31.03.2021 - 08:50 | Son Güncellenme:
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), '16 Psyche' isimli asteroide yapılacak görev için açıklama yaptı. NASA, daha önce 10 kentilyon dolarlık (19 sıfırlı) değer biçilen asteroid için son montaja başladığını duyurdu.
Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid kuşağındaki 16 Psyche'in çapı 226 kilometre. Bilim insanlarının tahminlerine göre asteroid oluşumunu tamamlayamamış bir gezegenin çekirdeğinden koptu.
NASA, Ağustos 2022'de 16 Psyche asteroide doğru yola çıkacak. Yaklaşık dört yıl sürecek yolculuğun ardından NASA'nın keşif sondası 16 Psyche asteroide varacak.
Sonda, 2023'da Mars'ın yerçekimine girecek daha sonra 2026'da 16 Psyche'ten veri toplayacak noktaya ulaşacak. Tahminlere göre 16 Psyche asteroidin tamamı değerli madenlerden oluşuyor.
Asteroid 16 Psyche'nin tahmini olarak 10 bin katrilyon gibi bir değere sahip olduğunu gözler önüne serdi. Bu miktar tüm dünya ekonomisinden fazla bir paraya denk geliyor.
The Planetary Science Journal’da yayınlanan araştırmaya göre, NASA’nın Hubble Uzay Teleskobundan alınan yeni görüntüler asteroidin daha yakından görüntüsünü sundu.
Bilim insanları, asteroidin güneş sisteminin yaratılması sırasındaki çok sayıda çarpışmadan sonra kabuğunu ve manto tabakasını kaybeden eski bir gezegenin çekirdeğine ait olabileceği yorumu yapıyor.
16 Psyche, ilk olarak 17 Mart 1853 tarihinde İtalyan astronom Anniale de Gasparis tarafından keşfedildi. Adını da ruh tanrıçası olan Psyche’den aldı.
Dünyadan yaklaşık 370 milyon kilometre uzakta olan asteroid, güneş sistemindeki en büyük nesnelerden biri ve patates şeklinde.
Akademik dergi Circulation’da yayımlanan yeni bir araştırma ise, emekli NASA astronotunun kalbinin uzayda küçüldüğünü ortaya koydu. Bilim insanları, 2015 ve 2016 arasında Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yaklaşık bir yıl geçiren Scott Kelly'nin kalbindeki en büyük odacığın, kütlesinin dörtte birinden fazlasını kaybettiğini saptadı.
Bulgular, vücudun, onu sürekli aşağı doğru çeken yerçekimi etkisinin bulunmadığı ortamda geçirdiği dönüşümlere dikkat çekiyor. Öte yandan bilim insanları, küçülen kalbinin emekli astronot Kelly’nin sağlığı üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını söylüyor.
ABD’nin Teksas eyaletinde iç hastalıkları profesörü ve araştırmanın yazarı Dr. Benjamin D. Levine, "Kalbi düşük yer çekimine adapte oldu" dedi ve ekledi: "İşlevsizleşmedi veya kapasitesi kritik bir düzeye inmedi. Sadece makul bir şekilde formda kaldı."
Araştırmaya göre yerçekimsiz ortamda kalbin, kanı Dünya’daki gibi sert pompalaması gerekmiyor. Bu nedenle diğer kaslar gibi zindeliğini bir miktar kaybediyor.
Bilim insanları Kelly’nin uzay istasyonunda neredeyse her gün egzersiz yaptığını ama kalbinin yine de küçüldüğünü ifade ediyor. Bu durumun gelecekteki insanlı Mars görevlerinde endişe yaratabileceği düşünülüyor.
Yeni araştırmanın ardındaki Dr. Levine ve meslektaşları, Kelly'nin kalbini, 2018'de Pasifik'i geçmeye çalışan uzun mesafe yüzücüsü Benoît Lecomte'un kalbiyle karşılaştırdı.
Yüzme faaliyetinin Lecomte’un kalbini tersi yönde etkileyeceği düşünülüyordu. Ancak yüzücünün kalbinin, neredeyse Kelly'ninki kadar hızlı küçüldüğü görüldü. Dr. Levine, "Resmen şok oldum. Gerçekten kalbinin büyüyeceğini düşünmüştüm. Onun yaptığı, bir dizi egzersize bedel” diye konuştu.
CNN International'ın haberine göre şu anda uzay istasyonundaki astronotlar Kelly'nin de uyguladığı egzersizlere bağlı kalıyor. Ancak gelecekteki Ay ve Mars görevlerinde kas ve kemik kaybını önlemek için egzersizlerin değişmesi gerekebilir.
Örneğin Dr. Levine, kürek sporcularının diğer sporculardan daha büyük kalplere sahip olduğunu söylüyor. Bu nedenle gelecekte astronotlara önerilecek egzersizlerde kürek sporu örnek alınabilir.
Kürek çekmenin dinamik bir egzersiz olduğunu çünkü kalbi aynı anda hem güç hem de dayanıklılık testine tabi tuttuğunu söyleyen Dr. Levine, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kalp diğer kaslar gibidir; üzerine konan yüke tepki verir."
Kelly ise kemik kaybı gibi başka değişimler de geçiren vücudunun artık neredeyse normale döndüğünü belirtti: "Uzayda olmaktam kaynaklanan herhangi bir belirti görmedim, en azından fiziksel açıdan. Bugün izin verseler gidip hepsini baştan yaparım."
Yeni bir araştırma, Taurus takımyıldızında bulunan V şeklindeki Hyades (Boğa) yıldız kümesinin, gizemli bir güç tarafından yavaş yavaş parçalandığını ortaya koydu. Araştırmanın yazarları, yıldız kümesindeki bu huzursuzluğun, Samanyolu'nun doğumundan kalan eski bir karanlık madde öbeğine işaret ettiğini söyledi. Hakemli bilimsel dergi Astronomy and Astrophysics'te 24 Mart'ta yayımlanan araştırmada Hyades'in geçmişi, Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Gaia uydusundan gelen veriler sayesinde ortaya çıkarıldı.
Dünya'dan yaklaşık 150 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve yüzlerce yıldıza ev sahipliği yapan bu topluluk, Güneş Sistemi'ne en yakın yıldız kümesi olarak biliniyor. Yaşı 600 ila 700 milyon yıl olduğu tahmin edilen küme, 4,6 milyar yaşındaki Güneş'e kıyasla henüz çok genç. Yeni çalışmanın yazarları, V şeklindeki kümenin kuyruklarını inceleyerek bu kısa yaşam süresi içinde ne kadar değiştiğini görmek istedi. V'nin alt ucundaki merkezden ayrılmış iki kuyruktan biri Samanyolu'nun merkezine doğru uzanıyor, diğeriyse merkezden uzaklaşıyor.
Gökbilimcilerin "gelgit kuyrukları" diye adlandırdığı bu yapılarda genelde eşit sayıda yıldız yer alıyor. Ancak ESA araştırma görevlisi Tereza Jerabkova ve meslektaşları, Hyades kümesinin kuyruklarını haritalandırdıklarında şaşırtıcı bir şey gördü: Kuyruklardan birinde çok daha az yıldız vardı. Araştırmacılar, bu kuyruğun uzayda "çözülüyormuş" gibi göründüğünü ifade etti.
Bu uyumsuzluğun nedenini ortaya çıkarmak isteyen araştırmacılar bilgisayar simülasyonlarına başvurdu. Küme ve kuyruğunun, Güneş'ten 10 milyon kat fazla kütleye sahip, dev bir madde tarafından parçalandığı sonucuna varıldı. Dahası, Hyades civarında bu fenomeni açıklayabilecek bir gök cismi yoktu. Bu nedenle araştırmacılar, en olası açıklamanın karanlık madde olduğunu düşünüyor. NASA'ya göre bu, evrenin toplam kütlesinin yüzde 27'sini oluşturan görünmez, ağır bir madde. Karanlık maddenin Samanyolu gibi galaksileri şekillendirdiği ve karanlık madde kalıntılarının da galaksinin her yanına dağılmış olduğu tahmin ediliyor.
Jerabkova ve meslektaşlarına göre, Hyades kümesini parçalayan kütlenin yıldızları eğip büken görünmez karanlık madde kalıntıları olması muhtemel. Jerabkova, mevcut mevcut veriler ve fizik bilgisi ışığında Hyades kuyruklarındaki uyumsuzluğa dair en iyi açıklamanın bu olduğunu düşünüyor. Bilim insanı, bulguları şöyle açıklıyor: "Gaia ve benzeri yıldız haritalama görevlerinden gelen verilerin, yalnızca bizi çevreleyen yıldızların ve gezegenlerin sırlarını değil aynı zamanda evrenimizin görünmez yapılarını da açığa çıkarabileceğini kanıtladık. Bu açıdan önemli bir keşif."