Gazi'nin ihya ettiği Alman

ALMANYA'da yaşayan Türklerin beyaz peynire düşkünlüğünü 25 yıl önce farkederek Stuttgart kentinde üretime başlayan Dr. Eduardo Garcia'nın kendisinden çok, Gazi markasıyla ürettiği peynirler tanınıyor.
İspanyol bir baba ve Alman bir annenin oğlu olan 50 yaşındaki Garcia gerçek bir Türkiye ve Türk hayranı. Avrupa'nın en büyük beyaz peynir üreticilerinden biri olan Eduardo Garcia'nın Gazi markası altında piyasa verdiği ürünler arasında kaşar peyniri, keçi peyniri, yoğurt, kaymak ve ayran da bulunuyor.
Garcia'nın Türkler'e ve Türkiye'ye olan ilgisi aslında 40 yıl öncesine, ilkokula başladığı güne dayanıyor. Okulun ilk günü öğrencilerin isimlerini okuyan öğretmen sıra küçük Eduardo'ya gelince şöyle bir bakıyor ve ''Sen yabancı mısın'' diye soruyor. Bu soru Garcia'nın bugün bile kulaklarında çınlıyor. Almanya'da doğup büyüyen, Alman vatandaşı olan ve dış görünümü de Alman'dan farklı olmayan o küçük çocuk yabancının ne demek olduğunu yıllar sonra çok iyi anlayacaktı.

Hayatını değiştiren soru

Kendisinden söz etmekten hiç hoşlanmayan Eduardo Garcia, üniversite eğitimi sırasında, çok sayıda Türk ile tanışıyor ve onlarla iyi arkadaşlıklar kuruyor, 1969'da da İstanbul'a giderek Türkiye'yle tanışıyor. Ticarete atılmayı o yıllarda kafasına koyan Garcia'nın görüştüğü işadamlarının genellikle Yahudi kökenli olduğu dikkatini çekiyor. Çeşitli dinlere mensup insanların hiçbir ayrım olmaksızın birarada yaşadığı görüyor.
Okulu bitirdikten sonra Arap ülkeleriyle ticarete başlayan Garcia, çikolatadan sığır sosisine kadar çeşitli gıda ürünleri ihraç ediyor. Bu arada Almanya'ya işçi göçüyle sayıları sürekli artan Türklerin yemek konusunda karşılaştıkları zorluğu gören Garcia, "Türkiye'den gelen birkaç çeşit konserveyle beslenmek zorunda kalmaları beni çok düşündürdü. Özellikle kahvaltıların vazgeçilmez yiyeceği olan beyaz peynirin bulunmayışı büyük bir sorundu. Türk arkadaşlarım da önerisiyle Almanya'da beyaz peynir üretmeye karar verdim. Ne kadar doğru karar verdiğimi zaman gösterdi" diyor.

İşçileri beğenmezse...

Garcia, firmasında çalışan 100'e yakın Türk'e ayrı bir önem veriyor. "Yeni bir peynir çıkaracağım zaman önce onlara tattırıyorum. Eğer beğenmezlerse piyasaya vermiyorum. Avrupa'da Türk damak tadı testi yapılarak piyasa verilen tek beyaz peynir Gazi markası taşıyor" diyen Garcia, "Biz çeşitli ulusların dostluk içinde çalıştığı bir firmayız. Hep böyle bir ortamda çalışmayı arzu ettim. En çok da bunun gerçekleştiğine seviniyorum" diye konuşuyor.
Türk beyaz peyiniri Almanlar'a da sevdirmeyi amaç edindiğini söyleyen Garcia, "Gazi" marka beyaz peynirin yakında ülkenin en büyük marketler zincirinde de satılacağını gururla söylüyor. Avrupa Birliği ülkelerinin dışında Meksika ve Arjantin'e de beyaz peynir ihraç eden Garcia, peynir kutularının üzerindeki cami ve Türk bayrağıyla Türkiye'yi de tanıtmış oluyor. Entellektüel Almanlar'ın Türk bakkallarından alışveriş yaptığını söyleyen Garcia, "Orada süpermarketlerin soğukluğu değil, insanla yüz yüze gelmenin sıcaklığı var. Ayrıca Türk bakkallar, sabahın köründe kalkıp hale gidiyor ve malın en iyisini seçiyor. Ben de alışverişimi Türk bakkallarından yapıyorum" diye ekliyor.

Hayalim Daum'un Türk milli takımını çalıştırması

Irkçı gençlerin 4 yıl önce Solingen'de bir Türk ailesinin evini kundaklayarak 5 vatandaşımızın ölümüne neden olması Garcia'yı da derinden etkiliyor. Yabancı düşmanlığının insanı yakacak hale gelmesi karşısında şok oluyor.
Olayın meydana geldiği sırada VFB Stuttgart takımının başında bulunan Christoph Daum ile yakın arkadaş olan Garcia, politik bir girişimde bulunmanın imkansızlığını görünce ona gidiyor ve "Türk - Alman dostluğu için birşeyler yapalım" diyor. Tüm geliri kundaklama sırasında yakınlarını kaybeden Genç ailesine bırakılmak üzere VFB Stuttgart ile Galatasaray arasında bir dostluk maçı düzenlemesini kararlaşıtırıyorlar. Bu maç organizasyon sorunları yüzünden oynanamıyor ama kısa bir süre sonra Daum, Beşiktaş'ın başına geçince yeni bir dönem başlıyor.
Gazi, Beşiktaş'ın sponsoru oluyor, Garcia'nın konuğu olarak Stuttgart'ta kamp yapıyor, dostluk maçları düzenleniyor. Daum'un kendisinden daha fazla Türkiye hayranı olduğunu söyleyen Garcia, "Sık sık görüşüyoruz. Bana sürekli Türkiye'de geçirdiği günleri hiç unutmadığını, kendisini o ülkenin bir ferdi olarak kabul ettiğini söylüyor" diyor ve ekliyor:
"En büyük hayalim Daum'u Türk milli takımının antrenörü olarak görmek. Ne harika bir olay olur bu. Politik ilişkiler bile düzelir, hiçbir sorun kalmaz."

Çok şey öğrendim

Sporun uluslar arasında kurulacak en sağlam köprü olduğunu söyleyen Garcia, Antalya'da düzenlenen Gazi Kupası'nın her yıl tekrarlanacağını ve daha çok takımın davet edileceğini belirtiyor. Almanya'da da 60 amatör Türk takımına sponsorluk yapan Eduardo Garcia sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Ben Alman tekniği ile Türk mentalitesini birleştirerek başarılı oldum. Türkler'den çok şey öğrendim. İş bağlantılarımı otel lobilerinde, bürolarında değil, Türk lokantalarında yaparım. Firmada patronu değil, abisiyim. Türkler Almanya'nın hem kültürel hem de ekonomik zenginliğidir. Politikacıların bazıları bunu zamanla anlayacaktır."