29.08.2023 - 10:56 | Son Güncellenme:
ABL Group Küresel Yenilenebilir Enerji Bölümü Genel Müdürü John MacAskill
Karadeniz, son birkaç yıldır, hükümetler ve bölgesel kuruluşların, bölgedeki enerji dönüşümüne anlamlı bir katkı sağlamak için açık deniz rüzgar potansiyeli üzerine çalışmalar yapmasıyla önemli bir hareketlilik yaşıyor. Bulgaristan açıklarında 5 MW’lık bir yüzer rüzgar türbini kurmayı ve bunu Karadeniz’deki bir gaz platformuna bağlamayı amaçlayan AB destekli “Karadeniz Yüzer Düzeni Üstü Rüzgarı (BLOW)” adlı karbonsuzlaştırma projesinin yakın zamanda duyurulması, bölgenin ilgi çektiğini de gösteriyor. Deniz üstü rüzgarı, Karadeniz bölgesindeki çeşitli paydaşlar için çok cazip durumda. Ayrıca ölçeği ve nispeten yüksek bir arz güvenliğini sağlarken, makul bir fiyata sürdürülebilir elektrik sağlayan enerji üçlemesine yönelik çözümlerden de biri. Ancak, endüstrinin tam potansiyeline ulaşması için ele alınması gereken bir dizi zorluk bulunuyor
Karadeniz bölgesine kısa bir bakış
Avrupa’dan daha uzak olanlar için Karadeniz, güneydoğu Avrupa, Kafkaslar ve Batı Asya arasında yer alırken, tarihte çok önemli bir role sahip. Antik dünyanın kavşak noktasında bir zamanlar işlek bir su yoluydu, batıda Balkanlar, kuzeyde Avrasya bozkırları, doğuda Kafkasya ve Orta Asya, güneyde Küçük Asya ve Mezopotamya, güneybatıda Yunanistan. Altı ülkenin sınırının bulunduğu Karadeniz’in kuzeyinde Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna ile, doğusunda Rusya, Gürcistan ve Türkiye bulunuyor. Yaklaşık 420.000 kilometrekarelik bir yüzölçümü ile Karadeniz oldukça sığ olup, ortalama derinliği yaklaşık 160 metredir. ,
Offshore rüzgar enerjisinin Karadeniz bölgesine getirebileceği faydalar
Deniz üstü rüzgar enerjisinin, Karadeniz bölgesine çeşitli fayda potansiyeli bulunuyor. Bölgenin rüzgar kaynağı, ekonomik olarak uygulanabilir deniz üstü rüzgar fırsatları için uygun olmasının yanı sıra, nispeten sığ sulara sahip olması, bölgeyi büyük ölçekli rüzgar çiftlikleri için ideal bir yer haline getiriyor. Ayrıca, İstanbul ve Bükreş gibi ekonomik merkezlere nispeten yakın olması, deniz üstü rüzgar kapasitesini yerel ve bölgesel elektrik şebekelerine bağlamak için önemli bir fırsat da sunuyor. Karadeniz’de deniz üstü rüzgar enerjisinin geliştirilmesi önemli ekonomik faydalar sağlayabilir. Bölge, köklü bir endüstriyel faaliyete ve yüksek düzeyde beşeri sermayeye ve teknik uzmanlığa sahip. Yerel şirketler ve kuruluşlar, enerji kaynak bazlarını çeşitlendirmek ve yenilenebilir enerji endüstrisinin büyümesinden fayda sağlamak için giderek daha fazla arayış içine giriyor.
Potansiyel rüzgar devi: Türkiye
Dünya Bankası’na göre Türkiye, yüzer ve kazık temelli olmak üzere 75 GW’lık teknik bir deniz üstü rüzgar potansiyeline sahip. Bu yılın Haziran ayında, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Marmara Denizi’ndeki üç geliştirme bölgesi için saha etüdü ve müşavirlik hizmetleri ihalesi açtı. Potansiyel istekliler için süreci riskten arındırmak amacıyla artık kabul edilen bir yöntem olan “saha koşullarının değerlendirmesi”, sonunda ilk açık deniz rüzgar ihalesinin yolunu açacak. Bu çekici alanları geliştirerek, Karadeniz’e açılan “kapı” olmak ve bu kadar kıyıya sahip olmak... Türkiye’nin oynayacağı önemli bir rol bulunuyor. Karadeniz’i çevreleyen diğer pazarlara konuşlandırılabilecek gerekli tedarik zinciri altyapısını oluşturmanın faydalarıyla birlikte, deniz üstü rüzgarının erken geliştiricisi olma fırsatına sahip.
Potansiyel zorluklar
Karadeniz’de deniz üstü rüzgar enerjisinin geliştirilmesinin birçok faydasının yanı sıra, ele alınması gereken bir takım zorluklar da bulunuyor. Örneğin, deniz üstü rüzgar gelişimi için gerekli yasal çerçeveler konusunda netlikten yoksun olabilecek sınırdaş ülkelerdeki onay ve izin çerçevelerinin bulunmaması, geliştiricilerin yerel makamlardan gerekli izinleri almasını zorlaştırabilir. Gerekli düzenleme gereklilikleriyle boğuşma açısından, iyi bir süreç sürüyor. Romanya, 2020’de uzun vadeli İkili Enerji Satın Alma Anlaşmalarını (PPA’lar) yeniden uygulamaya koydu ve bu yıl ilk ihalelerle bir CFD mekanizması uygulayacak. Bu mevzuat değişikliğinden önce, PPA’lara getirilen kısıtlamalar, özellikle yenilenebilir enerji sektörü olmak üzere yeni elektrik üretimine yönelik yatırımların önündeki en büyük engel olarak görülüyordu. Gürcistan da yenilenebilir enerji gelişimini hızlandırmak için bunu uygulayacak. Diğer bir zorluk ise Karadeniz bölgesine yatırım yapmanın getirdiği siyasi ve ekonomik riskler. Birçok ülke, deniz üstü rüzgar geliştiricileri için yatırımı güvence altına alacak mali kaynaklara ve uzmanlığa sahip değil. Bu durumun politika oluşturma sürecinde ele alınması gerekli. Ayrıca politik değişikliklerin projelerin kesintiye uğramasına neden olma riski de bulunuyor. Bu bölgede elbette önemli jeopolitik riskler de var; Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden ve Kırım’ın ilhakından, Rusya’nın Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgelerine, özellikle Abhazya’ya verdiği desteğe kadar. Bu, Rusya’nın saldırganlığı ve enerji “şantajı” nedeniyle enerji piyasasının aksamasına etki edebilir. Mevcut durum, kendi kendine yeterlilik ve enerji güvenliğinin artık ciddi bir konu olmasını sağladı ve bu, enerji güvenliğini her yerde politika gündemlerinin üst sıralarına taşıyarak, yenilenebilir enerji gelişimini ve pazarlar arası bağlantıyı destekleyecektir. Buna ek olarak Karadeniz, bol miktarda deniz kaynağına ev sahipliği yapıyor. Bunlar, balıkçılıktan petrol ve gaz sahalarına kadar uzanır ve bu da deniz üstü rüzgar endüstrisini diğer faaliyetlerle çatışmaya sokabilir. Ayrıca, bölgenin şebeke altyapısı henüz büyük ölçekli projeleri barındıracak kadar gelişmiş değil.
Karadeniz deniz üstü rüzgar enerjisine hazır mı?
Cevap büyük bir “evet”! Gelişmekte olan tüm pazarlarda olduğu gibi, zorluklar ve riskler var, ancak deniz üstü rüzgar enerjisi endüstrisinin bu bölgeye sunduğu potansiyel, bu engellerin üstesinden gelme çabasını değerli kılıyor. Deniz üstü rüzgar enerjisi, Karadeniz bölgesindeki enerji dönüşümüne anlamlı bir katkı yapma potansiyeline sahip, ancak bunu yapmak için düzenleyici mevzuat ve politika netliğindeki eksikliğin, alan ve kaynaklar için diğer endüstrilerle rekabetin, zayıf şebeke bağlantısının ve jeopolitik risklerin hepsinin ele alınması gerekiyor. Deniz üstü rüzgarının gelişmesi amacıyla doğru koşulların yaratılması için bölge ülkelerinin ortak çabalarına ihtiyaç duyulduğu açık. Türkiye’nin kendisi, bu pazarda lider olma imkanına sahip. Fırsatlar denizinde, istediğiniz alanın koşullarını anlamak önemlidir, çünkü tüm alanlar ekonomik olarak uygun olmayacaktır. Ancak doğru yaklaşım ve uzman desteği ile bu pazarın ve projelerinin gelişmesini bekliyorum.