26.07.2023 - 10:08 | Son Güncellenme:
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada son dönemlerde şiddeti artan sıcaklıkların tarımsal üretim için tehdit oluşturduğunu belirtti. İklim değişikliğinin önemli göstergelerinden birisinin sıcaklıktaki aşırı artış olduğunu dile getiren Bayraktar, bu sıcaklıkların bitkileri strese soktuğunu ve verimde düşüş yaşanmasına sebep olduğunu ifade etti. Bayraktar, yağış miktarı ve güneşlenme süresini değiştiren aşırı sıcaklıkların sulama suyu ihtiyacını artırdığını ve insan sağlığını olumsuz etkilediğini belirterek, “Aşırı sıcaklıklar yabancı ot artışını sağlarken, bitki hastalık ve zararlılarının ortaya çıkmasına neden olduğu için zirai mücadele masraflarını artırıyor. Aşırı sıcaklığın oluşturduğu stres hayvanları da etkiliyor. Hayvanlarda hastalıklara yatkınlık artarken, verim düşüyor ve süt üretimi azalıyor” diye konuştu.
“Ayçiçeği ve zeytin üretimini sıcaklar olumsuz etkiliyor”
Ayçiçeği ve zeytinde sıcaklık yüzünden oluşan sıkıntıların aşırı sıcaklıkların devam etmesi halinde daha da artacağını sözlerine ekleyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Trakya Bölgesi ayçiçeği üretim alanlarının yüzde 40-45’ini kapsıyor. Bölgede üretim sezonunda yağışın az olması sebebiyle aşırı sıcaklıkların ayçiçeği bitkisini strese sokmasına bağlı olarak verimde düşüş bekleniyor. Akdeniz Bölgesi'nde de zeytin ağaçları sıcaklıktan etkilendiği için verimde düşüş bekleniyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yaptığı duyuruya göre Kuzey Yarımküre’nin büyük bir bölümü aşırı sıcaklıkların etkisi altına girdi ve birçok ülkede sıcaklık rekorları kırılıyor. Tüm dünyada etkisini gösteren aşırı sıcaklıklar Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyini, Kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu, bazı Asya ülkelerini ve özellikle Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasını etkiliyor. Verilere göre haziran ayında kaydedilen küresel ortalamanın üzerinde sıcaklıklar görülmüş ve bu sıcaklıklar temmuz ayı itibarıyla etkisini devam ettirmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en yüksek sıcaklıkların 45 dereceye kadar çıkacağı ve bu sıcaklıkların ağustos ayında da devam edeceği açıklanıyor. Her yıl binlerce insanın ölümüne neden olan aşırı sıcakların tarım sektörünü etkileme ihtimaliyle karşı karşıyayız.”
“Ekimlerde ve yağışlarda sarkmalar başladı”
İklim değişikliğindeki etkilerin insan hayatının her alanında olduğu gibi tarım sektöründe de görüldüğünün altını çizen Bayraktar, “Açık alanda doğaya bağımlı olarak yapılan tarımsal üretim, sıcaklık ve yağış gibi unsurlar nedeniyle iklim değişikliğinin etkilerinden doğrudan etkileniyor. Aşırı sıcaklıklar, şiddetli yağışlar, dolu, fırtına, don gibi doğal afetler iklim değişikliğiyle birlikte çok daha yıkıcı boyutlara ulaşıyor. Ekim ayında yapılması gereken ekimler kasım ayında yapıldı. Kış aylarında yağması gereken yağışlar ise mart ayından sonra yağarak üretim ve hasat takvimini etkiledi. Antalya’da seraları yıkan seller, Manisa’da bağlara zarar veren don ve tüm Karadeniz’de etkili olup fındığa zarar veren şiddetli yağışlar bunun göstergesidir. Bu düzensizlikler hem tarımsal üretimi hem de üreticilerimizin karar alma süreçlerini etkiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin 2022-2023 sezonunda tarımsal anlamda bir kuraklık yaşamadığını fakat aşırı sıcaklıkların tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturmaya devam ettiğini söyleyen Bayraktar, uzmanların yapıcı ve somut adımlar atılmazsa gelecekte doğa olaylarının etkisini artıracağı uyarısında bulunduğunu dile getirdi.
“Değişen iklimle birlikte ürün deseninde değişikliğe gitmek zorundayız”
Bayraktar, iklim değişikliği konusunda en önemli noktanın araştırma ve yayım faaliyeti olduğunu ifade ederek, “Değişen iklimle birlikte ürün deseninde yaşanacak değişimlere de çiftçilerimizin ayak uydurması gerekiyor. İklim değişikliğiyle hangi ürün hangi bölgede yetiştirilebilir gibi konularda araştırmalar yapılmalıdır. Çiftçilerin yeni üretim desenine geçişini kolaylaştırmak için tarımsal yayım yöntemleri konusunda da çalışmalara ağırlık verilmelidir. İklim değişikliğine uyumla ilgili atılacak somut adımların akabinde çiftçilerimizin bu yeni düzene uyum sağlayabilmesi için tarımsal destek mekanizmasına ‘iklim değişikliğine uyum destekleri’ eklenmelidir. İklim değişikliğine uyum konusu, çiftçilerimizi geleneksel tarım uygulamalarında birtakım değişikliklere götürecektir. İklim değişikliğiyle ilgili yapılan AR-GE yatırımları, iklime dayanıklı ürün çeşitlerinin geliştirilmesi, yoğun tarım tekniklerinden doğaya daha az zarar veren uygulamalara dönüşüm gibi eylemlerin çiftçilerimize tanıtılması ve benimsenmesi gerekiyor. Çiftçilerimiz de bilimin öncülüğünde ve onların yararına alınmış kararları uygulayarak bu değişimlere ayak uydurmalıdır” açıklamasında bulundu.
Bayraktar, Türk çiftçisinin her türlü olumsuzluğa rağmen fedakar bir şekilde üretime devam ettiğini belirterek, onlara verilecek en büyük desteğin doğru hazırlanmış, bilimsel esaslara dayanan uzun vadeli tarım politikaları olduğunu kaydetti.