03.10.2014 - 22:47 | Son Güncellenme:
AA
IMF'nin Madde 4 Olağan Görüşmeleri'ne ilişkin değerlendirmesi Hazine Müsteşarlığının internet sitesinde yayımlandı. Değerlendirmesini 11 başlık altında toplayan IMF heyetine göre, Türkiye ekonomisi 2010 yılından bu yana ortalama yüzde 6'lık kayda değer bir büyüme gösterdi.
İŞSİZLİK GERİLEDİ
Ekonomi, büyük finansal kriz sonrasında hızlı bir şekilde toparlandı ve işsizlik oranı son 10 yılın en düşük düzeyine geriledi. Yakın zamanda, artan yerel belirsizlikler ve finansal piyasa dalgalanmalarının yansımaları etkili bir şekilde önlendi. Ancak hızlı büyüme, yüksek enflasyonu ve büyük bir dış açığı beraberinde getirdi. Büyüme potansiyelini aşağı çeken bu dengesizliklerin, özenle kurgulanmış makroekonomik politikalar ve yapısal reformlarla ele alınması gerekiyor.
BÜYÜME DEVAM EDİYOR
Büyüme, ortalama bir tempoyla da olsa devam etme eğiliminde bulunuyor. 2014'te büyümenin, kamu kesimi ve net ihracatın desteği ile yılın sonlarına doğru özel tüketimde gözlenecek hafif canlanmanın da katkısıyla yüzde 3 gerçekleşmesi bekleniyor. Değerlendirmede, döviz kuru geçişkenliği, yüksek gıda enflasyonu ve kısmen, erken gerçekleştirilmiş parasal genişleme nedeniyle enflasyonun bir kez daha belirlenen hedefin üzerinde gerçekleşeceği, ayrıca cari işlemler açığının, her ne kadar azalıyor olsa da yüksek düzeyde seyretmeye devam edeceği belirtildi.
IMF heyeti değerlendirmesine göre, mevcut politikalarda bir değişiklik yapılmaması durumunda, gelecek dönemde ekonomik performansın yakın geçmişe kıyasla daha zayıf olması bekleniyor. Türkiye'nin düşük yurt içi tasarrufları ve rekabet gücü zorluklarının, yatırım ve ihracatı sınırlayıcı etkenler olmaya başladığı vurgulanan değerlendirmede, "Bu nedenle mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranıyla ekonomik büyümenin yavaşlaması ve orta vadede yüzde 3,5 seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu daha düşük büyüme oranının, enflasyonu ve cari açıktaki kötüleşmeyi sınırlandırması beklenmektedir. Ancak bu durum aynı zamanda, Türkiye'nin gelir seviyesinin gelişmiş ülkelere yakınsamasının yavaşlaması ve ülkenin orta gelir tuzağına itilmesi anlamına da gelecektir" ifadesine yer verildi.
'BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GÜCÜ MUHAFAZA EDİLMELİ'
Bankacılık sektörünün gücünün muhafaza edilmesi gerektiğine yer verilen değerlendirmede, gözetim standartlarının ve eşit rekabet şartlarının sürdürülmesinin önemine işaret edildi. Ayrıca, ihtiyati ve makro-ihtiyati araç setinin genişletilmesinin de değerlendirilebileceğinin altı çizilen değerlendirmede, "Ekonomideki kur riskini kontrol altına almak için yetkililer, dikkatli bir etki analizi yaparak bankaların toptan fonlama piyasasından yabancı para cinsinden borçlanmayı kısmalarını ve şirketlerin yabancı para cinsinden borçlanmayı azaltmalarını teşvik edecek ek tedbirleri göz önünde bulundurabilir. Ayrıca, dövize endeksli borçlanmalara uygulanan ihtiyati tedbirler, doğrudan döviz cinsi kredilere uygulanan tedbirlerle aynı çizgiye getirilmelidir" görüşleri paylaşıldı.
Değerlendirmede, orta vadede, yapısal reform politika gündeminin tekrar canlandırılması gerektiği belirtildi. Makroekonomik politikaların kısa vadede, yeniden dengelenmeyi ve finansal istikrarın korunmasını destekleyebileceği ifade edilen değerlendirmede ancak daha güçlü bir orta vadeli büyümenin, Türkiye'nin ekonomik potansiyelini arttırmayı hedefleyen yapısal reformların ilerletilmesine bağlı olduğu kaydedildi. Değerlendirmede, "Bu nedenle Heyet, 10. Kalkınma Planı'nda yer alan iddialı reform gündeminin hızlandırılmasını tavsiye etmektedir. Bu noktada öncelik, özel tasarrufların artırılmasını ve enerji bağımlılığının azaltılmasını teşvik edecek politikaların uygulanması olmalıdır" görüşüne yer verildi.