EkonomiMÜSİAD: Ticaret savaşlarının bize faydası olacak

MÜSİAD: Ticaret savaşlarının bize faydası olacak

30.07.2018 - 11:30 | Son Güncellenme:

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, dünyada yaşanan ticaret savaşlarının Türkiye'ye faydası olacağını belirterek, "Çünkü ağırlıklı olarak uluslararası kuruluşlar ve şirketler dünyadaki pazar payını ciddi şekilde elinde tuttuğu için daha ekonomik ve kabiliyetli altyapısı olan, lojistik imkanları olan, köprü pozisyonundaki yerlere yatırım yapıyorlar. Türkiye'ye özellikle Çin'den ciddi anlamda kaymalar olacağını düşünüyoruz." dedi.

MÜSİAD: Ticaret savaşlarının bize faydası olacak

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, AA Finans Masası'na konuk oldu.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika heyetinde yer alan Abdurrahman Kaan, görüşmelere ilişkin bilgi verdi. MÜSİAD olarak 2018 yılını "Afrika yılı" ilan ettiklerini anımsatan Kaan, Afrika'da şu an 12 şube bulunduğunu, 9 tane de hazırladıklarının bilgisini verdi.

Kaan, Afrika Kıtası'nda 1,3 milyar insanın yaşadığına, aynı zamanda Müslüman nüfusun en fazla bulunduğu kıta olduğuna işaret ederek, nüfus artışı çok fazla olan Afrika nüfusunun, 2050'de 4 milyarı geçeceğinin öngörüldüğünü aktardı.

Bununla birlikte bölgenin çok bakir olduğuna ve büyük potansiyel barındırdığına vurgu yapan Kaan, ticaret diplomasisi yapan bir STK olarak, geçmişten günümüze Afrika yapılanmaları hakkında bilgi verdi.

Haberin Devamı

Abdurrahman Kaan, 2016 yılında Güney Afrika Şubesini kurduklarını hatırlatarak, en son gerçekleştirilen ziyarete ilişkin şu bilgileri verdi:

"Güney Afrika, BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ülkesi. Cumhurbaşkanımızın da davet edilmesi çok hoş bizim açımızdan. BRICS ülkeleri, dünya ticaretinin yüzde 60'ını yapıyor. Güney Afrika burada en az ciroya sahip bir ekonomi ama özellikle maden kaynaklarının zengin olması nedeniyle potansiyel barındırıyor.

Bu zirvenin önemli bir artısını önümüzdeki süreçte göreceğimizi ifade etmek istiyorum. Şöyle ki; Türkiye'nin de BRICS artı T şeklinde olması, Türkiye'nin de dahil edilmesi söz konusu. BRICS'e Türkiye'nin katılması, dünya ekonomisinde söz sahibi bir ülke olmamız açısından faydalı olacak."

İş birlikleri, ticaret ve yatırım imkanları konusunda MÜSİAD olarak, orada yaptıkları iş birlikleri ve imzaladıkları anlaşma ile ilgili bilgi veren Kaan, karşılıklı ziyaretlerle bundan sonra iş fırsatlarının daha hızlı değerlendirileceğini söyledi.

"Trump geldiği gibi ortalığı karıştırdı"

ABD'li papaz Andrew Craig Brunson davası ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptırım tehdidine ilişkin görüşleri sorulan Kaan, ABD ekonomisinin büyüklüğüne işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Trump geldiği gibi ortalığı karıştırdı. Şu anda tüm dünyada ekonomik sistemi bozdu. Öncelikle onlar kendilerine baksınlar, bizimle uğraşmayı bıraksınlar, bize devamlı dayatmayla gelmesinler. Devamlı söyledikleri OHAL vardı, OHAL kalktı. Hollanda ile ilişkilerimiz düzeldi, Münbiç'te gayet rahatlama var. Böyle bir durumda ortalığı germenin bir anlamı yok.

Haberin Devamı

Senelerdir özellikle FETÖ elebaşısı ile ilgili olarak kendilerine bu kadar söylemlerimiz olmasına rağmen, binlerce sayfalık döküman göndermemize rağmen bir yaklaşım göstermezken, bu tür ortalığı germesini yanlış buluyoruz. Türkiye-ABD ilişkileri kısa vadeli değildir, 1830'lara dayanır, eski ticaret bağımız var. Ekonomik olarak çok fazla sıkıntıya gireceğimizi düşünmüyoruz, biz kendimizden eminiz. Suç varsa, adalet önünde herkes hesaba çekilir, gereği yapılır."

"FETÖ'nün ve PKK endeksli kuruluşlarının dezenformasyonları özellikle yereldeki dinamikleri etkiliyor"

ABD'de şu an 50 eyalette temsilcilik açma çalışmaları bulunduğunu dile getiren Kaan, Avrupa'nın ve ABD'nin ise Türkiye'ye uzaktan mercekle baktıklarını söyledi.

Haberin Devamı

Kaan, birilerinin söylemleri ile hareket etmenin ülkeler arasındaki ilişkileri bozduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin çeşitlilik olarak, AB ile de, ABD ile de, Çin'le de iyi geçinmek zorunda olduğuna işaret etti.

Ekonomik olarak bakıldığında, algı yönetimi açısından bunun bir gereklilik olduğunu belirten Kaan, şöyle devam etti:

"Psikolojik algı yönetimini sağlayabilmek için ülke olarak hem içeride hem dışarıda lobicilik yaparak, anlatarak bunu yapmamız lazım. 23 eyalette şu an temsilciliğimiz var. Gördüğümüz Avrupa'da ve diğer ülkelerde FETÖ'nün ve PKK endeksli kuruluşlarının dezenformasyonları özellikle yereldeki dinamikleri etkiliyor. Buralarda yapacağımız çalışmalar çok önemli.

Yerelde dokunduğumuz her insan 'Biz sizleri biliyoruz ama böyle bir süreç var.' diyor. Bu yüzden dünya ekonomisini de içine alarak baktığımız zaman, bu tür gerilimlere hiç ihtiyaç yok. Dünya yeterince büyük, kaynaklar yeterince var. Ticaret gerilim istemez, ticaret işini yürütür."

Haberin Devamı

"Trump'ın tutumunun, Türkiye'ye çok fazla etkisi olmayacak"

Küresel ölçekte yaşanan ticaret savaşlarına da değinen Kaan, Trump'ın tutumunun, yeni sisteminin Türkiye'ye çok fazla etkisinin olmayacağını, çünkü şu an Türkiye'nin küresel sermayeden çok az pay aldığını dile getirdi.

Ticaret savaşlarının aksine Türkiye'ye faydası olacağını belirten Kaan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Çünkü ağırlıklı olarak uluslararası kuruluşlar ve şirketler dünyadaki pazar payını ciddi şekilde elinde tuttuğu için daha ekonomik ve kabiliyetli altyapısı olan, lojistik imkanları olan, köprü pozisyonundaki yerlere yatırım yapıyorlar. Türkiye'ye özellikle Çin'den ciddi anlamda kaymalar olacağını düşünüyoruz.

Türkiye yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, Berat Bey'in hazine ve maliyede çok ciddi işler yapacağını düşünüyorum, sene sonuna doğru bunları göreceğiz. Bu şekilde endüstri ve sanayi bölgelerini Türkiye'de oluşturduğumuz takdirde, ticaret savaşlarından biz aksine faydalanacağız. Bizim buradan karlı çıkacağımızı düşünüyorum."

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile bakanlık sayılarının ve bürokratik sürecin azaltılmasının ekonomiye ve iş dünyasına nasıl katkısı olacağına dair bir soruya karşılık Kaan, kendilerinin daha önce 24 Haziran seçimlerinin bir durak olduğunu, bu durağın sağ salim geçileceğini ifade ettiklerini anımsatarak, bu sürecin sağ salim geçildiğini söyledi.

AK Parti hükümetinin 16 yıldır hep zor olanı yaptığını dile getiren Kaan, ekonomi yönetiminde bakanlıkların azaltılmasının Türkiye'nin faydasına olacağını bildirdi.

Kaan, "Özellikle de hızlı karar alma konusu var. Ekonomide 6 bakanlık vardı. Her bakanlığımızın birbiriyle örtüşen bağları olduğu için ekonomi konusunda birçok açıklamayı birçok bakanımızdan görüyorduk. Bunun artık daha net olacağını, bizim de isteğimiz ekonomi konusunda algı yönetimini sağlayabilmek için, dolar ne oldu, döviz ne olacak, borsa ne olacak gibi konularda herkesin konuşması yerine bu işin erbabının konuşması ekonomi açısından çok önemli." diye konuştu.

Bakanlıkların birleşmesinin özellikle tasarruf konusunda önemli olacağını dile getiren Kaan, aynı zamanda gelir kazancı da sağlayacağını bildirdi.

Kaan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son dönemde, STK'lar ile daha istişare içinde olunacağına ve üst kurullarda onlara da yer verileceğine dair açıklamaları bulunduğunu kaydederek, bunların da yerleşmesi halinde Türkiye'de ciddi şekilde büyüme olacağını düşündüklerini bildirdi.

"Vergi sisteminin sadeleştirilmesi gerekiyor"

Kaan, kısa bir süre önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın İstanbul'da iş insanları ve iş dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldiğinin ve bu toplantıda kendisinin de yer aldığının hatırlatılması üzerine, Albayrak'ın konuya çok hakim olduğunu gördüklerini vurguladı.

Albayrak'ın çok kararlı olduğunu, TCMB ve dövizle ilgili açıklamaların tek elden çıkmasının çok önemli olduğunun ifade edildiğini kaydeden Kaan, Albayrak'ın istikrarın ve büyümenin bir arada yürütülebileceğini ifade ettiğini söyledi.

Kaan, özellikle reel büyümeyi, sanayide dönüşümü, sanayinin emek yoğun kısmının ve Türkiye'de sıkıntı çekilen tarım-hayvancılığın doğuya kaydırılması, katma değeri yüksek ürün gruplarının batıda yapılmasının konuşulduğunu anlattı.

Vergi sisteminin sadeleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kaan, mümkün olduğu kadar daha sade bir vergi sistemiyle hareket etmek istediklerini söylediklerini aktardı.

Kaan, toplantıda Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi'ne ilişkin paylaştıkları önerilerinden bahsetti.

Borçlanma alternatiflerinin el alınması konusu olduğunu dile getiren Kaan, bunun bir koordinasyonla ele alınması ve alternatif enstrümanlar oluşturulması gerektiğini aktardı.

Kaan, konuşulan bir diğer hususa değinerek, "Türkiye hiç olmadığı kadar cazip bir ülke. Şu anda elinde 40 milyar doları bulunan bir grup gelse Türkiye'deki şirketlerin 4'te birini satın alabilir. Kur pozisyonu itibariyle ki bunu Cumhurbaşkanımız da ifade etmişti, bir daha bulamazsınız tarzında. Bu da bizim önümüzdeki süreçle ilgili konuştuğumuz şeyler." ifadelerini kullandı.

Çin ile Hindistan'ın nüfusunun 2030'da 3 milyarı bulacağını dile getiren Kaan, bunun da toplantıda dile konuşulduğunu, bu ülkelere ihracatın ve ilginin artırılması gerektiğini vurguladı.

Kaan, toplantıda faiz konusunun da konuşulduğunu belirterek, "Biz faiz konusunda özellikle hassasız ve birilerinin faiz ile piyasaya ayar vermesini doğru bulmuyoruz. Biz borca dayalı değil de daha ziyade ortaklığa dayalı bir ekonomik modele geçmek ve bu konuda bir vergi avantajı sağlanabileceğini belirtmek istiyorum." dedi.

Bankaların mevduatlarının yüzde 10'unun ortaklık projeleri için ayırabileceğini dile getiren Kaan, bunun inşaatta, enerjide, tarımda, gıdada ve diğer alanlarda olabileceğini bildirdi.

"Üretim yatırımlarına daha çok önem verilmeli"

Kaan, yeni sistemden beklentilerine ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'de endüstri bölgesi ve serbest bölgelerini çok önemsediklerini, imalat, üretim, yatırım ve ihracata çok önem verdiklerini bildirdi.

Üretim kısmına daha çok önem verilmesi gerektiğini ve bu alanda planlama yapıldığını dile getiren Kaan, kendilerinin de bu konuya çalışıp destek vereceklerini aktardı.

Kaan, MÜSİAD'ın yerel dinamikleri bildiğini, Anadolu'nun her yerindeki teşkilatları ile görüştüğünü kaydederek, bu görüşmeler sonrası nerelerde endüstri, nerelerde tarım-hayvancılık, nerelerde yüksek katma değerli üretim olacağına dair hazırladıkları raporu ilgililere ileteceklerini söyledi.

Üretimi artırırken yatırım ortamının iyileştirilmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Kaan, "Onunla ilgili olarak orta ölçekli sanayi bölgelerini diye bir şey ortaya atmıştık. Bu süreçte onun da kanunlaşması sağlandı. Küçük sanayi sitelerinin metrekaresi 2 bin 100 metrekareye çıktı." dedi.

Kaan, Türkiye'de büyüme sürecindeki en önemli etkenin orta ölçekli işletmelerin güçlü altyapıyla sahaya çekilmesiyle olacağını bildirdi.

Faiz, kur ve enflasyonun hep konuşulduğunu, ancak bunların asıl unsurunun enflasyon olduğunu, enflasyon kontrol altına alınmadığı takdirde diğerlerinin de kontrol altına alınmayacağını vurguladı.

Kaan, "Üretim ekonomi derken enflasyonun da sadece Merkez Bankasının kontrolüne bırakılmaması lazım. Ama bunu söylerken de Berat Bey de ifade etti Merkez Bankası konusunda çok da fazla konuşmamak lazım." dedi.

Enflasyonla mücadelenin kendileri için birinci öncelik olduğunu dile getiren Kaan, gıda enflasyonu ile ilgili yapılması gerekenleri paylaştı.

"Faiz artırmak, artık Türkiye'de kuru baskı altına alacak bir unsur değil"

Kaan, artık faizlerin artmaması gerektiği konusunda söylemleri olduğunu belirterek, "Merkez Bankasının son aldığı kararı olumlu buluyoruz. Faizin arttığı geçmiş dönemlerde en fazla bir ay etkisini gösteriyor sonra kur bir ay sonra tekrar yukarı gidiyor. Faiz artırmak, artık Türkiye'de kuru baskı altına alacak bir unsur değil." dedi.

Bunun artık aşağıya düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Kaan, "Enflasyonu kontrol altına aldığımız zaman kuru da kontrol altına alacağız. Bizim üretimi artırarak enflasyonu kontrol altına aldığımız sürece kuru da dengeleyeceğimizi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Dolar kurunu şu anda maksimum 4,30 lira gibi düşündüklerini belirten Kaan, bunun üstü kurun köpük olduğunu söyledi.

Kaan, şu anki kur seviyesinin iş dünyası için ihracat açısından çok iyi bir yerde olduğunu ifade etti.

Bazı aktörlerin Türkiye’de devamlı kur ve faiz çıpasını uyguladığını aktaran Kaan, faizlerin mevcut seviyesinin yatırımların sürdürülebilmesi ve borçların döndürülebilmesi için sorun teşkil ettiğini dile getirdi.

Bugün oran itibarıyla dünyanın en büyük ikinci faizinin Türkiye’de olduğunu belirten Kaan, bu faiz oranlarıyla yatırım yapmanın zor olduğunu vurguladı.

Kaan, şunları kaydetti:

"Bir de son dönemde bankacılarımız öyle bir hale geldi ki yatırım yapmak isteyenleri daha cazip tekliflerle yatırımdan vazgeçiriyorlar. Bunu bizzat bir üyem de yaşadı. Yaklaşık 50 milyon liralık bir yatırım için, bir iş yeri satın almasında, bankacı kendisine ‘Gelin siz bu yatırımdan vazgeçin, biz size aylık 50 baz puandan daha fazla verelim’ diye teklifte bulunmuş ve vazgeçirmiş. Ter dökmeden, herhangi bir üretimle, işçiyle uğraşmadan böyle bir gelir kapısını sürekli yaparsanız bu ülke ithalatçı olur. O zaman bu kuru devamlı yüksek tutarız. Bu açığı kapatamayız. Turizm gelirlerimiz şu anda çok iyi olmasına rağmen petroldeki bir miktar fiyat artışı neticesinde açık veriyoruz. Bunu kapatabilmek için de kur artıyor. Yani reel faizin bundan sonraki dönemde düşürülmesi gerekiyor. Her ay belki 1 puan, 1,5 puan düşmesi lazım. Türkiye’de yatırımların önünü açabilmek için bunu yapmak durumundayız. Şu anda bankaların uyguladığı 1 yıllık vadeli oranlara baktığımız zaman 27-28’lere dayanmış durumda. Bazı projelerde bazı bankalarda 30-35’lere geliyor. Böyle bir şey mümkün değil.”

"Kuru, faizin artırılması için kullanıyorlar"

Kaan, “Kuru, faizin artırılması için kullanıyorlar ama Merkez Bankası artık bunu gördü. Bundan sonra bu işlemin artık olmayacağını ve bunun da yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir ay gidiyor. Bir ay sonra kur tekrar yukarı çıkıyor. Artık yaptıklarının bu olduğu belli. Köpük olduğundan da bahsettik. Normalde şu anda 4,30’un üstü köpük. Onun için bunu daha fazla artması da zor. Ancak siyasi gerilmelerle bunu yapacaklardır. Bunun başka yolu yok. Ama kurun artması Türkiye ekonomisi için bir sıkıntı değil. Tek sıkıntı döviz bazlı borçlanan, döviz bazlı yatırım yapanlar için oluyor. Artık onlar da buna göre hareket etmek durumundalar.” yorumunu yaptı.

Sanayideki büyümeye bakıldığında 20 aydır aktif artıda olunduğuna dikkati çeken Kaan, “Çarklar dönüyor. Son açıklanan mayıs verileri de 6,4 seviyesinde. Gayet yüksek.” dedi.

Yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin büyümesinin yüzde 6’lar seviyesinde olacağını öngördüklerini belirten Kaan, şöyle devam etti:

“Çünkü istihdam rakamları gayet iyi gidiyor. Nisan ayında 200 bin kişi daha istihdam edildi ve işsizlik yüzde 9,6 seviyesinde geldi ki ben bunun daha da düşeceğini öngörüyorum. İstihdamın artmasının da büyüme rakamlarına etkisi olacak. İhracatta da yüzde 7,8 artış var. Bunun da büyümeye bir etkisi olacağını düşünerek, büyümede herhangi bri sorun olacağını düşünmüyorum. Cari açık konusu yine aynı şekilde devam edecek. Turizmde yaklaşık 40 milyon turist bekleniyor. Biraz katma değeri yüksek turisti ağırlayacak altyapımız olsa çok daha güzel olacak. Oradan da yaklaşık 35 milyar dolar seviyesinde bir para bekleniyor ama cari açığın yine 50-55 bandında olacağını düşünüyorum.”

"Kredi konusuna alternatifler üretiyoruz"

MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, yıl sonu itibarıyla kurun 5 lira civarında olacağı öngörüsünde bulunarak, şunları söyledi:

"TCMB de kurda revizeye gitti. Ekim ayına kadar bir sorun görmüyorum ama ekim ayından sonra inşaat, enerji, perakende gibi alanlarda dövizle borçlanmayı şirketler için riskli görüyorum. Bu konuyu mayıs ayında üyelerimize duyurduk. 'Kısa vadeli döviz alımı yapmayın ama kısa vadeli ihtiyaçlarınızı görün' şeklinde bir açıklamamız oldu. MÜSİAD olarak üyelerimize borca dayalı değil, ortaklığa dayalı yapı öngörümüz var. Şu anda da projelerimiz var."

Kaan, Girişim Sermayesi Fonu'yla ilgili yakında projelerini açıklayacaklarını aktararak, "Tarımsal Yatırım Fonu'nda üyelerimiz yatırıma başladı. Kooperatif Finans Sistemi şeklinde bir finans sistemi geliştirdik. Şu anda bununla ilgili Türkiye'de üretimi olmayan ürünlerin üretilmesiyle ilgili ortaklık modeli yeni bir yatırımla başladı. Orta ölçekli sanayi bölgeleri kuruyoruz. Tekirdağ'da başladık. TOKİ'yle bir projemiz var. Balıkesir, Adana... Bunların tamamını krediyle değil ortaklıkla yapıyoruz." diye konuştu.

Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerdeki çok ortaklı şirket yapılarını incelediklerine dikkati çeken Kaan, "Onlardan elde ettiğimiz bilgiler var. Bizim geçmişimizde de vardı. Maksimum yüzde 3 ortaklık payı olacak şekilde modeller geliştirerek, faize bulaşmamak önemli. Birinci meselemiz kredi konusudur. Türkiye'nin en büyük meselesi bu. Buna alternatifler üretiyoruz." yorumunu yaptı.

Kaan, Türkiye'nin genç ve dinamik bir ülke olduğuna işaret ederek, "Bir küçük taksi motorunu kamyonetin üstüne koyduğunuzu düşünün. Torkunuz yüksek ama motor gücünüz yeterli değil. Ondan dolayı motor ısınıyor. Bu süreçte daha oturaklı daha düzgün ekonomik büyüme modelleri ve bölgesel teşviklerle beraber sektörel teşvikleri de içine alacak şekilde tek seslilikle bunu yaptığımız takdirde algıyı da yönetir. Çünkü algı yönetimi çok önemli. Hem içeride hem dışarıda düzgün ilişkiler kurduğumuzda bu ısınmayı yani torkla motor gücümüzü bir seviyeye getiririz." diye konuştu.

Tek bir KDV olmasını talep ettiğini vurgulayan Kaan, "Zaten fatura kesmeyen kesmiyor. Bunu biliyoruz. Tek bir rakam olduğunda giriş-çıkışlar aynı olacak. Türkiye'de vadeli işlemler piyasası çok uzadı. Zaten krizin bir sıkıntısı da bu. Vadeler uzadığı için cebinizden sermayeyi piyasaya arz ediyorsunuz. Yerine koymaya gittiğiniz zaman krediye talip oluyorsunuz. En azından KDV alacağı birikmesin istiyoruz. Bu arz edildiğinde piyasada zaten bir rahatlama olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kaan, satışa yönelik üretim modelinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, "Bakanlıkların azaltılmasıyla daha hızlı karar alan Türkiye'de istişarenin de bizler, iş dünyası ile yapıldığında Türkiye'nin çok hızlı şekilde büyüyeceğini düşünüyorum. 2023'e yönelik, dünyadaki Trump sonrası ekonomik duruma bakıldığında fırsatları unutmayalım. 6 ay sıkıntı çekeceğiz. Bunu atlattıktan sonra Türkiye'nin önü açık." ifadelerini kullandı.