10.12.2012 - 11:47 | Son Güncellenme:
Türkiye ekonomisinde 2012 yılının 9 aylık döneminde sabit fiyatlarla en fazla büyüyen sektör, yüzde 6,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri sektörü oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle hesaplanan Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Gayri Safi Yurt içi Hasıla, bu yılın 9 ayında sabit fiyatlarla yüzde 2,6, üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,6 büyüdü. Büyüme bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,4, ikinci çeyreğinde ise yüzde 3 olarak gerçekleşmişti.
-En fazla gayrimenkul, kiralama büyüdü- Türkiye ekonomisinde 2012 yılının 9 aylık döneminde sabit fiyatlarla en fazla büyüyen sektör, yüzde 6,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri olurken, sektörün 9 aylık dönemde cari fiyatlarla büyüklüğü 49 milyar 940 milyon 828 bin liraya ulaştı.
Söz konusu dönemde elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı yüzde 6,2, ev içi personel çalıştıran hanehalkları yüzde 5,6, sağlık işleri ve sosyal hizmetler yüzde 4,7, balıkçılık 4,3 büyüdü.
GSYH büyüklüğü cari fiyatlarla 9 aylık dönemde 1 trilyon 57 milyar 347 milyon 799 bin lira oldu. Yılın dokuz aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSYH, yüzde 2,6’lık artışla 87 milyar 655 milyon lira olarak gerçekleşti.
-Büyüme hızlarında revizyon- Bu arada, TÜİK, bu yılın ilk iki çeyreğindeki büyüme hızlarını revize etti.
Buna göre, yılının ilk çeyreğinde yüzde 3,3 olarak açıklanan sabit fiyatlarla büyüme hızını yüzde 3,4’e, ikinci çeyreğinde yüzde 2,9 olarak açıklanana büyüme hızı rakamı da yüzde 3’e revize edildi.
YILLIK BÜYÜME BEKLENTİSİ DÜŞTÜ
EFG İstanbul Menkul Değerler Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, ”2012 yılı büyüme tahminimiz olan yüzde 3,4’ün üzerindeki aşağı yönlü risklerin artması nedeniyle büyüme beklentimizi yüzde 2,9’a indiriyoruz” dedi.
TÜİK tarafından açıklanan 2012 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerini değerlendiren Bürümcekçi, ”2012 yılı büyüme tahminimiz olan yüzde 3,4’ün üzerindeki aşağı yönlü risklerin artması nedeniyle büyüme beklentimizi yüzde 2,9’a indiriyoruz. Her ne kadar yılın son çeyreğinin ilk ayı olan ekimde gerçekleşen sanayi üretimi büyüme hızı konusunda ümit vermemiş görünse de, bayram tatillerinin işgünü üzerindeki etkisinden kaynaklanan bu gelişmenin kasımda gerçekleşecek olası çift haneli üretim artışı ile telafi edileceğini ve yılın son çeyreğinde önceki çeyreklere göre daha yüksek bir büyüme oranının (yüzde 3-4 aralığında) gerçekleşeceğini düşünüyoruz” dedi.
Son çeyrekte, iç talebin büyümeye katkı yapmaya başlamasını, dış talebin katkısının ise azalarak devam etmesini beklediklerini kaydeden Bürümcekçi, şunları aktardı: ”Büyüme hızının Türkiye ekonomisinin potansiyel büyüme hızının (yüzde 4,5-5,0) altında kalmaya devam etmesi Merkez Bankası’na gevşek para politikasını koruma imkanı verdiğini düşünürken, düşük faiz ortamının yurt içi özel tüketime ve bir miktar gecikmeyle de yurt içi özel yatırımlara destek olmasını bekliyoruz. Bu doğrultuda, büyüme hızının bir miktar güç kazanarak 2013 yılında yüzde 4,5 düzeyine ulaşacağını öngörüyoruz.”
BEKLENTİLERİN ALTINDA KALDI
Yatırım Ekonomisti Gülay Elif Girgin, ”Bu zayıf görünüm Merkez Bankası’nın gevşek para politikasına devam etmesini de onaylar niteliktedir” dedi.
TÜİK tarafından açıklanan 3. çeyrek büyüme ve ekim ayı sanayi üretim verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Girgin, Üçüncü çeyrek GSYH büyümesinin yüzde 1,6’lık seviyesi ile beklentilerin altında gerçekleştiğini belirterek, ”Ayrıntılara bakıldığında özel tüketimde daralma devam ederken hükümet harcamaları ve net dış talebin yardımıyla büyümenin pozitif tarafta kaldığını görüyoruz” dedi.
Üçüncü çeyrekte net dış talebin büyümeye katkısının önceki ilk iki çeyreğe nazaran yavaşladığını ifade eden Girgin, şu değerlendirmede bulundu: ”İktisadi faaliyetler tarafında ise sanayi üretimi ilk iki çeyreğe göre ciddi şekilde zayıflarken, inşaat yıllık bazda yatay kalmıştır. Üçüncü çeyrek büyümesinin zayıf görüntüsü her ne kadar o denli sürpriz olmasa da özellikle ekim ayı sanayi üretiminin Eylül 2009’dan beri görülen yüzde 5,7 ile en yüksek daralmayı kaydetmesinin dördüncü büyüme ile ilgili soru işaretlerini arttırdığını düşünüyorum. İlk üç çeyrek GSYH büyüme ortalamasının yüzde 2,6 ile sınırlı kalması ve öncü göstergelerin performansı dördüncü çeyrek büyümenin hükümet tahmini olan yüzde 3,2’ye ulaşmada sıkıntı yaşanabileceğini göstermektedir.” Bu zayıf görünümün Merkez Bankası’nın gevşek para politikasına devam etmesini de onaylar nitelikte olduğun değinen Girgin, şunları ifade etti: ”2013 ile ilgili olarak daha öncede belirttiğimiz gibi dördüncü çeyrek performansı önemli bir göstergedir. Bu anlamda net dış talebin 2012 yılı kadar bir katkı sağlamayacağı gözönüne alınırsa özel tüketimdeki hızlanma 2013 büyümesi için en kritik belirleyici olacaktır. 2013 yılı için büyüme beklentimiz yüzde 3,5-yüzde 4 seviyesidir.”
YATIRIMLAR ÜZERİNDEKİ SERT ÖNLEMLER ETKİLİ OLDU
HSBC Portföy Stratejisti Ali Çakıroğlu, beklenenin altında gerçekleşen 3. çeyrek büyümesinde özel sektör yatırım harcamalarında kaydedilen sert gerilemenin etkili olduğunu belirtti.
TÜİK tarafından açıklanan 2012 yılı üçüncü çeyrek büyüme ve ekim ayı sanayi üretim verilerini değerlendiren Çakıroğlu, 2012 yılı 3. çeyrek büyüme verilerinin beklentilerin altında geldiğini belirterek, ”Beklenenin altında gerçekleşen 3. çeyrek büyümesinde özel sektör yatırım harcamalarında kaydedilen sert gerileme etkili olmuş görünüyor. Özel sektör yatırım harcamaları geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre yüzde 11,1 azalırken, bunda yüzde 14,7 azalan makine teçhizat yatırımı etkili oldu. Bununla birlikte özel tüketim harcamaları da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 azaldı” dedi.
Çakıroğlu, ekim ayı sanayi üretiminin yüzde 2,5’lik daralma beklentilerinin belirgin üzerinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7 azaldığını kaydederek, tahminlerin altında kalan verilerin Merkez Bankası’nın büyüme odaklı para politikası duruşunu desteklediğini kaydetti.
Buna bağlı olarak önümüzdeki hafta salı günü yapılacak olan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında Merkez Bankası’nın gecelik borçlanma ve haftalık repo faizlerinde sırasıyla 50 ve 25 baz puanlık indirime gideceği düşüncesinde olduğunu belirten Çakıroğlu, şunları kaydetti: ”Piyasalar açısından bakıldığında açıklanan verilerin geçmiş dönem performansına referans vermesine de bağlı olarak İMKB üzerinde kayda değer bir etki yaratmayacağı kanaatindeyiz. Bununla birlikte Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin güçlenmesine de bağlı olarak bono faizlerinde hafif çaplı düşüşler görebiliriz. Bununla birlikte Türk Lirası üzerindeki baskı belirginleşebilecek.”
MERKEZ BANKASI'NIN GAZA BASMA ZAMANI GELDİ
Marbaş Menkul Değerler Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan, ”Bu rakamların ardından Merkez Bankası’nın (MB) ayağını gaza hafiften basma zamanının geldiğini düşünüyoruz” dedi.
TÜİK tarafından açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamları ve ekim ayı sanayi üretim verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Doğan, bugün açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamının ve ekim ayı sanayi üretimi rakamlarının hayal kırıklığı yarattığını belirterek, şunları kaydetti: ”Büyümede üçüncü çeyrek rakamı yüzde 1,6 olarak gerçekleşirken, beklenti büyümenin yüzde 2,6 olması yönündeydi. Sanayi üretiminde ise ekimde yıllık bazda yüzde 1,9 daralma beklenirken açıklanan rakam yüzde 5,7’lik düşüş oldu. Bunun yanında ikinci çeyrek büyüme verisi de yüzde 2,9’dan yüzde 3’e revize edildi.” Açıklanan bu rakamlarla Türkiye ekonomisinin büyüme hızının 2012 yılında yüzde 3’ün altında gerçekleşme olasılığının attığını ifade eden Doğan, şunları ifade etti: ”MB sene başından beri yılın üçüncü çeyreği ile birlikte yeniden ılımlı bir büyüme sürecine girileceği söylemini tekrarlıyordu. Açıklanan rakamlar istenilen büyüme hızına kavuşulamadığını göstermiş oldu. Bu rakamların ardından MB’nin ayağını gaza hafiften basma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Bu yönde atılacak ilk adımın da, politika faizi ve faiz koridorunun alt bandında bu ay yapılacak PPK toplantısında en az 25 baz puanlık indirim yapılarak atılacağını düşünüyoruz.” Geçen aylarda görülen ve beklentilerin oldukça altında kalan dış ticaret açığı, cari açık ve enflasyon rakamlarında görülen iyileşmenin yine büyümeden feragat edilerek sağlanmış olduğuna dikkati çeken Doğan, şu değerlendirmede bulundu: ”Başka bir ifade ile ilerleyen çeyreklerde büyümede yeni hayal kırıklıkları yaşanmaz ise, cari açıkta da dip rakamlara ulaştığımızı düşünüyoruz. Özetle bundan sonra büyümeye biraz daha ağırlık verilecek olur ise dış ticaret açığı, cari açık ve enflasyon rakamlarında yeniden yukarı yönlü bir hareket görebiliriz. Bu da büyüme ve cari açık arasındaki döngünün devam ettiğinin gösterecektir.”
YAPISAL REFORMLAR DEVAM ETMELİ
T-Bank Başekonomisti Veyis Fertekligil, sadece Merkez Bankası’ndan faiz düşüşüne devam etmesini istemenin büyüme açısından rasyonel bir çözüm olmadığını belirtti.
TÜİK tarafından açıklanan 3. çeyrek büyüme verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Fertekligil, üçüncü çeyrek büyümesinin oldukça düşük geldiğini ve ekonomik yavaşlamanın bu yılın üçüncü çeyreğinde de artarak sürdüğünün ortaya çıktığını belirtti.
Sektörler bazında bakıldığında tüm sektörlerde yavaşlama olduğunu ifade eden Fertekligil, ”Tüketim tarafında, özel sektör tüketim harcamalarının daralmaya devam etmekte olduğu izlenmekte. Bu çerçevede iç talebin büyümeye katkısı negatif oldu. Dış talebin katkısı da ikinci çeyreğe göre azalmış durumda. Bu veriler, 2012 yılında ekonomik büyüme konusunda fazla umut vermiyor. Ekim ayı sanayi verisi de oldukça olumsuz ve yılın son çeyreğindeki büyüme konusunda kuşkuları artırmakta” dedi.
Sanayi üretiminin eylüldeki toparlanmanın ardından ekim ayında hızlı gerilediğini belirten Fertekligil, şu değerlendirmelerde bulundu: ”Kasım ve aralık aylarında sanayi tarafında ciddi toparlanma olmazsa -ki bu düşük olasılık-, yıllık ekonomik büyümenin yüzde 3’ü yakalaması bile çok zor olacak gibi görünüyor. Bu da aslında enflasyonun neden düşük seyrettiğine dair bir fikir vermekte ve Merkez Bankası’nın faiz indirimi konusunda elini güçlendirmekte. Ancak bu düşük büyüme rakamları, ekonominin 2013 performansı konusunda çok daha dikkatli olunmasını gerektirmekte. Eğer küresel ekonomi 2013’te de düşük büyüme ve resesyon arasında kalır ve küresel ekonomide bir toparlanma olmazsa, Türkiye ekonomisinin de bu şartlar altında canlanması zor olabilir. Sadece Merkez Bankası’ndan faiz düşüşüne devam etmesini istemek de büyüme açısından rasyonel bir çözüm değil. Çünkü bunun da bir sınırı olacaktır ve fiyat istikrarını da düşünmek zorundasınız. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisinde kapsamlı yapısal reformların devam etmesi gerekmekte.”