19.11.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM - Bugünden itibaren ben de Bakü’de 11 Kasım’da başlayan toplantıların üç gününü yakından izleme fırsatı bulacağım.
Bakü’nün asıl konusu finansman bulunmasıydı. İklim değişikliğinden zarar gören fakir ülkelere yapılacak yardım için 1 trilyon dolarlık bir fon kurulması gibi bir ödevi vardı zirvenin. Diğer bir deyişle zirvenin başarı ölçütü ülkelerin bu konuda bir anlaşmayla Bakü’den ayrılmalarıydı, hâlâ da öyle. Ama politika her şeyin önüne geçti. Şu ana kadar net bir sonuç çıkmadı.
“Kirleten öder” ilkesi gereğince bu parayı sanayi devriminden bu yana atmosferi kirleten bugünün gelişmiş zenginlerinin ödemeleri gerekiyor. Ama onlar faturayı başkaları ile paylaşmak için bastırıyorlar. Başkalarından kasıt ise Çin ve petrol zengini ülkeler.
Ocak ayında Trump’ın başkanlığı devralacak olması ise konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Trump’ın iklim konusuna olumsuz bakışı belli. Enerji bakanlığınagetirdiği katı fosil yakıt savunucu Chris Wright ile yenilenebilir enerjinin ABD’de hiçbir şansı kalmadı. Petrol ve gaz üretimini artırabilmek için her şeyi yapacaktır. Böylece Biden döneminde iklim değişikliği ile mücadelede küresel liderliği tekrar üstlenen ABD Trump ile birlikte tekrar geri çekilecektir.
Trump etkisi
Geçen hafta CNBC’de Ece Yıldırım’ın “Trump küresel iklim liderliğini Çin’e devredebilir” başlıklı bir analizi vardı. Trump’ın 2025 başında Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmeyi açıklayabileceğini ve bu çekilme işlemini 2026 başına kadar sonuçlandırabileceğini söylüyordu. Daha da önemlisi Trump’ın daha da ileri giderek İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’ndan çekilme olasılığından bahsediyordu.
Bundan 32 yıl önce 150’den fazla ülkenin altına imza attığı İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’nı insanlık tarihindeki en kritik anlaşmalardan biridir. Bu anlaşma ile iklim değişikliğine karşı önemli bir süreç başladı. Anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar ve bu toplantılara “Conference Of Parties” (Tarafların konferansı) yani COP denildi.
ABD gibi dünyanın en büyük ekonomisinin bu süreçten çekilmesi, oluşturulmaya çalışılan küresel iklim politikasına bakışı değiştirecek. Zenginlerin iklim finansmanı için ellerine ceplerine atmakta nazlandıkları bir dönemde ABD’nin ortadan kaybolması iklim mücadelesine kesinlikle sert bir darbe vuracaktır ama aynı zamanda ABD için de geri dönüşü zor sonuçlar yaratacaktır.
Böyle bir hamle yani iklim mücadelesine desteği çekme CNBC analizinde de vurgulandığı gibi küresel mücadelenin liderliğini Çin’e teslim etmek demektir.Oysa ABD Biden dönemindeki önemli yasal düzenlemelerle temiz enerjiye geçiş yolunda önemli bir adım atmış ve meydanı Çin’e bırakmayacağını göstermişti. Trump sonrası bu denge Çin lehine bozulacaktır. BRICS ile üçüncü dünya liderliğini üstlenmeye çalışan Çin böylece kritik bir adım daha atmış olacaktır.