03.04.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Prof. Dr. Zeynep Özsoy, Prof. Dr. Beyza Oba ve Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Şenyücel’in ortak çalışması sonucu ortaya çıkan kitap, uluslararası sıralamalara göre Türkiye’nin, başta kadının çalışma hayatına katılımı olmak üzere pek çok alanda 10 yıl öncesinden daha geride olmasını tespit etmesiyle de dikkat çekti.
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Özsoy, kitabı hazırlarken hedeflerinin, farklılıkların kabul edilip kapsayıcı olmaya teşvik etmek olduğunu belirtti. Özsoy, kitabı hazırlarken inceledikleri ve Türkiye’nin cinsiyetler arasındaki uçurumunu gösteren Global Gender Gap Index’indeki verilerin dikkat çekici olduğuna belirterek; bu indexin, kadını eğitim, çalışma hayatı, sağlık ve politika gibi dört kategoride ele alarak, yıllar içinde katılımını ve katkısını sıralayan önemli bir gösterge olduğunu söyleyedi. Özsoy, “Bu sıralamaya bakıldığında Türkiye’nin, on yıl önce 126’ncı sırada iken bugün 133’üncü sıraya gerilediğini görüyoruz. Bu bize, acı bir şekilde Türkiye’nin cinsiyet sıralamasında on yılda 13 basamak geriye gittiğini gösteriyor” dedi.
Ücret eşitsizliği oranı 0,61
Kitapta yer alan önemli göstergelerden birinin de ILO’nun ücret eşitsizliği sıralaması olduğunu kaydeden Özsoy, “Burada on yıl önce aynı işi yapan kadın erkek ücret eşitsizliği oranı yüzde 0,39 iken bugün yüzde 0,61’e gerilediği görülüyor. Ev içi iş bölümünde de büyük adaletsizlikler var. Bu sınıfsal olarak değişmiyor maalesef, kültürel bir konu. Üst düzey yönetici bile olsanız çocuğu okuldan almak kadının görevi olarak görülüyor. Kadınlar kariyerlerinde üst pozisyonlara yükselirken de ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar, bugün yönetim kurullarında baktığınızda kadın oranı yüzde 18. Bu çok düşük. Bu çalışma sırasında şirketlerin de batılı anlamda diversity programı uygulayan olmadığını gördük, daha çok bunu bir halkla ilişkiler faaliyeti gibi yönetiyorlar” dedi
“Kadınlara layık görülen işler”
Prof. Dr. Beyza Oba ise Türkiye’de eğitilmiş ve belirli yetenekleri olan kadınların iş gücüne katılım oranlarının hala yüzde 2-3 arasında olduğunu söyledi. Sermaye piyasasına kote edilmiş şirketlerde bu oranı iyileştirmek için birçok çalışma yapıldığını, raporlar hazırladıklarını, birimlerin kurulduğunu ancak sonucun değişmediğinin de altını çizdi. Türkiye’de ataerkil kültürün çok etkili olduğunu ifade eden Beyza Oba, “Kadına atfedilen rol bakıcılık, evinin kadını olma, çocuklarının hatta evdeki yaşlıların bakımını üstlenme şeklinde. İş yerinde kreşin olup olmaması bile bunda etkili. Sendikalar, STK’lar durumun değişmesi adına maalesef görevi kar topu birbirine atmak dışının ciddi bir katkı sunamıyor” diye konuştu. Kadın eşitsizliğine de günümüzden örnek veren Oba, doğum izni kullanan kadınlara ücretlerinin yüzde 66’sı ödenirken baba olan erkeğe ücretinin yüzde 100’ü ödendiğini kaydetti. Yarı zamanlı işlerdeki kadın çalışan oranına bakıldığında da çarpıcı bir şekilde bu oranın kadın çalışanlar için yüzde 32,5, erkek çalışanlar için ise yüzde 18,6 olduğunu söyledi. Oba “Bu oran maalesef, kadına layık görülen işlerin ekseriyetle taşeron dediğimiz yarı zamanlı işler olduğunun göstergesidir” dedi.
Depremzede kadınlar için 6 iş atölyesi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, afet bölgesinde altı iş atölyesi açılarak 2 bin 500 depremzede kadının diğer depremzedeler yararına üretime başladığını açıkladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:
“Bakanlık, depremzede kadınların hızlıca hayatlarını yeniden kurmaları, rehabilite olmaları ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaları için çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda ülkemizin dört bir yanından gelen kadın kooperatiflerinin desteği ile Gaziantep’te iki, Kahramanmaraş’ta iki, Adıyaman ve Malatya’da birer tane olmak üzere çadır ve konteyner kentlerde toplamda altı iş atölyesi açtı. Çarşaf, yastık kılıfı, tişört gibi acil ihtiyaçların üretilmesi için dikiş makinesi, halı, kilim tezgahları yerleştirildi. Örgü, takı tasarımı, ahşap boyama ve ebru alanları oluşturuldu. Bu atölyelerde usta öğreticiler eşliğinde dikiş nakış öğrenen kadınlar, diğer depremzedelerin ihtiyaçlarını da karşılayarak onlara destek oluyor.”
KADIN GİRİŞİMCİLİĞİNİ TEŞVİK EDEREK KOBİ’LERE DESTEK
Akbank, Fransa merkezli finans kalkınma kurumu Proparco’dan 50 milyon dolar tutarında yedi yıl vadeli kaynak sağladı. Akbank, sağladığı yedi yıl vadeli 50 milyon dolar kaynakla yeşil projeler (yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği) ve kadın girişimciliği için KOBİ’lere verdiği desteği daha da genişletecek.
Proparco Finansal Kurumlar Bölümü Başkanı Emmanuel Haye açıklamalarında şunları söyledi:
“Akbank iklim değişikliği konusunda iddialı bir stratejiye sahip. Bu doğrultuda, 2030 yılına kadar sürdürülebilir finansmana yaklaşık 10 milyar Euro (200 milyar TL) ayırmayı ve 2050 yılında tüm faaliyetlerinde net sıfıra ulaşmayı hedefliyor. Bugün, Akbank’ın yanında yer almaktan ve bu güçlü hedefe eşlik etmekten mutluluk duyuyoruz. Proparco zorlu şartlarda özel sektörün gelişimini ve özel sektördeki fırsat eşitliğini desteklemeyi amaçlamaktadır. Akbank ile finansmanımızın odak noktası da Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler ile kadın girişimciliği olacaktır.”
Ekonomiye katkı
Akbank Kurumsal ve Yatırım Bankacılığından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Çelebioğlu ise açıklamasında “Proparco ile işbirliğimiz sayesinde Akbank, kadın girişimcilerin ve KOBİ’lerin yeşil yatırımlarının finansmana erişimini sağlayarak Türkiye ekonomisini daha da güçlendirecek. Proparco’nun uzun vadeli sürdürülebilirlik vizyonumuza olan güveni ve desteği sayesinde, zorlu makro koşullarda yol alırken orta ve uzun vadeli hedeflerimize güvenle ulaşacağız” dedi.
Proje, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan 5 numaralı (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği), 7 numaralı (Erişilebilir ve Temiz Enerji), 8 numaralı (İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme), 9 numaralı (Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı) ve 13 numaralı (İklim Eylemi) hedeflere katkıda bulunacak.