EkonomiYapay zekâlı dört tekerli canavarlar

Yapay zekâlı dört tekerli canavarlar

18.10.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Üreticiler son yıllarda geliştirdikleri araçlara koydukları teknoloji ve konfor donanımlarında sınır tanımıyor. Bundan 5 ya da 10 yıl sonra söz konusu donanımlar bugünkünden daha da fazla olacak. Özellikle otomobiller, konforun yanında güvenliği de şansa bırakmayacak...

Yapay zekâlı dört  tekerli canavarlar

Bundan yaklaşık 20 yıl önce güvenlik donanım denildiğinde, belli belirsiz tutturulmuş emniyet kemerleri, sadece ön koltuklarda yer alan ve kimi zaman “çıkartılan” kafalıklar, “sağlam” gövde ve şasi, disk frenler gibi unsurları sayardık. Ancak zaman öyle bir değişti ve teknolojiler öyle çabuk yayıldı ki, bugün çoğumuz, kullandığımız otomobil ya da ticari araçlarımızda var olan güvenlik donanımlarını bir çırpıda sayamayacak hale geldik.
Sayıları kimi modelde 9’a ulaşan ve dizlere kadar koruma sağlayan hava yastıkları, olmazsa olmaz standartlar arasına giren ABS+EBD, Avrupa’da şimdiden “zorunlu” standart hale getirilen ESP, artık normal kabul ediliyor. Yokuş Kalkış Desteği, artık pek çok otomatik vitesli araçta standart, manuel şanzımanlı araçlarda da güvenlik paketlerinde sunulur oldu. Geri görüş kamerası da, ABD’de standartlaştırılmaya çalışılırken, ülkemizde de satılan pek çok modelde yerini alır oldu.

Karmaşıkları da var...
Tüm bunların yanında artık kazayı algılayan ya da “hisseden”, kaza oluşumunu engellemek için gerekirse sürücünün yerine fren yapan sistemler, kaza olduktan sonra ikinci bir kazaya yol açılmaması için frenleyen teknolojiler, frenleme hatta durma fonksiyonuna da kavuşan hız sabitleyici (Cruise Control), sürücünün yorulduğunu hisseden sensörler, aracın etrafını 360 derece görebilen kamera sistemi, Şerit Takip Asistanı gibi donanımları da araçlarımızda görür olduk.
Yetmedi, bunun üzerine kendi kendine park özelliği, GPS desteğiyle ve yolun durumuna hatta virajlarına göre vites seçimi yapan otomatik şanzımanlar gördük. Buna, yoldaki işaretleri okuyan, askeriyede kullanılan gece görüş sistemini yayaları görebilmek için kullanan sistemler çıkalı birkaç yıl oldu. Direksiyonla birlikte yönlenen farlar, viraj aydınlatma fonksiyonlu sis farları derken, akıllı far sistemleri de peydahlandı. Amacı, karşıdan gelen araçtaki sürücünün gözlerini rahatsız etmemek olan bu farlar, aynı zamanda yolun durumuna göre de şiddetini kendi ayarlayabiliyor. Ne hoş, öyle değil mi?

Sürücünün pabucu dama
Şimdilerdeyse artık “yarı-sürücüsüz” ya da tam anlamıyla “sürücüsüz”, aracı tamamen kendi kullanabilecek sistemleri tartışıyoruz. Üstelik bu teknoloji hazır bile. Birbirini takip edebilen ve konvoy oluşturan araçların da denemeleri yapılıyor.
Trafik ortamında biribiriyle iletişim kurabilen, “konuşan” araçlar üzerinde de çalışmalar sürüyor. Anlaşılacağı üzere sürücünün pabucu dama atılacak gibi!
Peki son saydıklarımız neden var? Elbette işi şansa ve insana bırakmayıp, can güvenliğini elektronik sistemlerle sağlamak. Böylece kaza riskini en aza indirmek, “insan hatası” unsurunu ortadan kaldırabilmek.

Konfor da unutulmadı
Teknoloji sadece güvenlik için geliştirilmiyor tabii ki. Araç içindeki göstergelerden, kumanda birimlerinin sayısının azaltılmasına, eğlence sistemlerinin çeşitliliğinin artırılmasından “şirin” diye nitelenebilecek akıllıca unsurlara kadar bir çok unsur var konfora yönelik. Yani konfor, artık geniş iç hacim, bolca diz mesafesi, geniş görüş açısından ibaret değil.
O zaman biz, gelin biraz güvenlik ve konforda neler var, neler olabilir onlara göz atalım...

Haberin Devamı

1-Güvenlik teknolojileri

Son dönemde bazı markalar tarafından orta sınıf hatta B sınıfı otomobillere konulmaya başlanan bu sistemler, öndeki araçla aradaki mesafeyi sürekli ölçüp, “tehlikeli yakınlaşma” gördüklerinde sesli ve ışıklı uyarı yapabiliyor. Sürücünün yorgunluğunu da denetleyebilen bu sistemler, yine sesli ve ışıklı uyarılarla sürücüyü önlem almaya itiyor, emniyet kemerlerini gerip olası darbeye hazırlıyor. Gece görüş sistemleri, şerit takip asistanı olarak adlandırılan sistemler de, bu grubun içinde yer alıyor.

2- Aktif olarak kazayı önlemeye çalışanlar

“Kazayı sezen” sistemlerle birlikte ya da onlara entegre olan bu sistemler, sürücülerin muhtemel bir kaza tehlikesinde tepkisiz kalması durumunda devreye giriyor. Mercedes ise bir çarpışmada aracı durdurmak için frenlerden de öte, otomobilin altına monte edilmiş bir hava yastığından yararlanmayı amaçlıyor.

Haberin Devamı

3- Yaya dostu donanımlar

Aktif kaza önleme sistemleri, aynı zamanda yayaları otomobillerin tehlikelerinden korumayı da sağlıyor. Bununla birlikte yayalara özel daha farklı sistemler de çıkabiliyor. Toyota ve Ford’un üzerinde çalıştığı sistem, örneğin bir yaya gördüğünde direksiyonu kendiliğinden tehlikesiz bir yöne kırabiliyor. Volvo ve Honda’da halen kullanılan sistemlerse yaya algıladığında fren yapıyor. Yayalara çarpıldığında yukarı doğru kalkan yumuşak kaput sistemlerinin yanında, kaput hava yastığı da denenmiş çözümlerden.

4- Mobil sağlık kontrolü

Bu biraz utopik görünse deson Frankfurt Fuarı’nda sergilenen Ford S-Max konseptinde mevcuttu. Koltuklarda bulunan sensörler, tıpkı akıllı telefonlardaki uygulamalar gibi çalışıyor ve sürücünün yanı sıra ön koltuktaki yolcunun tansiyonunu hatta şekerini bile kontrol edebiliyor. Tabii ki güvenlik için.

5- Akıllı far sistemleri

Klasik sürücü tarafından kontrol edilen farların yerini, yavaş yavaş akıllı olanları almaya başladı. Bu sistem, karşıdan bir araç geldiğinde, karşı aracın sürücüsünün gözlerinin ışıktan etkilenmemesi için şiddetini ayarlıyor. Ayrıca bu sistemin, yolun genişliği, virajlarına göre aydınlatma alanı ve açısını da ayarlayabilen versiyonları gelmeye başladı.

Haberin Devamı

6- Kendi giden otomobiller

Google’ın ardından Bosch da bu konuda çalışmalarını “prototip” düzeyine getirdi. General Motors sadece bazı işlevleri yapan, Nissan, Volvo, Mercedes gibi markalar da tam olarak kontrolü devralan “otonom sürüş” sistemlerini 2020’ye kadar piyasaya sunacaklarını açıkladı. Bu sistem, düz yolda aracı şeritte tutuyor, gerekirse sollama yapıyor, öndeki araçla aradaki mesafeyi koruduğu gibi trafik işaretlerine göre gerekirse duruyor.
Daha ileriki aşamada, bu sistemin, araçların biribiriyle iletişime geçebilmesine olanak tanıyan sistemlerle desteklenmesi de öngörülüyor.

SÜRÜCÜLERİ ŞIMARTACAKLAR

Adıyla karşılayabiliyor

Nissan’ın lüks markası Infiniti, yeni modellerinden Q50’de sunduğu donanımla sürücüsünü şımartabiliyor. i-Key denilen sistemle araç, istenirse sürücüyü kendi ismiyle karşılayabiliyor. Ford’un sunduğu My Key sistemiyse, aracın yedek anahtarının farklı unsurlara göre ayarlanabilmesini sağlıyor. Bu anahtara hız limiti (belirli bir hızı aşamama), ön koltuk emniyet kemerleri takılmadan müzik sisteminin sesinin açılamaması ya da yakıt ikaz lambasının daha önce yanmaya ayarlanabilmesi gibi özellikler yüklenebiliyor.

Haberin Devamı

Telefonla araç park etme ve internet

Otomobillerin içinde internete girme dönemi başladı bile. Lüks modellerde başlayan bu moda, şimdilerde daha küçük sınıftaki modellere kadar iniyor. Bu sayede navigasyondan tutun da, mesajlara bakmaya kadar pek çok iş internet üzerinden yapılabilecek. Ayrıca akıllı telefonların, otomobillerde bir kullanımı daha oldu. Bir akıllı telefonla, aracın dışındayken bile otomobili park etmek mümkün olabiliyor. Tabii bu sistemin kullanımına, şimdilik güvenlik gerekçesiyle izin verilmiyor. Bunun yerine, sürücü araçtayken kendi kendine park edebilen hatta park yerini seçebilen sistemlerle idare edilecek.

Kullanma kılavuzu tarih oluyor

Bazı markalar, ansiklopedi kalınlığındaki kullanma kılavuzlarını tarihe gömmeye başladı. Bunun yerine kitapçıklar akıllı telefonlara indirilebiliyor. Opel, bunu Frankfurt Fuarı’nda tanıtmıştı.

Haberin Devamı

Sıcakta renk değiştiren boyalar

Bu tip boyalar, şimdilik fabrikasyon olmasa da deneme halinde. Bu boyalar, sahip oldukları kimyasal içerik sayesinde sıcakta farklı, soğuktaysa tamamen farklı bir renge bürünüyor. Bu sayede iki farklı renkte otomobil kullanabilmek olası. Sizin değil ama dışarının havasına göre tabii...

Otomobİlde sınıflar da değişiyor

Otomotiv üreticilerinin son trendlerinden biri de, var olan araç sınıflandırmalarını değiştirmeleri. Son dönemde bu çerçevede küçük B sınıfı SUV modeller moda oldu. Kısacası yerden yüksek sürüş pozisyonuna sahip bir araç kullanmak için, devasa boyutlarda bir 4x4 almak durumunda değilsiniz. Bununla birlikte küçük sınıf otomobiller de, gerek iç hacim gerekse de donanımlar açısından bir üst sınıfa yaklaşmaya başladı. Buna son örnek ise, İzmitli yeni i10. Kendisi A sınıfı iken, B sınıfı boyutlarına yaklaştı, C sınıfını otomobillerde bulunabilecek donanımlara kavuştu.

Yazarlar