25.09.2009 - 15:29 | Son Güncellenme:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de doğal gaz tüketim değerlerinin düşmesi ile beraber, Türkiye’nin gerek Rusya ile gerekse İran ile yaptığı anlaşmalar sonucunda, al ya da öde yükümlülüklerine, miktarı değişmek kaydıyla gireceğini belirterek, “Bu konuda hem Rusya Federasyonu’ndan hem de İran’dan bir elastikiyet bekliyoruz” dedi.
Bakan Yıldız, bugün düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerin enerji sektörüne ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Al ya da öde konusunda Rusya’dan kaynaklı ciddi bir sıkıntı oluştu. Son dönemde Rusya ile durum nedir? İran’a gidecek misiniz” şeklindeki soru üzerine, Türkiye’de doğal gazda tüketim değerlerinin düşmesi ile beraber Türkiye’nin gerek Rusya ile gerekse İran ile yaptığı net anlaşmalar sonucunda al ya da öde yükümlülüklerine, miktarı değişmek kaydıyla gireceğini bildirdi. Rakamların bunu gösterdiğini ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
“Biz bu konuda hem Rusya Federasyonu’ndan hem de İran’dan bir elastikiyet bekliyoruz. Bu durum, Türkiye’de global kriz tesiri ile birtakım müşterinin tüketim alışkanlıklarını değiştirmek suretiyle, gazı daha az kullanması sonucunda çıkan bir durumdur.
Türkiye’nin büyüme hızı revize edildi. Enerji piyasasında hemen hemen bu rakamlarda yaklaşık yüzde 5,4 civarında gözüküyor, rakamlar yıl sonunda daha da netleşecek. Bu rakamlarla beraber kontratlarda net belirtilmiş olmasına rağmen Türkiye’nin her iki ülke ilişkilerine dayanarak bunun ötelenmesini istiyoruz. Bunun ötelenmesi dahi Türkiye’nin bu manada nakit akışları açısından bir rahatlama sağlayacaktır.
Yapılmazsa ne olur? Yapılmazsa çok da kritik, çok da önemli şeyler olmaz ama biz bu anlayışı bekliyoruz. O yüzden gerek İran’daki görüşmelerde, gerekse Rusya Federasyonu ile yapacağımız görüşmelerde bunu ısrarla gündeme getireceğiz ve çözüleceğine de inanıyorum. Eğer bu manada çözemezsek de bir şeyin sonu demek değildir.”
“Maliyeti nedir” şeklindeki soru üzerine de Bakan Yıldız, rakamın henüz netleşmediğini söyledi. Yıldız, Türkiye’de ithalat yapan blok tüketicilerle ilgili bir düzenleme yapıldığını ifade etti.
Yıldız, gübre sektöründe gazın kullanılabilmesinde ithalatın önünü kesecek bir düzenleme ile ilgili girişimlerin yapıldığını kaydederek, “Bu olursa, çıkan sonuç, yıl sonu rakamı farklı olacak. O nedenle şu anda net bir rakam vermiyim ama bu rakamın olabildiğince düşürülmesini istiyoruz” dedi. “Al ya da öde yükümlülüklerine ilişkin mücbir sebep hakkını mı kullanacak, tahkim gibi bir sürece girebilir mi? Ülkelerin eğilimi ne? Anlaşmalar ne zaman bitecek” şeklindeki sorular üzerine de Yıldız, “2011’de bitiyor, yaklaşık 20 yıl kadar uzatılması söz konusu” şeklinde konuştu. Bakan Yıldız, Rusya ile karşılıklı oluşturulan heyetlerle beraber gerek al ya da öde, gerekse doğal gaz fiyatları ile alakalı görüşmelerde Türkiye’nin bu yöndeki beklentisinin sunulacağını belirterek, sonuç almak için uğraşılacağını kaydetti.
Gazprom Başkanı’nın bu konuda çok fazla bir şey yapamayacaklarına yönelik bir açıklaması olduğunu da hatırlatan Yıldız, “Biz buna rağmen, ısrarımızı sürdüreceğiz” dedi.
TAHKİM, EN SON TERCİH
“İran ile tahkime gidilecek mi şeklindeki soru üzerine de Yıldız, özellikle komşu ülkelerle tahkim yolunun en son tercih edilen nokta olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
“İran ile hemen tahkimi tercih etmeyiz. Karşılıklı oturup anlaşma yoluna gitmek isteriz, çözemezsek ancak o yola gidebiliriz. Ama bu konuda bir anlayış beklediğimiz, postmajör bir hal olarak global krizin değerlendirilebileceği düşüncesindeyim. Bu, karşılıklı anlayış beklediğimiz bir konu. Bir ülkenin dışından kaynaklanan kriz, tüm dünyada bütün büyüme hedeflerini değiştirdi. Bunu gündeme getireceğiz.”
Bakan Yıldız, “doğal gazda zam konusunda yeni bir değerlendirme var mı?” şeklindeki soru üzerine, şu anda yeni bir değerlendirmenin olmadığını söyledi. “Eğer kastınız Botaş’ın aldığı bir kararı söylemekse o karar henüz bize ulaşmış değil” diyen Yıldız, liberalleşen piyasanın gerek özel sektör, gerekse kamu tarafından sıhhatli bir şekilde oluşmasına dikkat ettiklerinin altını çizdi.
“Rekabetin olması doğru bir şey ama yıpratıcı bir rekabetin doğru olmadığı kanaatindeyim” diyen Yıldız, özel sektörün ana hedefinin hem sürdürülebilir, sıhhatli bir gaz akışını sağlamış olmak hem de daha uygun, daha düşük fiyatlarla piyasaya girmek olması gerektiğine işaret etti. Yıldız, “Özel sektörün kontrat devirlerini almasıyla beraber piyasada daha ucuz bir gaz eğilimi oluşmuyorsa, bizim hedeflerimiz bu manada yerine oturmuyor demektir. O yüzden ben hem Botaş’ın hem de özel sektörün kendi arasındaki iletişimin daha da güçleneceğine inanıyorum. Beraberce yapacakları toplantılar ve iş birlikleri ile beraber piyasayı ucuzlatıcı tedbirleri beraber alacaklarına inanıyorum” diye konuştu.
ELEKTRİK ÖZELLEŞTİRMELERİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, elektrik özelleştirmelerine yönelik bir soru üzerine de, dağıtım şirketlerinin özelleşmesi ile ilgili strateji belgesinde sunulan programa özellikle itina göstermek istediklerini belirtti. Yıldız, “2010’un sonuna kadar hem üretim hem dağıtım şirketlerinin özelleşmesini tamamlamak istiyoruz” dedi.
Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile ilgili soru üzerine de Yıldız, Enerji Verimliliği Kanunu çıkarıldıktan sonra 3 yıllık bir geçiş süresi konulduğunu hatırlatarak, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini ve 2020 yılına kadar yüzde 20’lik bir enerji tasarrufu hedefi olduğunu söyledi. Türkiye’de özellikle yalıtım ve izolasyonla ilgili olarak gerek binanın, gerek donanımların üzerinde üretici şirketlere verilen kanuni hedefler bulunduğunu kaydeden Taner Yıldız, beyaz eşyada ve sanayi tesisi donanımlarında bir hedefleme yapıldığını ve bu hedeflemeye mutlaka uyulması gerektiğini söyledi.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ ÜSSÜ OLMASIBakan Yıldız, “Türkiye’nin enerji üssü olacağı yönünde işaretler var ancak, Türkiye gerçekten bundan olumlu etkilenecek mi?” şeklindeki soru üzerine, şu yanıtı verdi:
“Ben desem ki yüzde 105 verdiklerimizi geri alacağız desem bu şu anda inandırıcı olmaz. Bu yönde açıklamalar var, eğer biz yaptığımız anlaşmalar çerçevesinde, Türkiye’nin etkinliğini bu projeleri realize edebilirsek Türkiye’nin enerji üssü olma hedeflerine daha da yaklaşacağına kanaat getiriyorum. Bütün çabalarımız uğraşılarımız bu yönde. Çünkü Türkiye hem uluslararası ilişkilerini hem de enerji ile alakalı şu anda elindeki kozları iyi değerlendirmek zorunda. O yüzden bu yaptığımız anlaşmaları kuracağımız ekiplerle beraber altını doldurmamız ve fiili duruma dökmemiz lazım. Bu dünyadaki tüm ülkelerin desteklediği projeler olmayacak. Ama Türkiye son yıllarda yaptığı uluslararası siyasetle beraber bunlar birbirinden ayrılmaz parçalar, enerji sektöründe gücünü birleştirerek önemli bir avantaj sağlayacaktır. Bunu hep beraber izleyeceğiz, ben böyle olacağına inanıyorum.”
TASARRUFLU AMPULLER
Tasarruflu ampullerin kanserojen olduğu yönündeki sorulara ilişkin olarak da Bakan Yıldız, bu konuda ABD’deki bir üniversitenin iddiası olduğunu hatırlatarak, bu konunun farklı bir üniversite tarafından teyit edilmediğini söyledi. Yıldız, “Biz de bu konuda resmi bir görüş istedik, henüz bize gelen bilimsel bir sonuç yok. O yüzden kesin olarak bu kanserojen madde ihtiva ediyor diyemem. Bilimsel dayanak lazım. Konuyu Türk üniversitelerine sorduk. Türkiye’deki üniversitelerden cevap geldikten sonra bunu kamuoyu ile paylaşacağım” diye konuştu.
BAKAN YILDIZ’IN RANDEVULARI
Bakan Yıldız, randevularına ilişkin bir soru üzerine, tüm randevulara yetişebilmek için uyku süresini 3 saate indirmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Şu anda o seviyeye indiremedim. Ramazan boyunca gece 3’e kadar çalıştım. Günlük rutin işlerimizi yaptık ve günlük 10-12 tane randevu verdik ve geçen hafta 1142 tane randevu talebi var. Bu kaba, zaman dilimine sığdırmamız lazım.
Önceki gün bir gazetede, ’ben görüşemedim’ diyen bir arkadaşımız vardı. Baktırdım, 3 defa görüşmüşüm 3 ay içinde. Benim her hafta görüşme imkanım olmayabilir ama 3 defa görüştüğüm bir arkadaş, ’ben görüşemedim’ diyorsa bunda bir değişiklik var demektir. Günlük 10-12 randevu ve yaklaşık 80’e yakın telefon trafiği ile beraber sektörü yönlendirmemiz ve idare etmemiz, buna irade koymamız lazım. Buradaki problem zaman problemidir. Gece 01,30’da bir gruba randevu verdiğimizde ’ciddi misiniz? Biz gelelim mi?’ dedi, ben de ’evet gelirseniz bekliyoruz’ dedim. O yüzden sektörü bilenlerin bunu rahatlıkla anladığına inanıyorum. Hızla bu randevuları eritmemiz lazım. O zaman bana biraz daha zaman tanımaları lazım.”