EkonomiBu yasaya dikkat!

Bu yasaya dikkat!

27.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Almanya’da, ticarette sosyal ve çevresel boyutu gözetecek yasa 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek. Türk tedarikçileri de ilgilendiren yasadaki kriterlere uymayanlara yıllık satışlarının yüzde 2’sine varan ceza kesilecek.

Bu yasaya dikkat

SERVET YILDIRIM - Almanya’da kritik bir yasal düzenleme yaklaşık 3 ay sonra yürürlüğe girecek. Almanya ile iş ilişkisi içinde olanlar muhtemelen durumun farkındadırlar; Alman Federal Meclisi “Tedarik Zinciri Yasasını” geçen yıl kabul etmişti. Yasa Alman yasası ama etkisi Türkiye gibi Almanya ile yoğun ticaret yapan tüm ülkelerde hissedilecek. Bu yasadan sonra iş hayatında bir çok şey değişecek, zararlı alışkanlıklar terk edilecek. Almanya açılması gereken bir kapıyı araladı. Ticarette sadece ekonomik boyut değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel boyutu da dikkate almaya başlıyor. Sadece iş sağlığı ve güvenliği değil, çevre kirliliği, atık yönetimi, kaynak kullanımı ve iklim gibi kavramları da dikkate alıyor.

Haberin Devamı

Yasa 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe girecek. Buna göre, 2023 yılından itibaren en az 3 bin çalışanı olan Alman şirketler tedarik zincirlerinde yani mal ve hizmet aldıkları şirketlerdeki insan hakları, çocuk işçiliği, iklim ve doğal kaynaklar konusunda sorumlu olacak. Gereğini yerine getirmeyen, yani tedarikçilerinde “insan hakları ihlallerine ve çevre ihlallerine“ karşı önlemler almayanlara yıllık satışlarının yüzde 2’sine varan oranlarda ceza var.

Diğer birçok ülkeye örnek olacak bu yasa, 2024 yılından itibaren çalışan sayısı en az 1000 olan şirketlere de uygulanacak.

Kurumsal ilişkiler danışmanlık şirketi Corpera’nın kıdemli danışmanlarından Mihriban Demir ve Mehmet Çakmak’ın konuyla ilgili kaleme aldıkları bir çalışma var. Konuyu oldukça detaylı anlatıp, Türk şirketlerine etkilere bakmışlar.

Haberin Devamı

Yasa neler öngörüyor?

“Bu yasadan sonra Almanya’ya ihracat yapan, mal tedariki sağlayan, ortaklıklar geliştiren şirketlerin bu iş ilişkilerini sürdürebilmeleri için uluslararası çevresel ve sosyal standartlara uyum sağlaması gerekliliği ortaya çıktı” diyen Corpera danışmanları Türk şirketlerini de doğrudan ilgilendiren bu standartların neler olduğuna ve gerekli iyileştirmeleri yapmak için nelerin hayata geçirilmesi gerektiğine bakmışlar.

Bu yasa ile ithalat yapan Alman şirketlerinin, dünyanın neresinde faaliyet gösteriyor olursa olsun tedarikçilerinin çevresel, sosyal ve yönetimsel (ESG) konulardaki faaliyetlerinin de sorumluluğunu almaları gerekecek.

Demir ve Çakmak şirketlerin, ilk basamak tedarikçilerinden başlayarak öncelikle ele alması gereken konuları şöyle sıralamışlar:

- Çocuk işçi çalıştırma: İstihdam yaşının 15’ten az olmamasını öngören istihdam yeri hukukuna göre, zorunlu eğitimin sona erdiği yaşın altındaki bir çocuğun çalıştırılmasının yasaklanması, 18 yaş altındaki çocuklar için en kötü biçimlerdeki (çocukların alım satımı, borç karşılığı çalıştırılması, çocukların fuhuşta kullanılması, doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işler) çocuk işçiliğinin yasaklanması.

Haberin Devamı

- Zorla çalıştırma: Herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve borç köleliği veya insan kaçakçılığı gibi sebeplerle bu kişinin tam isteği olmadan mecbur edildiği tüm iş ve hizmetler.

- Çalışan hakları: İşyeri ortamında, özellikle aşırı ekonomik veya cinsel sömürü ve aşağılama yoluyla, her türlü köleliğin, köle benzeri uygulamaların, serfliğin veya diğer tahakküm veya baskı biçimlerinin yasaklanması, işçilerin özgürce sendika kurabileceği veya sendikaya üye olabileceği sendikal özgürlüğe uymama yasağı, ulusal ve etnik köken, sosyal köken, sağlık durumu, engellilik, cinsel yönelim, yaş, cinsiyet, siyasi görüş, din veya dünya görüşü gibi sebeplerle ayrımcılık yasağı vb.

- Şikayet mekanizması ve yönetimi: Kişilerin bir şirketin kendi faaliyet alanındaki veya doğrudan bir tedarikçisindeki ekonomik faaliyeti aracılığıyla ortaya çıkan insan hakları ve çevre konusundaki risk ve ihlalleri ihbar edebilmesini sağlayan bir şikayet prosedürünün oluşturulması, uygulanması ve sonuçların düzenli olarak denetlenmesi.

Haberin Devamı

- İş sağlığı ve güvenliği: İş kazası veya işle ilgili sağlık tehlikelerinin ortaya çıkması halinde, yürürlükteki istihdam yeri hukuku kapsamında geçerli olan iş güvenliği yükümlülüklerine riayet etmeme yasağı.

Almanya’ya mal satanlar ne yapmalı?

Başta Almanya olmak üzere AB ülkeleriyle ihracat, tedarikçi ve iş ortaklığı ilişkisi içerisindeki şirketlerin önünde uyum için kısa bir dönem bulunuyor. Bu tedarikçilerin yasada belirtilen konularla uyumlu politika ve prosedürler hazırlamaları, uygulamaya geçirmeleri, temel sosyal ve çevresel standartlara uyumlu bir kurum kültürü oluşturmaları, denetimlerle uygunluk tespiti yapmaları ve tüm süreçlerini raporlamaları gerekecek.

Başaramayanların Almanya ile iş yapmaları zorlaşıyor. Ancak başarılı olan şirketlerin sürdürülebilirlik ve ESG’yi iş yapış kültürünün merkezine alarak sosyal ve çevresel standartlara uyum konusunda yapacağı çalışmalar sonunda elde edeceği birçok kazanım var.

Haberin Devamı

Corpera danışmanları bu kazanımları şöyle sıralamış:

“Özellikle AB ve Almanya pazarında rekabetçiliğini arttırmak, kendi operasyonları ve tedarik zincirlerini daha sürdürülebilir ve daha dayanıklı kılacak Çevresel, Sosyal ve Yönetimsel (ESG) iyi uygulama standartlarına uygunluk, risk değerlendirmesi yoluyla riskleri azaltarak çevresel, sosyal ve ekonomik maliyetleri düşürmek, kurumsal yönetimini iyileştirmek ve hesap verebilirlik mekanizmalarını uygulamak yoluyla sürdürülebilir finansmana erişim imkanını artırmak ve uluslararası standartlara uygun bir marka değeri yaratmak bunların başında geliyor. Bu nedenle, rekabetçiliğin giderek arttığı dünyamızda KOBİ’ler başta olmak üzere tüm şirketlerin strateji ve planlamalarını bu bakış açısıyla yeniden ele almalarının tam zamanı diyebiliriz.”

Yasayı Türk şirketleri için bir tehdit olarak görmekten çok fırsat olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Birçok Asyalı tedarikçi yasa ile öngörülen koşulları sağlamaktan uzak durumdalar. Asya’dan sağlanan bazı malların gümrük birliği içinde olunan Türkiye’den tedarik edilmesi Alman firmalar için daha kolay ve düşük maliyetli bir yol olabilir.

Demir ve Çakmak’ın raporlarında dedikleri gibi: “Bu yasal düzenlemeler sonrasında yasal düzenlemelere uyum sağlamak, kamuoyunun hassasiyetlerine yanıt vermek için Türk şirketlerinin hızla harekete geçmesi ve gerekli uygunluk kriterlerini ivedilikle karşılayacak adımları atması gerekiyor. Bu adımları atan şirketler, büyük bir rekabet avantajı yakalayacak ve uluslararası ticaret içerisinde her zaman yer bulacaktır.”

Büyük şirketlerimizin yasaya uyumda bir sorun yaşamalarını beklemiyorum ama Almanya’ya ihracat yapan bazı KOBİ’lerin zorlanmaları söz konusu olabilir. Türkiye’de faaliyet gösteren ihracatçı KOBİ’lerin ihracat yapmaya devam edebilmeleri ve rekabetçiliklerini artırabilmeleri için ESG alanlarında önemli adımlar atmaları gerekecek.

Tedariği kapsayacak

Yasa çok net ve odak alanı çok belli. Tedarik zincirinin aşamalarında insan haklarının ve çevrenin korunmasını öngörüyor ve bu yönde iyileştirici adımların atılması için zorluyor. Etkilemeye çalıştığı hedef Almanya değil, dünya. Alman şirketlerle iş yapan firmaları kapsama alıyor. Almanya dünya ticaretinde Çin ve ABD ile birlikte en etkili ülke. Almanya ile iş yapmayan ülke ve hatta firma bulmak neredeyse imkansız.

Corpera danışmanlarının da dediği gibi: “Sürdürülebilirlik uzun yıllardır ve giderek artan bir önemle dünyanın gündeminde. Çevre, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alınan sürdürülebilirliğin her alanda hayata geçirilmesi için ise devletler, iş dünyası ve bireyler olmak üzere her düzeyde aktörün iş birliği gerekiyor. Bu aktörlerden iş dünyası, özellikle de sürdürülebilir finans alanındaki gelişmeler sayesinde sürdürülebilirlik konusunda kayda değer bir yol aldı. Şimdi ise şirketler, sürdürülebilirliği yalnızca kendi operasyonları kapsamında değil, tedarik zincirlerini de kapsayacak şekilde ele alma noktasındalar.”