09.08.2022 - 08:00 | Son Güncellenme:
Verimlilik uygulamalarıyla Türkiye’nin artan enerji talebinin ve faturasının büyük oranda düşürülebileceğini vurgulayan Karaveli, 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda ülkemizin enerji talep ve kaynak öngörülerinin çalışıldığı yeni bir modeli çok yakında açıklayacaklarını da söyledi. Dr. Karaveli ile Bakanlığın, enerji verimliliği kapsamında vatandaşlardan sanayiye kadar hangi teşvikleri ve destekleri verdiğini de detaylıca konuştuk.
Binaların yalıtımı konusunda bir kredi açıklandı vatandaşlar için. Şimdi ne durumdayız tam olarak?
Biz programı çalıştık, Sayın Cumhurbaşkanımız kabine toplantısı sonrasında ilan etti. Ardından bankalarla son rötuşlar yapıldı ve kredi kullandırılmaya çok yeni başlandı. Bayramdan önceki hafta başladı ama krediler açılmakla beraber, bir yalıtım yapılabilmesi için önce site veya apartman yönetiminin önce karar alması lazım. Bugünlerde o yapılıyor. Modeli öyle kurduk ki, olabildiğince basit olsun ama standartlarımız ve mevzuatlarımıza uygun olması için sistemde kontrol edilebilir olsun. Öte yandan bankalara da bu kontrollerin yük bindirmemesi lazım. Böylece bankaların da çok hoşuna giden bir model kurulmuş oldu. Bankalardan kastımız öncelikle devlet, katılım ve kamu bankaları ama her bankaya davet gitti, daha sonra başka atılımlar da olacaktır. Bir daire başına 0,99 faiz, 60 aya kadar vade ve 50 bin liraya kadar kredi söz konusu. Yani kişinin 10 dairesi varsa 500 bin lira da kredi alabilir.
Peki bu kredi modelinin arkasındaki motivasyonlar neler?
Makro ölçekte Türkiye’nin enerji sektörünün ana yöneticilerine baktığımızda; birincisi, arz güvenliğinin sağlanması var. Türkiye’nin talebi hızla artıyor. İki, bunu sağlarken enerji maliyetlerinde dışa bağımlılığın ve sera gazı emisyonlarının da mümkün olduğunca minimum seviyeye gelmesi. Mevcut küresel gündem bunu sunuyor. Bunu yapmak için de konutlarda özellikle doğalgaz tüketimini azaltmak için en önemli konuların başında yalıtım geliyor. Çünkü konutlarımızın yarısı yalıtımsız. 2011’den sonra mevzuat düzenlemesi zorunlu tuttuğu için yeni binalarda yalıtım problemi yok. Ama mevcut binaların neredeyse tamamı yalıtımsız ama biz onları ikiye bölüyoruz.
Yüzde 65’e kadar tasarruf mümkün
Cephe yalıtımı yapılabiliyor, bununla en az yüzde 35 faturanızdan tasarruf edersiniz, pencereleri değiştirirseniz en az yüzde 45’e çıkıyor tasarruf oranı. Bazı durumlarda yüzde 65’lere kadar çıkabiliyor. Burada temel sorun ilk yatırımın nasıl karşılanacağıydı. Biz oraya odaklandık ve bu ilk yatırımı kolaylaştırmak için, çıkan en güzel model de bu kredi oldu. Uzun vadeli, ödenebilir. Hatta sektörün tanımıyla, kendi kendini ödeyen kredi. Hesaplarımızda aylık ödemeden aylık tasarrufu çıkardığımızda, yaklaşık 200 liralık bir taksit kalıyor geriye. Bunu yapan kişi yalıtımını yaptırıp, yalıtım ömrü boyunca da doğalgaz tüketimin, yüzde 35-45 civarında azaltabilecek. Sektörü takip ediyoruz, yoğun bir ilgi var. Diğer yandan da farkındalık kampanyası başlatmaya çalışıyoruz. Bankacılık tarafını da güçlendirmek için bankalara eğitimlere başlıyoruz. Normal şartlarda bir yalıtım uygulaması, bunun için kredi almak, teknik bir şey bankanın ikna olup olmaması zor bir şeyken biz onu çok güzel bir modele uydurduk.
En ucuz enerji kullanmadığınız enerji
Peki enerji tasarrufu ve verimliliğin Türkiye’nin enerji ihtiyacında nasıl fark yaratacak bir etkiye sahip olur?
Yalıtım için ayrı, ama aslında başka büyük dert, Türkiye’nin enerji talebinin hem doğalgaz hem elektrikte küresel ortalamanın çok üzerinde artıyor olması. Türkiye’nin enerjide toplam yüzde 70, doğalgaz yüzde 99, petrol yüzde 92 dışa bağımlı olması ve enerji maliyetlerinin küresel olarak artması Türkiye’yi etkiliyor. Bundan çıkmak için de kullanılan ifade, en ucuz enerji kullanmadığınız enerji konseptiyle, mümkün olduğunca enerji verimliliğini başarmak. Sonrasında mecbur olunan tüketim ihtiyacını karşılanacak yol ve yöntemlere bakmak. Üç temel yol var. Birincisi, daha enerji verimli aletler, binalar, prosesler kullanmak. O prosesleri, aletleri kullanan kişinin bilinçli olması. Üçüncüsü, bizim bu aralar çok odaklandığımız dijitalleşme.
Yapay zekayı da kullanacağız
Siz evinizi ısıtmak için bilinçli bir şekilde kombi bakımı yaptırıyorsanız, evin, ideal sıcaklığını ayarlıyorsanız, termostatik vana kullanıyorsanız süpersiniz. Ama bunun tamamını dijitalleşmeyle beraber akıllı bir eve bıraktığınızda, ki ben evde deniyorum bunu, o zaman optimizasyonu sağlıyor. Şu an üçü üzerinde çalışıyoruz. Birincisi için zaten mevcut teşvik ve desteklerimiz vardı zaten, bunu büyüttük, tarım, binalar hizmet sektörünü dahil ettik. Yani bir belediyenin arıtma tesisinden bir limana AVM’ye hastaneye hepsi desteklerimizden faydalanabiliyor. Diğer taraftan da zaten mevzuatta zorunluluklar getirdik, beyaz eşya kullanımında gibi. İkinci tarafta, davranışsal değişiklik için çok büyük bir kampanyayla birlikte tüm Türkiye’de bilinçlendirme eğitimleri başlatıyoruz. Üçüncü tarafta da bir mobil uygulama ve çocuklara bilgisayar oyunları geliştiriyoruz. Daha çok yapay zeka üzerinden öncelikle kişi kendi evinde faturasını görsün, evindeki elektronik cihazların bilgilerini girsin, davranışlarını biz ondan öğrenelim, sonra desin ki sistem ona, bak şunları yapsaydın faturan şu olurdu. İlk uygulamamız bu, versiyon ikide ise, yapay zeka kullanıcıyı ve cihazları doğrudan yönetecek. Her mobil uygulama kullanıcısının da bir enerji verimliliği performans puanı olacak, biz onu takip edip, Türkiye’nin en enerji verimli kişilerine ödüller vereceğiz.
Binalarda yalıtım sistemi nasıl işliyor?
“Bizim yönetmelik kapsamında bir sözleşmemiz var. O sözleşmeyi yalıtım firmasıyla bina yönetimi yaparsa, bütün standartlara uygun bir şekilde yalıtım uygulaması yapabilir. Yalıtımdan sonra da enerji kimlik belgesi c sınıfı alırsa, o zaman da yalıtımın yapılmış olduğunu da kanıtlar, krediyi sözleşmeyle beraber önce yüzde 60 açıyoruz, enerji kimlik belgesiyle beraber de yüzde 40 açıyoruz. Bu model bankalar için de bulundu, çevre ve şehircilik iklim ve hazine bakanlığıyla beraber çalışıyoruz. Onlar için de çok uygulanabilir bulundu. Sektör de buna çok olumlu reaksiyon gösterdi. Aslında hemen bugün kişi gidip bankadan alabilir, aldığımız geri dönüşlerden çok kolay bir şekilde başvurusunu yapabildiğini görüyoruz. Şimdi bir farkındalık ve bilinçlendirme sürecine başlıyoruz.”
Hedef ilk üç yılda 900 bin daire!
“Türkiye’de 24 milyonu aşan daire var kayıtlı. Bunların yaklaşık12 milyonu 2011’den sonraki mevzuata uygun yapılmış binalar. 12 milyonu da yalıtımsız eski binalar. Bunlardan sadece yıllık 100 bini kendisi yatırım yaptırıyor. Yani yaklaşık 1, 1.5 milyon kendisi yatırım yaptırmış var. Geriye kalan bir 11 milyonluk bir muhatabımız var. Bunun içinde de 5 milyon civarı kentsel dönüşüme uğramayacak ve yalıtım yapması gerekenler. Bu 5 milyonun tamamını tabii ki bir yılda hedeflemiyoruz. Sanayinin üretim kapasitesi konusu da var. İlk üç yıl 300’er bin dairenin yalıtımının yapılacağını öngördük ve onun üzerinden hesabını yaptık. Planımız ilk üç yılda 900 bin daire. Ama bankalar bunun önünü açık tuttu. Üç yılda 900 bin değil de 2 milyon olursa bankalar ona da tamamlar. Yalıtım teknolojisinin komponentlerinin büyük kısmı yerli üretiyor. Onlardan anladığımız yıllık 300 bini çok güzel karşılayabiliyorlar, üzerine çıkmak için de kendilerini zorlayabilirler. Üzerine çıkılırsa da yönetilebilecek bir durum.”
Türkiye 1 TWsaat enerjiyi çöpe atıyor
Bunun temel odak noktası, bakanlığımız açısından enerji talebinin yükselmesi, enerji talebi demek dışa bağımlılık demek. Her yıl biz enerji ihracatını 50-60 milyar dolar hesaplardık, bu sene 90-100’e gidiyor. Bilgisayar, TV, zamanında tuşunu kapatmadığınız çamaşır, bulaşık makinesi, şarjdan çekmediğiniz telefondan kaynaklı tüm Türkiye bir terawatt saat elektriğini çöpe atıyor. Bu EÜAŞ’ın Çan termik santralinin 7 aylık boşa çalışması demek. Bu da dönüp bizim ithalatımıza etki ediyor. Sayın cumhurbaşkanımız 2053 net sıfır emisyon vizyonunu duyurunca, onun en büyük rolü enerji sektörüne düşüyor. Enerji sektörünün büyük bir dönüşüme ihtiyacı var. Bu dönüşüm için iki yol var. Bir, enerji sektörünün talebi minimize edilmeli, enerji verimliliğinden bahsediyoruz burada. Minimize edilen talep de temiz kaynaklardan karşılanmalı, güneş rüzgar, hidrolik, nükleer jeotermal gibi. Bu da büyük bir meydan okuma. Hem talebi sınırlamak hem de mevcut talebi dönüştürmek çok önemli.
Türkiye’nin 2050 enerji haritası hazır
O yüzden de bakanlık, önümüzdeki 20-30 seneyi görmek için enerji sektörüne dair bir modelleme çalışması gerçekleştirdi. AB’nin kullandığı modelleri kendisi için geliştirtti. Model, Türkiye’nin enerji sektörünün önümüzdeki 2050 yılına kadar talep tahmini, bu talebi karşılayacak uygun kaynakların ne olması gerektiği, ne kadar elektrik üretmek zorunda olduğu, bu yatırımı yaparken ne kadar ilave maliyet olacağı, karbon vergisi geldiğinde etkisi ne olacak, bunların hepsi çalışıldı. 2053 enerji sektörü net sıfır emisyon hedefine gidecekse nasıl gitmeliyiz noktasını göstermeyi “4 alanda destek sağlıyoruz. Destekler genelde kullanılınca hibe ve teşvik şeklinde kullanılır. Ancak küresel olarak da gündem hibe ve teşvikin destek olmadığı, finansa erişimi kolaylaştırılmasının önemli olduğuna dönüyor. Yani öyle uygun kredi koşulları ve öyle çok finans kaynağı olması lazım ki, siz aslında yatırımı yapıp çok rahat bir şekilde geri ödeyebiliyorsunuz. Biz bir yandan da uluslararası küresel finans kuruluşlarıyla Türkiye’ye finans kaynağı getirip enerji verimliliği alanında kullansınlar diye görüşüyoruz.”
Uluslararası finansman da artacak
“Yabancı finans kaynakları kısmen devrede, daha da fazla artırmaya çalışıyoruz. Modelleri değiştiriyoruz. Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) diye bir model var. EPS’ye göre, işletme etüt yapıyor, projesini belirliyor, yatırım için ihaleye çıkıyor ve ilk yatırımı üstlenmeden yatırımcı arıyor. İşletme, tasarruflarımı ölçün tasarruflarımın sözleşme boyunca yüzde 90’ı sizin yüzde 10’u benim diyor. Tasarruf sistemi de kendisine kalıyor. Bu EPS’nin en büyük eksiği piyasada bir firma olması lazım ki, ihaleye girebilsin sıcak para kaynağı sağlasın. İşte onlara para kaynağı sağlamak için uluslararası finans kuruluşlarıyla görüşüyoruz EPS özelinde. Tüm Türkiye’deki yatırımları bu modele çevirmeye çalışıyoruz. İklim değişikliği kaynaklı bir mutabakat zaptı var. Diğer yandan da uluslararası finansal kuruluşların inisiyatifleri var, böyle olunca o parayı Türkiye’de ancak yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinde kullanabilirler.”
Enerji verimliliği finansman destekleri talep bekliyor!
Verimlilik Artırıcı Projeler:
“Enerji verimliliği destekleri sunduğumuz modellerden biri Verimlilik Artırıcı Projeler. İmalat sanayinde uygulanıyordu ama kanunu değiştirdik, artık hizmet sektörü, binalar ve tarımda da uygulanabilir durumda. Model şöyle; bir imalat sanayi kuruluşu etüt sonrası benim prosesimde kompresörüm verimsiz eski diyor ve bize başvuruyor. Biz de onaylarsak, kuruluş yatırımını yapıyor, yüzde 30 hibesi bizden geliyor.”
Gönüllü Anlaşma Destek Programı:
“Bir diğer model, Gönüllü Anlaşma Destek Programında, işletme bize, enerji yoğunluğunu örneğin yüzde 10 azaltacağını söylüyor. Biz işletmeyi 3 yıl izliyoruz, başarırsa işletmenin senin enerji giderlerinin yüzde 30’unu karşılıyoruz.”
- Toplam 35 anlaşmaya destek verildi, 8’i tamamlandı
- 35 anlaşma için kazanımlar: 28 milyon TL destek, 159 milyon TL yatırım, 47 milyon TL/yıl tasarruf, 17 bin TEP/yıl tasarruf
5. Bölge Enerji Verimliliği Destekleri:
“5. Bölge Teşviklerinde, kuruluşun bir enerji verimliliği projesi oluyor ve biz bunu onayladığımızda, Sanayi Bakanlığına bunun verimli bir proje olduğunu onaylıyoruz. Böylece yatırım nerede yapılmış olursa olsun 5. Bölge gibi değerlendiriliyor ve ona göre teşvikler uygulanıyor.”
- Çimento ve kağıt sektörüne iki teşvik belgesi
- 152 milyon TL yatırım, 22 milyon TL/yıl tasarruf, 24 bin TEP/yıl tasarruf
Kojenerasyon Verim Belgesi Çalışmaları:
“Daha çok şehir hastaneleri, AVM’ler, oteller ve sanayi kuruluşları kullanıyor. Eğer verimli bir kojenerasyon tesisi tasarlanmışsa, lisanstan muaf olmak için Bakanlıktan verimlilik belgesi alıyor ve lisans işlemleriyle uğraşmıyor.”
- Bölgesel ısıtmanın yaygınlaştırılması ve ısı satışına olanak sağlayan ısı arzı kanunu çalışmaları devam etmektedir.
- Kojenerasyon, Mikro kojenerasyon ve Atık ısıdan üretim sayesinde, sağlanacak birincil enerji tasarrufu öngörüsü: Yılda 2.9 Milyon MW/saat