13.09.2021 - 10:14 | Son Güncellenme:
AA
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de kırsal geliri destekleyici faaliyet olarak yapılan arıcılığın aynı zamanda tarım ve ormancılıkla ilgili faaliyetleri tamamlayıcı bir etkisi bulunduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin arıcılık için çok zengin bitki örtüsüne sahip olduğunu kaydeden Bayraktar, "Dünya genelinde bilinen 27 bal arısının 6 alt türünün Anadolu'da bulunmasından dolayı ülkemiz çok önemli bir gen merkezidir. Türkiye 9 ay arıcılık üretim faaliyetlerinin yapılabildiği bir ülkedir." değerlendirmesinde bulundu.
Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünyada 1 milyon 721 bin 288 ton bal üretildiğini bildiren Bayraktar, üretimde ilk sırayı alan Çin'in dünya üretiminin yüzde 25'ini gerçekleştirdiğini, bu ülkeyi yüzde 6,4'lük oranla Türkiye'nin izlediğini ifade etti.
Bayraktar, Türkiye'nin dünya bal üretiminde ikinci sırada olmasına rağmen ihracatta yüzde 1,2'lik oranla 19'uncu sırada yer aldığına dikkati çekti.
"Kuraklık ve yangın gibi felaketler arıcılığa büyük zarar vermiştir"
Türkiye'nin, dünyanın en önemli bal üreticisi ülke olmasına rağmen ürettiği balın neredeyse tamamına yakınını ülke içinde tükettiğini ifade eden Bayraktar, dünya çam balı üretiminin yüzde 92'sini karşılayan Türkiye'de, yıllık yaklaşık 30 bin ton olan üretimin, 2020'de kuraklıktan dolayı ciddi zarar gördüğünü belirtti.
Bayraktar, 2021'deki üretim miktarıyla ilgili kaygılar devam ederken, kızılçam ormanlarında çıkan yangınlar ve basralı sahaların büyük çoğunluğunun yanması gerek bu yıl, gerekse gelecek yıllarda çam balı üretimini olumsuz etkileyeceğinin altını çizdi. Bayraktar, şunları kaydetti:
"Yangından zarar gören alanlarda yapılacak yeni orman plantasyonunda arı varlığı gözetilerek planlama yapılmalı, belli aralıklarla bal ormanlarının dikilmesi ve çoğaltılması sağlanmalıdır. Yanan basralı sahaların yerine bu yıla özel olarak Milli Emlak arazileri bal üretimine açılmalı ve Kuşadası Milli Parkı çam balı üretimi için kullandırılmalıdır. 2021 yılında özellikle kuraklığın etkisinin hissedilir derecede olması, ülkemizde çayır-mera ve orman alanlarında yapılan üretimi olumsuz yönde etkilemiştir."
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğinin yaptığı saha çalışmalar dikkate alındığında bu yıl bal üretiminde çok ciddi düşüşler olacağı uyarısında bulunan Bayraktar, 2021'de arıların yaşam mücadelesi vermesi ve bu mücadeleden gelecek sezona sağlıklı çıkmasının mümkün görülmediğini kaydetti.
"Arıcıların talepleri karşılanmalı"
Bayraktar, bu yıl art arda yaşanan felaketlerin balın ekonomiye katkısında azalmaya ve rekolte düşüşüne neden olduğunu ifade ederek, rekoltede ne kadar düşüş olacağı ve fiyatların hangi seviyelere çıkacağı bilinmemekle birlikte bu durumun sahte bal satanlara fırsat vereceğini bildirdi.
Arı yetiştiricilerinin bu yıl doğal afet ve yangınlar nedeniyle çok kötü bir dönem geçirdiğini de belirten Bayraktar, "Üreticilerimizin bu durumdan en az zararla çıkmalarını ve geleceğe umutla bakabilmelerini sağlamak için taleplerinin karşılanması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Bayraktar, üreticilerin taleplerine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
"Doğal afete maruz kalan arıcılara şeker desteği verilmeli ve kovan başına verilen destek de yüzde 100 artırılmalıdır. Yetiştiricilere arı otu tohumu, ilaç, arıcılık malzemesi, ekipman ve makine desteği verilmelidir. Doğal afete maruz kalan arıcılara yem desteği sağlanmalıdır. Bal üreticilerine nakliye için mazot desteği verilmelidir. Doğal afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, borçları uzun vadeli yapılandırılmalıdır. Yeni kredi çekmek isteyen doğal afet ve yangından etkilenmiş üreticilerimize de düşük faizli kredi kullanımı sağlanmalıdır."