23.05.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Servet Yıldırım - İklim konusu merkez bankalarının da gündeminde olmalı mı? Bu soru dünyada merkez bankaları arasında son dönemde popüler olan tartışmalardan biri. En fazla dikkat çeken ise bu konuya bakışta Amerika ve Avrupa arasında ortaya çıkan belirgin yaklaşım farklılığıdır.
Fed Başkanı Powell’in geçenlerde bir konferansta söylediği bir sözü okumuştum. Diyordu ki, “Biz iklim konusunda politika yapıcı değiliz, Olmayacağız da.” Fed’e göre merkez bankaları ana amaçlarına odaklanmalı ve ana amaçları ile doğrudan ilişkili olmayan konulara çok fazla girmemeliler. Bunun tercümesi şu: Bir merkez bankası ya fiyat istikrarını sağlamayı, ya da istihdam ile büyümeyi desteklemeyi ya da her ikisini birden hedefler. Merkez bankaları bu hedeflerinin dışına çıkıp iklim değişikliği ile mücadele konularına girip para politikalarını buna göre şekillendirmeye kalkışmamalılar.
Oysa dünyada diğer merkez bankaları arasında bunun aksi görüşler daha güçleniyor.
Avrupa’nın yeşil duruşu
Mesela Avrupa Merkez Bankası (AMB) yaklaşım olarak daha yeşil bir görüntü veriyor. AMB iklim değişikliği ile mücadelede merkez bankalarına görev düştüğüne inanarak bunları para politikasına yedirmeye çalışıyor.
Fed iklim değişikliği konusunda sessiz kalmayı tercih ederken Avrupa Merkez Bankası iklim ile ilgili analizler yapmakta, tavsiyelerde bulunmakta ve çeşitli aksiyonlar almaktadır. Banka geçen yıl bir stres testi yaparak küresel ısınmanın ve aşırı hava koşullarının banka bilançolarını nasıl etkileyeceğini modellemeye çalıştı. AMB, kendisi ile yapılacak finansman işlemlerinde teminat olarak özel sektör şirket tahvillerinin kullanılması durumunda bu şirketlerin iklim konusunda iyi skorlara sahip olması şartını getiriyor. Tüm odağı maksimum istihdam ve fiyat istikrarı olan Fed’in ise böyle bir derdi yok.
AMB kredi sağlayan kuruluşlar üzerinde baskıyı artırarak iklim değişikliğinden kaynaklanacak finansal riskleri azaltmalarını aksi takdirde daha fazla sermaye yeterlilik şartı ve çeşitli cezalarla karşılaşabileceklerini söylüyor. Sadece bununla yetinmeyip gelişmeleri izleyip buna göre ek aksiyon alacağını belirtiyor. Amaç, bankaların bilançolarındaki iklim risklerini fark etmeleri ve bunları yönetebilmeleri.
Para politikaları yeşilleniyor
İngiltere Merkez Bankası da küresel iklim değişikliği konusundaki duruşu ile öne çıkan bankalardan. Küresel iklim değişikliğine ilişkin gelişmelerin para politikası stratejisine dâhil edilmesi gerektiği fikri ilk olarak 2015 yılında İngiltere Merkez Bankası tarafından ortaya atıldı. Yeşil tahvil alımına başlayacağını açıklayan İngiltere Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun görev tanımını da çevresel sürdürülebilirlik ve sıfır karbon salımıyla tutarlı olacak şekilde değiştirmiş.
Japonya Merkez Bankası da iklim değişikliği stratejisini açıklayarak aksiyon alan yani para politikasını yeşillendiren merkez bankaları arasında yer alıyor.
Daha birçok merkez bankası da iklim konusunda harekete geçmiş durumda.
İklim değişikliği finansal sistemler için de ciddi bir risk oluşturuyor. Eğer ortada tüm ülkelerin üzerinde anlaştığı küresel bir iklim hedefi varsa o ülkelerin merkez bankaları da para politikalarını bu hedeflerle uyumlu hale getirmelidir. Üzerinde anlaşılan hedef ise Paris İklim Anlaşması’dır. Toplam 200 dolayında ülke bu anlaşmaya imza atmış, meclislerinde onaylatmıştır. Paris İklim Anlaşması küresel ısınmayı sanayi devrimi öncesi döneme göre iki derece ile sınırlandırmayı ve ülkelerin buna uygun politikalar izlemesini savunuyor. Burada politikalar denilirken tüm politikalar kastedilmiş, para politikası istisna edilmemiştir. Dolayısıyla merkez bankaları da iklim değişikliğinin etkilerini para politikasını oluştururken dikkate almak ve stratejilerine dahil etmek zorundadırlar.
TCMB ne yapıyor?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı almış. Banka iklim değişikliği alanındaki ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek ve iklim değişikliği kaynaklı finansal konularda çalışmalar yapabilmek amacıyla Yeşil Ekonomi ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nü kurdu.
Konu Merkez Bankası’nın 2021 yılında yayımlanan yılın son enflasyon raporunda da ayrı bir başlık olarak ele alınmış. Bu çalışmada küresel iklim değişikliğinin iktisadi faaliyet, enflasyon ve işgücü verimliliğine ilişkin etkileri aracılığıyla ekonominin genelini ve oluşturduğu finansal riskler aracılığıyla da finansal sistemi etkilediği belirtilmişti. Ve bu faktörlerin fiyat istikrarı ve finansal istikrarı etkileyen unsurlar olması nedeniyle küresel iklim değişikliklerine ilişkin gelişmelerin merkez bankaları tarafından da takip edilmesini gerektiği vurgulanmıştı.