05.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güngör Uras
1- Ev almak güçleşiyor
Ev almak güçleşiyor. Bankaların konut kredisi vermemeleri veya faizin yüksek olması nedeniyle değil. Fiyatların artmasından. Önce arsa fiyatlarının sonra da inşaat maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle şimdilerde metrekare fiyatı 2.500 TL’den ucuz konut yok.
Brüt 100 m2, net 75 m2 bir konutun en ucuz, en ucuz fiyatı 250 bin TL. Bu gibi evler Tuzla ve Hadımköy’de var. Evi alan İstanbul’dan başka şehirde yaşayacak.
Beylikdüzü’nde m2 fiyatı 3 bin TL. Eski sel yatağı Cendere Deresi çevresinde yeni yapılan konutların m2’si 7 - 10 bin TL. Fikirtepe’de m2 fiyatı 7 bin TL dolayında. Şehir merkezine yaklaştıkça, Kadıköy’e yaklaştıkça fiyatlar artıyor.
Alıcı olarak birkaç ‘marka konut müteahhidi’nin satış bürosu yetkilileri ile konuştum. Ödeme gücüm yok deyince ‘taksit yaparız’ diyorlar ama... Taksidi kim, nasıl ödeyecek?
2- Tahtakale’de döviz canlı
Kapalıçarşı “hem piyasanın, hem halkın” olaylar karşısındaki davranışının sergilendiği en ilginç mekândır. Kapalıçarşı’nın Kılıççılar Kapısı’nın önünde Muhafazacılar Sokak ile Altıncılar Sokak “Tahtakale” diye ün salan döviz ve altın piyasasıdır. Türkiye’de döviz fiyatını Merkez Bankası değil, bu ayakçılar oluşturur.
İzlemeyene anlatılamaz. Ayakçılar ellerinde telefon yüksek sesle alıyor - satıyor. Sanmayınız ki, ayakçılar kendileri için alıp satıyor. Onlar bir döviz bürosunun veya kuyumcunun elemanı. Alım satımda söz esas. Fiyatı vererek ‘aldım, sattım’ denilince sözleşme tamamlanıyor.
Burada hesaptan döviz alma, parayı hesaptan ödeme, çek senet yok. Sattım deyince, alan satanın dükkânına döviz karşılığı TL’yi nakit olarak teslim ediyor.
Ayakçılarla sohbet...
Ayakçılarla sohbet etmeye çalıştım. Çoğu Anadolu’daki döviz büfeleri ve kuyumcular adına alım satım yapıyor.
‘İşler nasıl?’ diye sordum. “Abi bizde işler canlı” dediler. “Nasıl canlı?” diye meraklandım. “Bizde gün olur, bir ayakçı aldım - sattım diyerek bir işlemde 500 bin dolar, 1 milyon dolar alıp satıyor. Bizim piyasa hareketli” diyerek yaptıkları işin büyüklüğünü anlattılar. Tekrar hatırlatmakta yarar var. İşlem nakit. Trink dolar, veya trink TL.
3- Kuyumcularda mal çok, hareket az
Kapalıçarşı’ya girdim... (“Çarşıya girmişken Çukur Muhallebici’de bir tabak su muhallebisi yese idin” diyeceksiniz... Mümkünatı yok... Çünkü Çukur Muhallebici şimdi Çukur Mücevheratçı oldu...) Halıcılar Sokak’ta “Abdulla”da ve de komşu dükkânlarda yabancı turist sayısı epey azdı.
İstanbul’a gelen yabancı turistin doğru dürüstü bu sokağa mutlaka uğrar. Alışveriş eder veya kahve içer. Dükkân sahiplerinin çoğu kapılarının önünde birbirleriyle sohbet ediyor, yabancı turist bekliyordu.
Kuyumcu dükkanlarının vitrinleri pırıl pırıldı ama geleneksel “Anadolu Müşterisi” diye adlandırılan, orta sınıf alıcı pek azdı.
Gelin hanım ne der?
Eskiden halkımız 22 ayar 16 - 17 gr altın bilezik takarken, şimdilerde, bilezik ağırlığı 5 grama kadar düştü.
Ağırlığı 5 grama düşürülse de bilezik fiyatı tuzlu. 22 ayar olur ise 435 TL. Ayarı daha da düşürülür 14 ayar olur ise 5 gr bilezik 375 - 400 TL oluyor. Eğer gelin hanım 8 ayar bileziği kabul eder ise, 1 adet 5 gr bilezik 250 - 300 TL’ye iniyor.
Bu fiyatlar işçilik dahil satış fiyatları. Bilezikleri bozdurmaya gittiğinizde hem işçilik ücreti kaybediliyor, hem de alım-satım farkı fiyattan düşülüyor. Satılırken, 22 ayar bileziklerde altın fiyatının üzerine yüzde 10 işçilik ücreti ekleniyor. İşçilik payı 14 ayar altınlarda yüzde 20 oranında. Satarken gramda 0.40 TL de alım - satım farkı isteniyor.
Açık anlatımıyla, 435 TL’ye alınan 22 ayar 10 gr bileziği ertesi gün satmaya kalkan, (yüzde 10) 87 TL işçilikten, (0.40x10) alım-satım farkından 40 TL kaybediyor.
Kuyumcular geri verilen bilezikleri eritip yeni bilezik yapıyorlar.
4- Peki gümüş ne alemde?
Gümüşün dünya fiyatı ons (28.3 gr) olarak izleniyor. Gümüşün onsu 2006 yılında 11.24 dolardı, 2011 yılında birden 35.10 dolara yükseldi. Şimdilerde 19.67 dolar.
Türk Lirası ile Kapalıçarşı’da altının gramı 90 - 91 bin lira iken, gümüşün gramı 1 lira 18 kuruş.
Bugünlerde altının fiyatı, gümüşün fiyatından 76 kat pahalı...
Türkiye’de gümüşün gramı 2009 yılında 97 kuruşken, 2010 yılında birden 1 lira 80 kuruşa yükseldi. 2012 yılında 1 lira 90 kuruşu da gördü. İşte o aralar, “Altın alacağına gümüş al, gümüş altından daha hızlı artıyor” söylemine inananların bazıları gümüş satın aldı. Çok kişi de gümüş fonlarına para bağladı. Sonra gümüşün gramı 1 lira 20 kuruşlara gerileyince, gümüş satın alanlar ve gümüşe para bağlayanlar ciddi kayba uğradı.
Kapalıçarşı’nın kapısındaki “Kalcılar Han” gümüş işleyen ustaların mekânıdır. Üst katta kakma ustası Mıgır Helvacıoğlu‘nun atölyesine, alt katta Aris Berberyan’ın dükkânına uğrar, sohbet ederim.
Eskiden evlerde gümüş eşya kullanma adeti vardı. Nişanda, düğünde gümüş hediye edilirdi. Zamanla gümüş fiyatının ucuzluğuna rağmen gümüşe ilgi azalmış durumda.
Lolita yüz vermedi
Halbuki gümüş her şeye rağmen göreceli olarak ucuz. Gümüş işçiliği çok düşük. Varlıklıların bile gümüşe ilgisi azalmış. Varlıklı kesimin gümüşçüsü ünlü ‘Sürer Usta’nın dükkânı kapanmış.
Çuhacı Han’da Sait Asil, ikinci el gümüş çatal, kaşık, gümüş eşya alır, satardı. Öldü... Şimdi 55 yıllık dükkânda müşterilerle kızı Lolita ilgileniyor.
Hayatta iken Asil Usta ile sohbet eder, ikinci el gümüşlerle dolu kutuları karıştırır, Osmanlı’dan kalma çay, tatlı kaşıklarından alırdım. Piyasayı konuşurduk. Kızı Lolita’ya ‘merhaba’ demek için dükkâna uğradım. Yüz vermediğinden işlerin nasıl gittiğini soramadım.
5- ‘Küçükler’ için yatırım fonu var...
Ayşe Hanım Teyzem ikide bir sorar: “Üç kuruş birikimim var. Ne yapayım?” Küçük birikimler için en rahat park alanı, bankalardır. Ne var ki küçük mevduat hesaplarına bankaların verdikleri faiz ancak enflasyonu koruyor.
Borsanın kazandırdığı dönemlerde küçük tasarruf sahipleri, “Ah biz de borsaya girebilsek” diyerek heyacanlanıyor.
Borsadan hisse senedi satın almayı küçük tasarruf sahiplerinin becermesi çok zor. İlla da borsadan hisse almak isteyenler olursa yapabilecekleri yatırım fonu satın almak. Bankalar ve yatırım fonu işletmeye yetkili kurumlar, belli hisse senetlerini paket ederek yatırım fonu katılım belgesi çıkarıyorlar. Bu tür belgelerin fiyatı piyasaya göre her gün değişiyor.
Kâr da var, zarar da...
Çeşit çeşit yatırım fonları var. Bazılarında hisse senedi ile bono karışık. Bazıları bono ağırlıklı.
2014 yılında borsada hisse senetlerinin fiyatı arttı. Bu nedenle 2013 yılında zarar eden fon katılım belgesi sahipleri 2014 yılını yüksek getiri ile bitirdi.
İlla da hisse senedine yatırım yapmak isteyenler, fon yöneten kurumların ve bankaların uzmanlarına danışarak küçük yatırımlarını değerlendirebilirler. Ama unutulmasın, borsa ile ilgili yatırımlarda kâr kadar zarar da var. Kâr beklerken, birikimin yok olması mümkün...
YARIN: BORÇ YÜKÜ AĞIR