EkonomiTürkiye’nin teknik görüşmelerini yaptığı ihtiyati stand-by ile standard stand-by’ın koşulları arasında fark bulunmuyor

Türkiye’nin teknik görüşmelerini yaptığı ihtiyati stand-by ile standard stand-by’ın koşulları arasında fark bulunmuyor

23.10.2008 - 11:28 | Son Güncellenme:

.

Türkiye’nin teknik görüşmelerini yaptığı ihtiyati stand-by ile standard stand-by’ın koşulları arasında fark bulunmuyor

Türkiye’nin teknik çalışmalarını yürüttüğü "ihtiyati stand-by" ile daha önce gerçekleştirdiği "standard stand-by" arasında çok büyük farklılıklar bulunmuyor.

Haberin Devamı

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, her iki stand-by anlaşmasının, üye ülke açısından koşulları aynı temel şartları taşıyor.

Gerek standard stand-by’da, gerekse ihtiyati stand-by’da IMF, anlaşma yaptığı ülke için gözden geçirme dönemleri itibarıyla, performans kritelerleri, yapısal program kriterleri belirliyor.

Finans, kamu maliyesi ve para politikalarından oluşan bu kriterlerin uygulanması çerçevesinde krediler serbest bırakılıyor.

Her iki stand-by anlaşması arasındaki en önemli fark, anlaşmaların vadelerinde ortaya çıkıyor.

İhtiyati stand-by’ın süresi ortalama 1 yıl iken, bazen 1,5 yıla kadar uzayabiliyor. Standard stand-by anlaşması ise genelde 4 yıl olurken, tarafların anlaşmasıyla 5 yıla da uzatılabiliyor.

Haberin Devamı

"PROGRAM SONRASI İZLEME SEÇENEĞİ" OTOMATİK OLARAK YER ALIYOR

IMF ile Türkiye’nin yapabileceği potansiyel anlaşmaların yanısıra, herhangi bir anlaşma yapılmasa bile, Fon’dan kullandığı kredi nedeniyle "program sonra izleme" seçeneği otomotik olarak uygulanıyor.

Program sonrası izleme, program bittikten sonra kotasının yüzde 300’ü üzerinde borçlanan ülkelere uygulanan bir izleme olarak kabul ediliyor.

Bu modelde, IMF’den mali yardım alınmıyor, ancak IMF gözden geçirmeler için gelerek, ayrıntılı raporlar hazırlıyor.

Program sonrası izlemenin, IMF borcu bitene kadar zaten zorunlu olduğunu vurgulayan bazı uzmanlar da, siyasi belirsizliklerin sürdüğü, küresel finansal dalgalanmanın dinmediği bir ortamda program sonrası izlemenin yeterli bir seçenek olmayacağını kaydediyorlar.

İHTİYATİ STAND-BY NEDİR?

İhtiyati stand-by seçeneğinde, IMF ile bir stand-by anlaşması yapılacak, bu kapsamda, yine programlanmış gözden geçirmeler olacak.

Gözden geçirmeler kapsamında, yılda birkaç defa (bu Türkiye ile IMF arasında uzlaşılacak bir ziyaret programı çerçevesinde gerçekleştirilecek) IMF heyeti Türkiye’ye gelerek, çalışmalar yapacak ve Türkiye ekonomisine ilişkin raporlar düzenleyecek.

Bu raporlar, uluslararası yatırımcılar ve finans kuruluşları tarafından takip edilecek ve Türkiye’nin uyguladığı ekonomik programın kredibilitesi açısından önem taşıyacak.

Haberin Devamı

Ancak bu düzenlemede yer alacak olan kredi, kullanılması taahhüt edilen bir kredi olmayacak. Yani gözden geçirmeler sonrasında Türkiye’nin hak edeceği kredi hakkını kullanıp kullanmaması, yine Türkiye’nin inisiyatifinde olacak.

IMF’nin, Türkiye açısından halen en uygun koşullu finansman imkanı yaratan bir kuruluş olduğuna vurgu yapan yetkililer, böyle bir anlaşmada, Türkiye’nin likidite sıkışıklığı çektiği zaman IMF’den acil kredi çekebileceğini belirtiyorlar.

Bu anlaşmada, Türkiye’nin kredi ihtiyacı duymaması halinde ise normal gözden geçirmeler onaylanıp, Türkiye IMF’den kredi almayacak ama uyguladığı program uluslararası bir desteğe ve güvenilirliğe sahip olacak.

Ülke risk primlerinin düşmesi nedeniyle, ülkeler, uluslararası piyasalardan daha uygun şartlarda borçlanabiliyor.

Ayrıca, böyle bir anlaşmayı yapan ülke, yabancı sermayenin ülke dışına çıkmasını önlemek için faizleri yükseltmek zorunda kalmıyor.

İHTİYATİ STAND-BY SEÇENEĞİNİN RİSKİ

Haberin Devamı

Öte yandan ihtiyati stand-by seçeneği, kredi talebinde piyasayı negatif etkileme riskinin bulunması nedeniyle eleştiriliyor.

Uzmanlar, ihtiyati stand-by’da kredi talebi olunca piyasayı negatif etkileme riski bulunduğunu ama bu sistemin olumlu yönlerinin daha fazla olduğunu, Bulgaristan’ın yıllardır ihtiyati stand-by yürüttüğünü, ancak bu ülkenin hiç kredi kullanma gereği duymadığını ve ihtiyati stand-by seçeneğinin Türkiye için daha güçlü bir çıpa olabileceğini vurguluyorlar.

STANDARD STAND-BY SEÇENEĞİ

Türkiye’nin daha önce sıklıkla uyguladığı ve gözden geçirmelerin ardından kredi dilimlerinin serbest bırakıldığı mali destek içeren stand-by anlaşması, standard stand-by anlaşması çerçevesinde yürütülüyor.

Standard stand-by düzenlemeleri kapsamında kullanılan kaynakların vadesi 2 yıl 3 ayı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam 4 yıl olarak belirleniyor.

Bu vade üye ülkenin talebi ve İcra Direktörleri Kurulunun onayı ile 3 yıl 3 ayı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam 5 yıla uzatılabiliyor.

Haberin Devamı

IMF stand-by düzenlemeleri kapsamında kullanılan kaynaklara ilişkin faiz oranı, kullanılan kaynağın üye ülke kotasına oranına göre değişirken, Türkiye için, genelde, ayarlanmış oran (IMF’nin üye ülkelere kullandırdığı kaynakların geri ödemelerinde söz konusu olabilecek gecikmelerin maliyetinin faiz oranlarına yansıtılması)yüzde 1-2 puan olarak uygulanıyor.

Standard stand-by düzenlemesi, IMF kredi politikalarının çekirdeğini oluşturuyor. Bu kapsamda, üye ülkeye, kısa vadeli ödemeler dengesi sorunlarının aşabilmesi için, genellikle 1-3 yıllık sürelik dönemde ülkelerin kotasıyla ilişkilendirilen belli bir miktara kadar kaynak kullanabilme güvencesi sağlanıyor.

Türkiye’de halihazırda elinde bulunan IMF kaynaklarının tamamı stand-by düzenlemeleri kapsamında sağlanmış kaynaklardan oluşuyor.

Daha pahalı bir kaynak olan Ek Rezerv Kolaylığı çerçevesinde sağlanmış olan kaynakların tamamı geri ödenmiş olduğundan, halihazırda Türkiye’nin hesaplarında Ek Rezerv Kolaylığı kapsamında kullanılmış kaynak bulunmuyor.

IMF kaynaklarının ana para geri ödemesinde erken ödeme planından normal ödeme planına geçmesi nedeniyle IMF’nin uygulayacağı faiz oranlarında herhangi bir değişiklik de bulunmuyor.

IMF ile şimdiye kadar 19 defa stand-by anlaşması yapan Türkiye, bunlardan sadece son iki stand-by’ı başarıyla tamamlayabildi.