28.05.2013 - 17:03 | Son Güncellenme:
Rapor, Marmaris Çevrecileri Derneği tarafından, başta Başbakanlık olmak üzere konuyla ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarına gönderildi. Marmaris Çevrecileri Derneği ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölüm Başkanlığı, 2011 yılı Temmuz ayında ’Marmaris Körfezi Su Kalitesi ve Biyolojik Araştırma Çalışması’ yapma kararı aldı. 2012 Ocak ayı itibariyle her ay Marmaris Körfezi’nde 18 ayrı istasyondan su, canlı ve atık numuneleri alınarak incelendi. Bir yıllık çalışmanın sonuçları 286 sayfalık rapor haline getirildi ve ’www.marmariscevrecileridernegi.org’ sitesinde yayınlanarak basına duyuruldu. Basın kuruluşlarına gönderilen açıklamada da şöyle denildi:
"Kamu yararı gözetilerek yapılan bu çalışma, üniversite tarafından yapılan ara sunumlarda da belirtildiği gibi tarihinde ilk kez yapılan bu boyutta bir bilimsel araştırmadır. Bu sayede Marmaris’in tek geçim kaynağı olan turizmin sürdürülebilirliği açısından en önemli etken olan körfezimizin korunması ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakabilme amacını taşımaktadır. Akademik personel tarafından hazırlanan raporda, deniz örnekleme çalışmaları, ölçüm, gözlem, laboratuvar çalışmaları sonucunda elde edilen bilimsel veriler tüm detayları ile ortaya konmuştur."
Raporu, Prof. Dr. Ahmet Nuri Tarkan (Proje Lideri), Yrd. Doç. Dr. Nedim Özdemir (Koordinatör), Yrd. Doç. Dr. Tülin Çoker, Yrd. Doç. Dr. Bahadır Önsoy, Yrd. Doç. Dr. Menekşe Didem Ercan, Araş.Gör. Nurçin Gülşahin, Araş.Gör. Canan Öntaş, Araş.Gör. Murat Can Sunar, Araş.Gör. Sercan Yapıcı ve Araş.Gör. Sevan Ağdamar’ın görev alarak hazırladı.
EKOLOJİK DENGE BOZULUYOR
Raporda, deniz yaşam alanları insanlar tarafından işgal edildiği, drenaj, kanalizasyon ve taşkın kontrol sistemlerinde yapılan çalışmalar yetersiz kaldığı ve katı atıklar denizlerden uzaklaştırılamadığı için Marmaris Körfezi’nde ekolojik dengenin giderek bozulduğu belirtildi. Körfezde yer yer rastlanan mazot ve atık yağ tabakalarının, burada yaşayan canlıların oksijen ihtiyacını sınırladığının, özellikle körfezde oksijen üreten endemik deniz çayırları yani ’Posedonia Oceanica’nın yok olmaya yüz tuttuğunun görüldüğü kaydedilen raporda, "Deniz çayırları tüm körfezin sadece yüzde 10-12’lik kısmında bulunuyor. Yaz ve Sonbahar aylarında suların kirlilik göstergelerinde amonyum, fosfat, nitrat, nitrit ve koliform bakteri düzeyleri olması gerekenden daha fazla, oksijen oranları da tam tersine gerekenden çok daha düşük seviyede ölçülmüştür. Özellikle körfezde rasgele demirlemenin önüne geçilmeli, dip tarayan her çeşit alet ve cihaz yasaklanmalı ve sudaki görünürlüğü azaltan her türlü uygulamaya son verilmelidir. Uzun yıllar boyunca birikmiş olan katı atıkların toplanması ve diğer kirletici unsurların etkilerinin tümüyle ortadan kaldırılması sağlanmalıdır" denildi.
DENİZANASI POPÜLASYONU ARTIYOR
Körfezde kirliğin artması ve oksijen oranının azalmasıyla denizanası popülasyonuna yoğun bir şekilde rastlandığın dile getirilen raporda, "Mart ayında bile rastlanan denizanaları arasında özellikle zehir etkisi yüksek bazı türlerin bu sularda sıklıkla görülmesi neyin işaretidir? Denizanaları çok düşük oksijen içeren kirli sularda ve diğer canlılar gitse bile uzun süre açlığa dayanıklı olarak rahatlıkla yaşayabilmektedirler. Dünyada her yıl 130 milyon insan denizanalarından olumsuz yönde etkilenmektedir" denildi.
KOLİFORM BAKTERİ DEĞERLERİ YÜKSEK
Raporda, 18 istasyonun bazılarında koliform bakteri (evsel atık kaynaklı hastalık yapan bakteriler) miktarının kabul edilebilir düzeyin çok üstünde çıktığı belirtildi. Mavi bayrak kriterleri arasında da yer alan bu bakterilerin, körfez içerisinde bazı noktalarda çok yüksek değerlere ulaştığı kaydedilen raporda, sınır değerin üzerinde bulunan alanların insan sağlığı açısından kullanımının uygun olmadığı vurgulandı. Raporda, yaz aylarında ölçülen bakteriyel kirliliğin turizm faaliyetlerinin daha da artması ile gelecek senelerde bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olacağının öngörüldüğü ifade edildi.
YAPILMASI ÖNERİLENLER
Körfezde birçok kez deniz yüzeyinde geniş alanlara dağılmış yağ tabakalarına rastlandığı kaydedilen raporda, şöyle denildi: "Marmaris’in de bir zamanların İstanbul’un Haliç’i gibi olmaması için öncelikli olarak kurumlar arası işbirliği sağlanmalı, deniz altındaki atık maddeler toplanmalı, denetimler sıklaştırılmalı ve özellikle Marmaris’te yaşayanlar çevre bilinci eğitim ve uygulama yolu ile güçlendirilmelidir. Deniz trafiği kesinlikle daha sıkı kontrol altına alınmalı, körfez içinde demirleme yerine şamandıra sistemleri kurulmalıdır. Dereler ıslah edilmeli, denize gelen erozyonlu topraklar önlenmelidir. Kıyı şeridi ve yakın alanlarda inşaatlar yapılması kısıtlanmalıdır. Körfeze ek mendirek, yat limanı gibi denizde kirlilik yükünü artırabilecek tesisler yapılmamalı, tur tekneleri denetim altına alınmalı, sayılarının arttırılmasına izin verilmemeli, kapasite artımı yapılmamalıdır. Marmaris kıyılarında deniz turizmine dayalı olarak inşa edilmiş çok büyük yatırımların geleceği, deniz ve kara ekosistemlerinin ve doğal yaşamın devamlılığı ile orantılı olacaktır. Sürdürülebilir ekosistem yaklaşımlı çevre anlayışı kapsamında yapılan tespitlerin ve elde edilen sonuçların dikkate alınması, denizlerimizde turizm, ekonomi ve doğal yaşamın bir bütün olarak devamlılığı için en önemli adım olarak görülmektedir." Rapor, Marmaris Çevrecileri Derneği tarafından, başta Başbakanlık olmak üzere konuyla ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarına gönderildi.