03.06.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Girne Amerikan Üniversitesi (GAU) Uluslararası Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, Doğu Akdeniz çanağındaki doğalgaz miktarının Avrupa Birliği’nin ihtiyacını 50 yıl karşılayabileceğini hatırlattı.
Türkiye güzergâhı
Türkiye’nin BM’ye yaptığı kıta sahanlığı bildiriminden sonra Barbaros ve Fatih gemilerini bölgeye gönderdiğini anımsatan Akyar, “Türkiye’nin aktif hareketlerine karşılık AB ve ABD’den gelen tepkiler cılız kaldı” dedi.
Buna karşın GKRY tarafından soruna AB’nin de dahil edilmek istendiğine dikkat çeken Akyar, ABD’nin tepkisi konusunda da, “Şu ana kadar ABD makamlarından resmi ve açık olarak bir engelleme açıklaması gelmedi. S-400, F-35 ve Suriye’deki güvenli bölge kurulması konusunda yapılan açıklamalara baktığımızda, ABD ile problem olan bu konularda, nihai bir çözüm olmasa da, bir şekilde ilerleme sağlandığı, bunun da şu ana kadar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasına olumlu yansıdığı söylenebilir” diye konuştu.
Doğu Akdeniz havzasından çıkacak doğalgazın en kısa yoldan Anadolu’ya ve oradan Trakya’ya bağlanarak Avrupa’ya ulaşabileceğine işaret eden Akyar, “İkinci alternatif İsrail - Lübnan - Suriye - Türkiye ve oradan da Avrupa’ya gidecek hat. Şu anda başta GKRY tarafından, Türkiye’yi bu sürecin dışında tutmak için, Doğu Akdeniz’den Girit’e, oradan Yunanistan ve İtalya’ya gidecek boru hattı üzerinde durulmakta. Ancak, bu hattın maliyeti çok yüksek (6 - 7 milyar civarında), inşa edilmesi de zaman alabilecek. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’deki gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması en uygun proje” dedi.
Çin ve Rusya ilgisi
Sadık Akyar, Türkiye’nin konuyla ilgili olası işbirliklerini değerlendirirken de Suriye politikasının, Doğu Akdeniz ile yakınen ilişkili olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye Suriye konusunu bir an önce çözerek, enerjisini Doğu Akdeniz’e vermelidir. Daha sonra, milli çıkarlarını gözeterek Mısır ve İsrail ile bir türlü ilişkilerini normalleştirmeli” dedi. Akyar Rus ve Çin şirketlerine ruhsat verilerek Türkiye ve KKTC’ye ait alanlarda sondaj yapmalarının sağlanabileceğine de işaret etti.
Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa gemileriyle sismik araştırmalara devam eden Türkiye, derin denizde Fatih gemisiyle yürüttüğü petrol ve doğal gaz arama çalışmalarını, Mersin’in 19 mil açıklarında kurulan sondaj platformuyla sığ denize de taşıdı.
AVRUPA HER KOŞULDA TÜRKİYE'YE MUHTAÇ
Akdeniz Üniversitesi İİBF Uİ Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr Emete Gözügüzelli, Türkiye’nin Fatih sondaj gemisi ile icra ettiği faaliyetlerinin uluslararası hukuka uygun olduğunu ifade ederek, “Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ikinci ülke. Deniz hukukunda kodifiye edilen ve örf adet hukukunda 1945 Truman Doktrininden bu yana yer alan kıta sahanlığı üzerine fiili ve nazari işgalden bağımsız hakları mevcuttur. Münhasır ekonomik bölge ilan hakkı ise saklı” dedi.
Anahtar ülkeyiz
Türkiye’nin enerjide anahtar ülke olma yönünde hamlelerini ilerlettiğine işaret eden Gözügüzelli, “Türkiye’nin deniz yetki alanlarındaki hakları çerçevesinde kimse kendi rıza ve onayı olmadan ilgili sahalarda bilimsel araştırma yada sismik araştırma veya boru veya kablo döşemesi yapamaz.
Her koşulda Türkiye’ye muhtaç bir Avrupa vardır. Ayrıca çıkarılacak gazın en düşük maliyetle Avrupa’ya taşınmasının yolu Türkiye” diye konuştu.
Alternatifi yok...
Türkiye’nin bölgede yalnız olduğu, elinin güçlü olmadığı iddialarını algı operasyonu olarak niteleyen Gözügüzelli, şunları söyledi:
“Türkiye’nin bölgedeki gücü sarihtir. Bunu Mavi Vatan, Deniz Kurdu tatbikatları ile kara, deniz, hava sahalarında yinelemiştir. Bölge, KKTC ve Türkiye’nin kader birliğinde müşterek işbirliği ve tarihi bağları esasında derinleştirilmesi gereken ilişkilere imkan kılmaktadır.
Yeni bir düzen oluşturma durumu yeniden 1960 düzenine aykırı uluslararası hukuku ihlal eden şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu düzen adanın kuzeyinde Türkiye’nin hava ve deniz üslerini hayata geçirmesine imkân kılmıştır. Türkiye ve KKTC’nin üsler konusundaki kararını ilerleyen dönemde çok geçmeden görmek mümkündür.”
SON