09.11.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Hanife Baş
Türk kadın girişimci Selin Kurnaz, ABD’de kurduğu biyoteknoloji firmasıyla adından söz ettirmeye başladı. Sağlık gibi zor bir alanda başarılara imza atan Kurnaz’ın kurduğu Massive Bio şirketi ikinci yatırımını aldı. Kurnaz’ın 2015’te kurduğu ‘start-up’ kanser hastalarının kişiye özel tedavi görmesi için yola çıktı. Şirket yapay zekayla ABD’deki akademik kanser kuruluşlarının kişiye özel kanser genetiği deneyimini tüm dünyadaki hastalara ve onkolojistlere sunuyor.
Geçen hafta Revo Capital liderliğinde 2.6 milyon dolarlık yatırım alan Massive Bio’nun çektiği toplam yatırım 6.6 milyon dolara çıktı.
Başka girişim planları da olan Kurnaz, “Bir Türk kadının çıkardığı ilk unicorn’u (milyar dolarlık girişim) başarmak istiyorum” diyor. Selin Kurnaz’la girişimciliği ve biyoteknolojiyi konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Lisans derecemi Boğaziçi Üniversitesi’nde aldım. Yüksek lisansı ve doktorayı Michigan Üniversitesi’nde mühendislik alanında tamamladım.
13 yılı New York’ta olmak üzere 21 yıldır ABD’de yaşıyorum. Doktorayı bitirdikten sonra 10 yıl strateji, operasyon ve şirket alım satımı konusunda yönetici danışmanlığı yaptım.
Massive Bio’dan önce Ernst & Young’da girişim sermayesi takımını kurdum. Girişimci olmayı planlamamıştım ama çocukluğumdan beri hep liderlik rollerinde bulundum. Hayatımdaki bazı gelişmeler bana girişimcilikte başarılı olabileceğimi gösterdi ve başladım.
Dayısı etkiledi
Neden biyoteknoloji?
Girişimci olunca zamandan ve ekonomiden etkilenmeyen alanları seçmek her zaman başarı şansını artırır. Bu anlamda sağlık, eğitim ve enerji öne çıkıyor.
Ben sağlık alanının daha riskli ama hem sosyal, hem de finansal kazanımının daha büyük olacağını düşündüm. Bu nedenle biyoteknoloji doğal bir seçim oldu. Ayrıca bazı şeyler ailenizi etkilemeden farkına varamıyorsunuz. Dayım kanser olmuştu. Annem çok üzüldü. Ben de o zaman kanser alanında çok yeni ilaç veya klinik çalışma olmasına karşın hastaların bunları ya bilmediğini veya lojistik olarak bu çalışmalara katılamadıklarını gördüm.
Bunu anladıktan sonra benim yatırımcı ve mühendislik altyapımın bu sorunu çözmek için aslında iyi bir fırsat olduğunu düşündüm. Biraz da cahil cesaretiyle tüm şaşaalı kariyerimi ve iyi kazandığım işimi bırakarak Massive Bio’yu kurdum.
Tam olarak neler yapıyorsunuz?
Biz kanser hastalarının şu anda var olan 10 binden fazla klinik çalışmaya yapay zekayla oluşturduğumuz teknolojimizle uyup uymadıklarına bakıyoruz.
Eğer bir klinik çalışmaya uyuyorlarsa onların bu klinik çalışmaya yerleşebilmeleri için gerekli lojistik sorunları çözüyoruz. Onları klinik çalışmanın olduğu merkeze yönlendiriyoruz veya doktorlarının olduğu hastaneyi klinik çalışma merkezi haline getiriyoruz. Kısacası kanser hastası evinde oturarak dünyada hangi klinik çalışmaya gidebilir öğrenmiş oluyor. Zaman kaybetmiyor veya hastaneye gidince bu çalışmaya giremezsin diye bir şeyle karşılaşmıyor. Şu an ABD’de bile klinik çalışmaya hastaların yüzde 3 - 5’i gidebiliyor. Biz bunu yüzde 20’ye çıkarmaya çalışıyoruz.
Başka girişimler yolda
Hedefleriniz neler? Başka girişim planlıyor musunuz?
Daha Massive Bio’da yapılacak çok şey var. Hastaların klinik çalışma merkezlerine gitmeden evde klinik çalışmaların gerçekleştiği, bir tuşa bastığında dünyanın neresinde olursa olsun yeni klinik çalışmaya ulaşabildiği, çok sofistike bir dünya hayal ediyorum. Bunu da hayata geçirmek için ekibimle 7/24 çalışıyorum. Aynı zamanda bir Türk kadını tarafından kurulmuş ilk unicorn’u başarmak istiyorum.
Evet, başka girişim planlarım var hatta planlardan fazla şeyler var. Ender görülen hastalıklarda gen terapisinin maliyetini düşürmek için bazı ön çalışmalara başladım.
Unicorn nedir?
Unicorn girişim, 1 milyar dolar değerin üzerindeki girişimleri ifade ediyor. Bu Silikon Vadisi deyimini doğuran kişi ABD’li risk sermayesi yatırımcısı ve Cowboy Ventures’in kurucusu Aileen Lee’dir. Türkiye’de bugüne kadar çıkabilen tek unicorn ise Peak oldu. Peak, geçtiğimiz haziran ayında 1.8 milyar dolara ABD’li Zynga’ya satıldı.
3 zorluğu bir arada yaşıyorum
Kadın girişimci olmak zor mu?
Girişimci olmak genel anlamda çok zor. Kadın girişimci olmak neredeyse imkânsız gibi bir şey. Ben bir de Amerika’da hem girişimci, hem kadın, hem de göçmen olarak mücadele ediyorum.
O yüzden çok ama çok güçlü bir mukavemete sahip olmanız lazım. Kadın girişimci olunca hiç kimse vizyonunuza bakmıyor. Hemen finansallara veya müşterilere bakılıyor. Başarılı olduğunuz zaman her şey şansa bağlanıyor. Bu başarı devam eder mi diye sorgulanıyor.
Kadının başarısına karşı hep bir şüphe var ve maalesef bu dünyanın her yerinde böyle. Ama yine de kadınlara girişimci olmalarını öneririm. Müşteri odaklı olsunlar ve hiç kimsenin göz ardı edemeyeceği başarıları hedeflesinler.
Başarı formülünüz nedir?
Her şeyden önce başarılı olmamın yüzde 99’u annem ve babamdır. Beni mükemmel yetiştirmeleri ve bana sonsuz destekleri sayesinde buralara geldim. Geri kalan yüzde 1 ise çok çalışmak, hiç pes etmemek, kendine çok güvenmek, müşteri odaklı olmak, hem dünyaya iyi şeyler yapmak ama bu arada para kazanmak konusunda hırslı olmak, kendini tamamlayacak bir takım kurmak ve boş konuşanları dinlememek. Aslında hepimizin bildiği şeyler ama önemli olan ne kadar başarılı uyguladığımız.