü bir mühimmat olarak geliştirildi. 100 kilometre menzile sahip minyatür bomba, maliyet etkin bir seçenek oluştururken düşük ikincil hasara sahip bulunuyor.
Delici etkinliğiyle 1 metre kalınlığındaki duvarı delebilen minyatür bomba için Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile seri üretim sözleşmesi imzalandı. ASELSAN, minyatür bomba projesiyle beraber akıllı çoklu taşıma salanı da geliştirdi. Bu sayede F-16 uçaklarının kanat altlarına dörder adet minyatür bomba taşıyan birer çoklu salan yerleştirilebiliyor. Toplam 8 mühimmat 8 farklı hedefe angaje edilebiliyor.
Bu salanla beraber Türkiye'de ilk kez yerli pnömatik salan sitemi de geliştirilmiş oldu. Söz konusu gelişmenin ardından silahlı ve taarruzi insansız hava araçlarına yönelik yeni pnömatik akıllı salan varyant çalışmalarına da başlandı.
ASELSAN minyatür bombanın seri üretim çalışmalarını sürdürürken bu kez mühimmatın varyantları üzerinde çalışmalara başlandı. Kızılötesi arayıcı başlıklı "Man-in-the-Loop" özellikli minyatür bomba (IIR Minyatür Bomba) varyantı 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF 2021) sergilendi.
Kızılötesi arayıcı başlık sayesinde minyatür bomba önceki varyantta olduğu gibi sadece hareketsiz hedeflere değil, hareketli hedeflere karşı da etkili bir mühimmat olacak. IIR Minyatür Bomba ile ayrıca INS/GPS'in yerlileştirilmesi hedefleniyor. Man-in-the-Loop özelliğiyle pilotla mühimmatın etkileşimi sağlanırken anlık olarak hedef güncellenmesi mümkün olacak. İlk varyantta bırakıldıktan sonra nokta hedefe giden bir minyatür bomba varken, yeni varyantta pilotla etkileşime giren bırakıldıktan sonra kontrol edilebilen bir mühimmat ortaya çıkacak.
Emniyet Genel Müdürlüğünün ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda afet ve acil durumlarda kesintisiz telsiz iletişiminin sağlanabilmesi amacıyla Mobil Haberleşme Aracı geliştirildi. Araç, 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF 2021) tanıtıldı.
Yerlilik oranı yüzde 70 seviyesinde bulunan araç, uydu üzerinden PolNet altyapısına ve 24 ildeki Kriptolu Milli DMR Sayısal Telsiz Sistemleri’ne entegre olarak telsiz görüşmesi ve veri iletimi sağlayabiliyor. İstanbul’dan Ankara sistemine entegre olarak başkentteki haberleşmeye dahil olabiliyor.
Araç, üzerindeki analog ve kriptolu sayısal telsiz tekrarlayıcıları ile araç çevresinde 15-30 kilometre çapındaki alanda telsiz haberleşmesi imkanı sağlayabiliyor. Mobil Muhabere Aracı, uydu üzerinden Emniyet Genel Müdürlüğü merkez santral sistemlerine entegre olarak her yöne telefon haberleşmesi imkanı sunabiliyor. GSM hatları üzerinden PolNet entegrasyonu yapılarak veri iletişimi gerçekleştirilebiliyor.
Araç içinde bulunan sistemler sayesinde uydu telefonu haberleşmesi, kapsama alanı dahilindeki telsiz cihazlarının yönetimi, Coğrafi Analiz Sistemi üzerinden telsizlerin konumlarının izlenmesi mümkün oluyor. Mobil Muharebe Aracı’nda yer alan 11 metre yükseltilebilir elektrikli kumanda mekanizması ile açılabilir 2 anten kulesi sayesinde kapsama alanı artırılabiliyor.
Araç, üzerindeki jeneratör sayesinde dışarıdan enerji almadan 24 saat görev yapabiliyor.İstanbul’da yaşanan bir deprem senaryosunda Mobil Muharebe Aracı, herhangi bir sistemin devre dışı kalması halinde o sistemin yerini alabilecek, mevcut sistemlere entegrasyonun yanı sıra sadece kendisi bir sistem olarak haberleşmeyi devam ettirebilecek.
Öte yandan ASELSAN'ın, ani kalp durmalarında hastanın elektroşokla hayata döndürülmesini sağlayan otomatik eksternal defibrilatörü (OED), yurt içinde ilk yardım görevlilerinin eğitimlerinde ve yurt dışında sağlık kuruluşlarında kullanılmaya başlandı.
2020 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda (EURO 2020) Finlandiya ile oynanan maçta fenalaşan ve kalp krizi geçirdiği tespit edilen Danimarkalı futbolcu Christian Eriksen'in sahadaki hızlı müdahale ve kalp masajıyla kurtarılması, bu tür acil durumlar için geliştirilen tıbbi cihazların önemini ortaya koydu.
ASELSAN İş Geliştirme Yöneticisi Nil Ateş, ASELSAN Sağlık Programları Direktörlüğünün bünyesinde "Yaşam Destek ve Tanı Sistemleri" ile "Görüntüleme Sistemleri" müdürlükleri bulunduğunu söyledi. Türk savunma sanayisinin lider şirketlerinden ASELSAN, 40 yılı aşan birikimini son dönemde sağlık alanında ihtiyaç duyulan ürünlerin geliştirilmesine yönelik kullanıyor.
Şirketin sağlık alanında geliştirdiği ilk ürünlerden biri OED oldu. OED cihazları ASELSAN HEARTLINE markası altında sağlık sektörünün kullanımına sunulmaya başlandı.
Görüntüleme sistemlerinde MR cihazı geliştirildiğini ve bu yıl sonunda mobil x-ray cihazının tamamlanmasının amaçlandığını dile getiren Ateş, yaşam destek alanında OED, ventilatör (solunum cihazı) ve tanı sistemleri üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
OED'nin yazılım ve tasarımıyla Aralık 2018'den bu yana ASELSAN tarafından geliştirildiğini anlatan Ateş, sağlık sektöründeki ihtiyaçları karşılamak için ilk olarak eğitim cihazlarını sunduklarını belirtti. Ateş, "OED, ilk yardım yönetmeliklerinde zorunlu hale getirildi. Bu yüzden eğitim çok önemli. Sonrasında beklentimiz özellikle ilk yardımcıların ve eğitim almış kişilerin defibrilatörü ihtiyaç duyulan yerlerde kullanabilmeleri. Bu nedenle standart cihazlarımızın üretimine başlandı.. Fransa ve İtalya'ya ihracatımız yapıldı. Diğer ülkelerden de güzel talepler alıyoruz. Yurt içinde de taleplere cevap vermeye çalışıyoruz." dedi.
Ani kalp durmalarının çok farklı noktalarda her an karşılaşılabilecek elektriksel bir durum olduğunu vurgulayan Ateş, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kalbin aniden durması söz konusu. İlk 2-6 dakika arasında müdahale edilmesi gerekiyor. Bu müdahalede de elektroşok ve kalp masajı gibi bir uygulama hastanın hayata hızlı geri dönebilmesi için hayati bir önem taşıyor.''
OED'lerin özellikle kalp krizi geçirme riskinin yüksek olduğu noktalarda, ağır spor, işçilik yapılan yerlerde, kalabalık alanlarda, havaalanları, uçaklar, okullar gibi yer ve araçlarda bulunması gerekiyor. Aslında bir yangın söndürme cihazı gibi düşünülebilir. ''
Zaman içerisinde gerekli regülasyonlarla bu uygulamanın dünyada olduğu gibi Türkiye'de geliştirilebileceğini düşünüyoruz. Mevzuat üzerinde bildiğimiz kadarıyla Sağlık Bakanlığı çalışıyor. Türkiye'de ilk önce eğitim cihazlarına, ilk yardımcıların eğitim almasına yönelik bir mevzuat yayımlandı. Sonraki mevzuatların daha geniş kapsamlı ve yaygın alanlarda kullanıma yönelik olacağını düşünüyoruz."
Cihazların özel takip sistemleriyle takip edildiğini belirten Ateş, "Ülkede nüfus başına oranlayanlar, iş yerlerindeki yoğunluğa ya da kalabalıkların geçiş noktalarına oranlayanlar var. Çok çeşitli çalışmalar mevcut. Her 100 ila 200 metre arasında konumlandırılan yerler var. Potansiyeli çok büyük. Türkiye'de yapılmış net bir çalışma yok ama yıllık 100-150 bin vakadan bahsediliyor. Umarız hiç olmaz ama olduğu noktada bir defibrilatör ulaştırabilirsek, bunlar uygun noktalara konumlandırılabilirse en mutlusu biz oluruz." diye konuştu.
Herkesin kullanabildiği, bu konunun regülasyonlarla desteklendiği ülkeler bulunduğunu dile getiren Ateş, Türkiye'de ise uygulamanın ilk yardım eğitimi alan kişilerce gerçekleştirilmesinin beklendiğini ifade etti.
Ateş, "Dünyada ise gönüllülük esasına göre uygulamalar mevcut. OED'ler ani kalp durması yaşamayan kişilere zarar vermediği, herhangi bir risk teşkil etmeyeceği için özellikle gönüllülük teşvik ediliyor. Cihaz normal bir insan düşüp bayıldıysa, kalbiyle ilgili bir sorunu yoksa ancak elektroşok cihazı yerleştirilmişse kişiye zarar vermez. Önemli bir modu var. Ventrikuler fibrilasyon ölçüyor, bu ölçüm ani kalp durması verisidir. Bu veriyi almazsa cihaz kesinlikle şok vermez, bu nedenle de güvenlidir." değerlendirmesinde bulundu.