Son Güncellenme:
- Hukuk fakültesi mezunusunuz... Ama müteahhitlikle uğraşıyorsunuz? Nasıl başladınız bu işe?
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk okudum. Ama inşaat işini küçük yaşlardan beri seviyordum. Tercihimi bu yönde kullandım. Müteahhitlik benim baba mesleğim. Ankara Demetevler o tarihlerde ruhsatsız binalardan oluşuyordu.Üniversiteden mezun olduktan sonra bilinçli bir tercih yaparak müteahhitlik işine böylece başlamış oldum.
- Müteahhitliği babanızdan mı öğrendiniz?
Üniversite öncesinde ve sonrasında babam bu mesleği yaptığından rol modelim oldu. Ancak işin içine girdikçe, özellikle ilk birkaç yılda, farklı bir branşta eğitim aldığımdan kendimi sürekli geliştirmeye çalıştım. Şantiyelerde yaşadım diyebilirim. İşin inceliklerini öğrenmek için çok çalıştım, gözlem yaptım.
- Sonra?
Kendi şirketimi kurmak istiyordum. Babam ise kendi işini şirketleştirmek istiyordu. Bir süre sonra karar değiştirdi. Kurduğu yeni bir şirkette, muhasebecimiz ile beni ortak yaptı.Şirketin yüzde 50'si bana, yüzde 50’si diğer ortaklara aitti. Böylece kendi şirketimi kurarak işe başladım. İlk işimiz 86 konutluk bir kooperatif inşaatıydı. 1974'te başladık, 1976'da bitirdik. Daha sonra devlet ihalelerine katılarak 700 dükkandan oluşan Aydın Çine Sanayi Sitesi inşaatına başladık. İlk kamu taahhüdü işimiz 20 milyon TL muhammen bedeli olan bir taahhüttü. Bu işi yaparken Aydın DSİ XXI. Bölge Müdürlüğü bina ve hangarlarının işini aldık. Ayrıca 109 dükkandan oluşan bir sanayi sitesi inşaatına başladık. İşimizi hızla büyütmeye başlamıştık. Büyük bir enerji ve azimle çalışıyorduk.
12 Eylül ihtilali olunca o süreçte bir süre devletten para alamadık. Sonra Kenan Evren müteahhitlerin sıkıntılarını gidermek için 'Tasfiye Kararnamesi'niçıkarttı. Buna göre müteahhitler işlerini tasfiye ederek devletten alacakları parayı alabileceklerdi. Bizim de hakedişlerimiz ve yaptığımız işler karşılığı 54 milyon TL alacağımız vardı.
TARABYA'DAKİ ARSAYI DEĞİL, CADILLAC'I ALDIM
- Döneme göre çok büyük para...
Evet. Yaklaşık 25 milyon dolar civarında bir para... Kararname ile paramızı aldık. İşleri tasfiye edip ortaklığı bitirdik. Benim payıma 10 milyon doların üzerinde para düştü. Oldukça büyük bir meblağ idi o dönem için..
- Ne yaptınız o parayla?
Ayvalık'ta 682 bin metrekare bir arazi satın aldım. Elimde bir miktar daha param vardı. Hatta Ayvalık arsasını satın aldığım İhsan Altınel,bana 2.8 milyon liraya Tarabya'da 144 bin metrekarelik bir arsa daha teklif etti. Ama yanlış bir karar verip almadım. Bugün o arsanın çok küçük bir kısmında Tarabya Polat Sitesi var. O arsayı almadım ama gidip kendime bir Cadillac aldım. Gençlik işte.
-Neden almadınız?
Kendi hayatıma baktığım zaman en büyük hatalardan birisi olarak görüyorum. Zira İstanbul’u bilmiyordum ve tecrübem yoktu. Çekindim.
-Ayvalık'taki arsayı ne yaptınız?
5 yıl boyunca yeni bir yatırım yapmadım. Sonra bu arsaya imar yaptırdım. Güzel bir yazlık site projesi yaptırarak Türkiye'de ilk defa yabancılara yönelik konut yapmaya başladım. Bugün hala geçerli olan yabancılara taşınmaz satışına ilişkin yasa, o dönemler daha sıkı uygulandığı için Ayvalık'ta talep çok iyi olmasına rağmen, yabancılara tapu vermekte bir süre güçlük çektik. Çünkü satış izinleri Ege Ordu Komutanlığı’ndan aylarca çıkmıyordu. Sonuçta, art niyetli kişiler yabancıları konut satışı vaadiyle aldatınca en üst düzey genarallerle bir toplantı yaptık. Sonra izinler çıktı. Bu toplantı sonrası izinler çıktı. Bekleyen 150 kadar evin tapularını sahiplerine teslim ettik.
OTELDE 8 YIL ZARAR YAZDI, İNŞAATA DÖNDÜ
1992 yılında arsanın bir kısmında kendi öz kaynaklarımla 400 yataklı 5 yıldızlı bir otel inşa ettik. Ama otelcilik göründüğü kadar kolay bir iş değil. Otele odaklandığımız için yeni inşaat işleri de yapmadık. Otel yatırımı ve işletmeciliği şirketi zarara soktu.Şirketin devam eden diğer bir iş kolu karayolu taşımacılığıydı. Filomuz 32 tıra ulaşmıştı. Otelin zararını karşılamak için filomu olduğu gibi sattım. Sonuçta, 2000 yılının sonunda oteli, maliyet fiyatının neredeyse üçte birine satarak otelcilik alanından çıktık. Ancak gayrimenkul yatırımı konusunda bilgi birikimim ve öngörülerim sayesinde karşıma çıkan bir fırsatı değerlendirip oteli sattığım sırada,Bodrum’da 2 milyon 250 bin metrekare büyüklüğünde bir arazi almıştım. Bu araziye imar çalışmaları için çalıştık. 2002 yılında MİLPA Pazarlama ile anlaştık. Türkiye'deki en büyük özel imar uygulamasını gerçekleştirdik ve 1.560 parselden oluşan ve altyapısı tamamlanmış villa arsalarının yarısını yabancılara yarısını da Türklere sattık. Milpa’nın pazarlama gücü ile gazete ilanlarıyla 3 yıl içinde bu arsaların altyapı çalışmalarını da tamamlayarak satışı bitirdik.
BODRUM ROTASI, KRİZ FIRTINASINI ATLATTI
2004 yılının sonunda tamamladığımız satışlar neticesinde şirket aktifine büyük miktarda nakit girişi sağladık. Türkiye’nin ekonomik krizden çıktığı yıl olan 2004, aynı zamanda gayrimenkul ve konut sektörünün büyümeye başladığı yıl oldu. Bodrum’daki birinci projemizi başarıyla tamamlayınca, nakit gücümüzü kullanarak yine Bodrum’un çeşitli yerlerinde 6 farklı arsa satın aldık. Tüm bu projeleri birbirini takip eden 12 aylık periyodlarda tamamlayarak satışları da bitirdik. 6 projenin tümünü zamanında teslim ettik. 20052008 yılları arasında Bodrum’da 200’e yakın konutu tamamlayarak teslim ettik. Bugün halen şirketimizin aktifinde kayıtlı Bodrum’da arsa ve gayrimenkuller bulunuyor. Bunları stokta bekletiyoruz.
Bodrum’daki projelerimizin yurtdışı pazarlama görevini büyük oğlum Can üstlenmişti. 2007 yılında Londra’da katıldığı bir toplantıda müşterilerin yurtdışında 'tatil evleri' yatırımı konusundaki davranış değişikliğini fark etmiş. İngiltere ve İrlanda’yı kapsayan bir road-show’dan döndükten hemen sonra bana konuyu aktardı. Ve belkide Türkiye’de bu krize göre ilk önlem alan firma olarak krizin çok kısa bir zamanda Türkiye’ye de sıçrayacağına emin olarak, Bodrum’da mevcut inşaatlarımız dışında yeni yatırımlarımızı derhal durdurduk. Satışta olan konutları kısa bir süre içinde sattık ve krize kredi borcumuz olmadan ve net nakit pozisyonunda girdik.
- Bir de Çorlu projeniz vardı. O ne zaman başladı?
- 2005yılında Çorlu dikkatimizi çekti. 5 bin kişilik anket, dikkatimizin doğru bir şekilde çekildiğini ortaya koymuştu.2006 yılının Ocak ayında yaklaşık 200 bin metrekare büyüklüğündeki arsayı yaklaşık 10 trilyon liraya satın aldık. İnşaata başlama aşamasında iken projeye ortak olma talebi ile gelen Ankara merkezli Prokon/Ekon Grubu ile ortak olduk. Çorlu Park, 17 bloktan oluşan 952 konutluk nitelikli site ve alışveriş merkezi projesiydi.
Projenin konut bölümünü bitirdikten sonra kendi hissemize düşen %50 payımızı sattık. Konutları teslim tarihinden 12 ay önce alıcılara teslim ettik. Alışveriş merkezi projesini ise Prokon'a devrettik ve bu projeden ayrıldık. Bu proje bu gün Trakya’nın en başarılı özel toplu konut ve AVM projesidir.
BİRKAÇ YILKARTAL'A ODAKLANACAK
- Şimdi ne yapıyorsunuz?
* Sarıyer Maden'de muhteşem Boğaz manzaralı 26 konutluk butik bir proje olan SarıyerPark'ı teslime hazırlanıyoruz. Elimizde son 6 konut var. Bunun satışını bitireceğiz.
* Büyükdere Caddesi Zincirlikuyu'da kendi malımız olan bir arsamız var. Bu arsa üzerine 3 bin metrekarelik çok modern ve akıllı A grubu ofislerden oluşanve kira yoluyla yıllık 15 milyon dolar ciro getirmesini hedeflediğimiz bir bina yapıyoruz. 2010 yılı sonunda hizmete açılacak bu binamıza dünya çapında tanınmış birçok firma kiralama için talip
* Bodrum’da bulunan bir arsamız üzerine 30 dükkandan oluşan Outlet Center'ı bu sene sonunda tamamlayacağız.
* Kartal'da 22 bin metrekare alanlı 224 delüks konutluk Propa Aura Kartal isimli yeni bir projeye başlıyoruz.İstanbul’un en lüks projelerinden birisi olacak. Projeden 30 milyon dolar ciro hedefliyoruz.Önümüzdeki birkaç yıl Kartal'a odaklanmayı düşünüyoruz.
ALMANLAR DOLANDIRDI, GENERALLERLE TOPLANDI
- Bodrum'da yabancılara satış yaparken zorlanmadınız mı?
Tabii ki. Bugün hala geçerli olan yabancılara taşınmaz satışına ilişkin yasa, o dönemler daha sıkı uygulandığı için Ayvalık'ta talep çok iyi olmasına rağmen, yabancılara tapu vermekte bir süre güçlük çektik. Çünkü satış izinleri Ege Ordu Komutanlığı’ndan aylarca çıkmıyordu.
O sırada Dalaman ve Ege bölgesinde yabancılara konut projeleri çoğalıp tapuları verilemeyince doğal olarak bu durumdan faydalanan bazı art niyetli kişiler yabancıları konut satış vaadi ile aldatmaya başladı. İşler öyle bir boyuta vardı ki, o dönem Almanya'nın ünlü dergisi Der Spiegel'de "Almanlar Türkiye'de dolandırılıyor" diye 30 sayfalık bir yazı çıktı... Ben bu yazıyı tercüme edip Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdim. Benimle en üst düzeyde generallerin bulunduğu bir toplantı yaptılar, durumu anlattım. Bu toplantı sonrası izinler çıktı. Bekleyen 150 kadar evin tapularını sahiplerine teslim ettik. Yabancılara yönelik konut yapma işini çok erken keşfettik ama tapulara izin almak çok zordu. Fazla büyütemedik.
HAFTADA BİRKAÇ KİTAP OKUYORUM
- Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabahları saat 08.00 gibi kalkıyorum. 10.00 gibi ofiste oluyorum. Akşam 17-18.00 gibi çıkıyorum. Akşamları genelde evde oluyorum. Kitap okuyorum. Her gece en az 300-400 sayfa okurum. Günde bir kitap bitirmesem de haftada birkaç kitap bitiririm. Hukuka, bilhassa gayrimenkul hukukuna ve yakın zaman Osmanlı tarihine çok büyük merakım var.
HAYATTAN VE AİLEMDEN KEYİF ALIYORUM
- Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Yıllarca çalışmamın karşılığını aldığım bir dönemdeyim. Çok agresif değilim. Hayattan ve gördüklerimden büyük keyif alıyorum.Sık uzak tatilllere çıkıyorum; eşimle birlikte. En önemli özelliklerimden biri ailemle çok mutlu olmam. Yelken sporuyla meşgul oluyorum.En büyük isteğim bu güzel ülkenin ve insanlarının bir gün gerçekten hakettiği yerde olması.
- İki oğlunuz var...
31 yaşında Can Reşit ve 28 yaşında Cem Reşit adında iki oğlum var.İkisi de benimle birlikte çalışıyor. İkisi de şirketlerin sahibi ve çalışanı olarak sorumluluk taşıyorlar. Olmayanı göstermeyecek, olanı ise mütevazi olarak yaşayacak kadar bilgi birikimleri ve babalarının onlara verdiği hayat derslerini iyi anlayan kişiler.
ASLA YENİDEN BAŞLAMAZDIM, ÇÜNKÜ...
- Pişmanlıklarınız var mı?
- Elbette var mesela Hayatta bana yol gösteren olmadı veya yol gösterenleri yaştan olsa gerek fazla önemsemediğim dönemler oldu. Şimdi hepsine bunu itiraf edecek kadar da olgunlaştım. Ne yaptıysam, doğru veya yanlış kendim yaptım. Böyle olunca öğrenmenin faturası bazen çok yüksek oldu. Bugün üzgün müyüm? Elbette üzüntülerim olmuştur ama artık değilim. Ülkem ve ben bu uzun yıllar boyunca çok büyük zorluklar gördük. Başarı ve başarısızlık maalesef ülkemiz şartlarından dolayı çok iç içe. Ancak bugün benim için en önemli şey itibar. Ancak mesela,'Şimdi 30 yaşında olmak ve yeniden başlamak ister miydiniz' diye sorsanız 'asla' derim Çünkü her hayat zaten kendi başına bir tecrübedir.
Başarıda 2 kural
- İş prensibiniz ne?
Bilmediğiniz işi kesinlikle yapmayacaksınız. Çok karlı da görünse de anlamadığınız işten uzak duracaksınız. Parayı ve başarıyı bildiğiniz işten kazanırsınız. Örneğin dışardan baktığımda çok cazip görünen otelcilik hayatım, 10 yıla mal oldu. Oysa bugün bu ülkenin en önemli politikacılarından birisi olan ve hala çok yakın arkadaşım olan birisi bana bunu işe başlarken eleştiri olarak söylemişti. Ama, ben bunu yanlış yorumladım. Ve sonuçta bu yanlıştan kurtulabilmek için çok büyük sıkıntılarla uğraştım. En az bunun kadar önemli olan ikinci nokta ise borçla ve krediyle iş yapmamak. Biz,Başlayacağımız her projenin mutlaka arsa sahibi veya ortağı olarak işe başlıyoruz ve mutlaka projeyi tamamlayacak nakit kasamızda oluyor.
Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?
- Evet bu gün şirketlerimizde bilhassa çocuk eğitim bursları ve yoksullukla mücadelede 2 önemli proje yürütüyoruz. Gelirimizin %5 kadarını bu işlere harcıyoruz. Ancak bu projelerimiz tamamen karşılıksız bir gönül projesi. Bu sebeple neler yaptığımız anlatmaktan kaçındığımız gibi yardımlarımızı yaptığımız, desteklediğimiz çocuklar ve aileler hep gizli kalacak. Burada en büyük sevincimiz onlardan bayramlarda önemli günlerde aldığımız bir telefon ve başarılarını görmek oluyor.
Tebernüş Kireçci