10.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
MİTHAT YURDAKUL / Ankara - Rapora göre çalıştayda dile getirilen öneriler arasında “bölgesel asgari ücret” de yer aldı. Bölgesel asgari ücreti savunanların temel gerekçesi, bu uygulamanın çalışanlara yaşadığı yerde iş bulma olanağı sağlaması oldu. Çalıştayda bir iş insanı, bölgesel asgari ücreti, “Asgari ücretten 10 kişi alacağım desin Hakkari’de binlerce kişi kuyruk olur. İstanbul’da Sultanbeyli’de gidin, asgari ücretten çalışacak 10 kişi arıyorum deyin, bakın bakalım kaç kişi gelecek” diye savundu.
Bir STK katılımcısı ise bölgesel asgari ücret uygulanması halinde, işçilerin göç ettikleri yerde “rezil olmayacağını, iş bulmak için köprü altlarında yatmayacağını” söyledi. Buna karşın başka bir katılımcı ise bölgesel asgari ücretin bölgeler arası eşitsizliği devam ettirecek bir politika olacağını savundu.
ALAN DIŞI ÇALIŞMA YOĞUN
Rapora göre, Türkiye’nin üniversite sistemi, en çok eleştirilen noktalardan birisini oluşturuyor. Çok sayıda üniversite açılırken, eğitim verilen alanlarla sanayinin ihtiyaçları arasında uyumsuzluk doğuyor. Bir akademisyen katılımcının yaptığı araştırmaya göre, eğitim gördüğü alanda çalışmayanların oranı, üniversite düzeyinde yüzde 70’e çıkıyor. Üniversiteler ile ilgili bir diğer sorun, taşra üniversitelerine gelen öğrencilerin nitelikleri ile ilgili. Bir akademisyene göre, üniversite öncesi eğitim kalitesinin düşük olması, üniversitede verilen eğitimi etkiliyor.
Yerel yönetimlerde tecrübe edinmiş bir katılımcı, sosyal yardımların kadınların işgücü piyasasına girmesini zorlaştırdığını öne sürerek, “Yerel yönetimlerde çalışınca özellikle dar gelirli kadınlara belli bir miktarda ‘halk kart’ veriyoruz. Daha sonra dedik ki ‘kart vermeyelim’. Kart verdiğimiz kadınları çağırdık. Dedik ki ‘size eğitim vereceğiz, sonra da istihdama kazandıracağız’. İnanın bir kişi müracaat etmedi” ifadesini kullandı.
1967-74 ARASINDA 7 YIL DENENDİ
Türkiye’de 1936’da mevzuata giren ancak 2. Dünya Savaşı koşulları sebebiyle 1951’e kadar uygulanamayan asgari ücret, 16 yıl boyunca, 1967’ye kadar yerel komisyonlar tarafından, kent ölçeğinde, mesleki farklılıklar da gözetilerek belirlendi. Bu çalışmalar, işçilerin “barınma, ısınma, beslenme gibi temel ihtiaçlarının giderilmesine yetecek ücreti” bulma hedefiyle gerçekleştirildi. 1967-1974 arası 7 yıllık dönemde ise “bölgesel asgari ücret uygulaması” vücut buldu. 16 yaş üstü ve altı için farklı ücretler belirlenen bu uygulama, 1972-1974 yılları arasında 4 bölge ve 57 ile kadar yayıldı. 1970’lerdeki bölgesel ücret, önce sanayi sektörü, sonra tarım ve orman kesimi çalışanları için ayrı ayrı düzenlendi. Türkiye ulusal sisteme ise 30 Haziran 1974’te geçti. Sektörel ücret farklılıklarının tamamen ortadan kalktığı 1989’da ise bugünkü asgari ücret tespit komisyonu yapısı oluştu.