Ekonomi‘Dünyanın otomobili’ni yapıyoruz

‘Dünyanın otomobili’ni yapıyoruz

02.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kullandığım başlıkta bir hata yok! “Dünyaya otomobil üretiyoruz” değil de, “dünyanın otomobilini” dememin bir sebebi var. Belki biraz karmaşık bir hikaye, ama neyi kastetmek istediğimi de anlatıyor olacağım yazının içinde...

‘Dünyanın otomobili’ni yapıyoruz

Dünyaya otomobil, kamyon, otobüs yaptığımız doğru. Sonuçta Türkiye’de üretilen ve ABD dahil, pek çok ülkeye ihraç edilen araçları biliyoruz. Ama Türkler olarak, bununla da yetinmiyoruz. Dünyada, dünyanın otomobilini yapıyoruz!.. Japonya’da bile... Yeterince kafanız karıştı mı? Aslında olay, gayet basit bir mantık ve basit bir gerçek... Nasıl mı? Gelin, konuyu birlikte açalım, birlikte anlayalım...

Haberin Devamı

Türkiye’de kurulu onlarca fabrikada, sadece iç pazara değil, dünyanın 50’den fazla ülkesine de ihraç edilen otomobiller, minibüsler, kamyonlar, otobüsler imal ediliyor. Buraya kadar tamam. Hatta, bir dönem Ford Otosan’ın Transit Connect’i, şimdilerde de Tofaş’ın Doblo’su (Amerika ellerinde Ram Promaster City olarak anılıyor), en ulaşılmaz pazarlardan biri olan Amerika’ya ihraç edildi, ediliyor. Yetmedi... Doblo, hem Opel ve hem de Vauxhall markasıyla, “Combo” adıyla üretilip gönderiliyor. Fiat Fiorino’nun, aynı zamanda hem Peugeot Bipper, hem de Citroen Nemo olması gibi...

‘Dünyanın otomobili’ni yapıyoruz
İşler karışıyor!

Karsan Hyundai için hafif ticari, Hyundai Assan da Hyundai için i10, i20 üretiyor. Honda, Toyota, Renault’yu zaten biliyoruz. Bu arada Renault’nun Bursa’da ürettiği motorlar, gerektiğinde Romanya’ya gönderilip Dacia modellerinde kullanılıyor da, sonrasında biz bunları yine Türkiye’de satın alıyoruz, ama ithal olarak.

Haberin Devamı

Türkiye’de üretilen, hatta geliştirilen Temsa, Otokar, Güleryüz, Anadolu Isuzu’nun, Mercedes’in, MAN’ın otobüs ve midibüslerini, Avrupa ve Afrika başta olmak üzere dünya pazarlarına ulaştırdığını da biliyoruz değil mi? Hatta Temsa’nın, ABD pazarı için özel model geliştirdiğini de bildiğimizi varsayalım.

İşler buradan sonra karışıyor işte. Daha doğrusu karmaşıklaşıyor.

Çünkü, bu araçların içinde bulunan parçaların büyük miktarı, Türkiye’deki yan sanayi firmaları tarafından üretilirken, Avrupa’da hatta Çin’de üretilen bazı otomobillerin de parçaları Türkiye’den gidiyor. Dolayısıyla, zevkle bindiğimiz ve ithal olarak aldığımız otomobillerin camlarında, kablolarında, kapı içlerindeki plastiklerinde ya da krikolarında “Türk Malı” damgasını görmek, şaşırtıcı olmaktan çıkmıştır diye tahmin ediyorum. Tıpkı Amerikalıların, “Kansas’ta üretiliyor, yani yerli!” dediği Ford Transit’in mühendisliğinden bazı parçalarına kadar Türkiye’de yapılıyor olması gibi. Ya da, Ford’un özellikle Avrupa için “Tayland”ta ürettiği Ranger pickup’ın 2.5 litre motorunun Ford Otosan tarafından geliştirilmiş olması gibi..

Haberin Devamı

Yeterli gelmedi mi?

Sanırım şu güzelim pazar günü, kafanız “aşure”den daha öte karışmıştır diye tahmin ediyorum. Öyle ya, şöyle yumuşak, kolay okurun şeyler yazsam da, bir çırpıda bitiverse... İnşallah, o da olacak. Ama girdik bu yola bir kere, konunun sonunu bağlayacağım, merak etmeyin!

Yukarıda anlattıklarımın tümünü biliyor olabilirsiniz. Bazı Toyota, Porsche, Ford, Renault modellerinin hatta Çinli Chery modellerinin Türk tasarımcıların katkılarıyla şekillendiğini, bazılarını ise doğrudan Türk tasarımcıların yarattığını da... Türk tasarımcı Uğur Şahin’in tasarladığı özel Corvette’lerin prestijli lüks otomobil fuarlarında sergilendiğini de bilebilirsiniz. Almanya’da üretilen Porsche modellerinin, Opel’lerin, BMW, Mercedes, Volkswagen, Mercedes modellerinin de Türk işçilerin emekleri, Türkiye’den giden parçaların da katkısıyla üretildiğini de...

Ancak ne yalan söyleyeyim, tamamen alakasız bir şekilde, Japonya’da üretilen Subaru’larda da Türk katkısı olduğunu ben bile bilmiyordum. Ya da “Gerçekten cahil kalmışım” diyebilirim, bunu da bilen varsa. Üretiminin yüzde 80’ini Japonya’da yapan bu markaya koltuk ve iç mekan plastik parçalarını üreten yan sanayi tesislerinde Türk işçiler de çalışıyormuş meğer. Bunu, Japonya’daki göçmen işçilerin çalışma koşullarına ilişkin bir yazıdan öğrenmiş de olsam, şaşırdım. Şaşırmakla da kalmayıp, bir satır bilgi için, koca bir yazı döşendim.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, umarım “dünyanın otomobilini üretiyoruz” ile neyi kastettiğimi anlatabilmişimdir. Dünyaya araç ürettiğimizi zaten biliyoruz artık...