20.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Gıda Yasası, Türk Gıda Kodeksi, sağlık mevzuatı, SSK mevzuatı ve vergi mevzuatı tam olarak uygulandığında, gıda işleyen 30 bin tesisten, ancak 6-7 bininin ayakta kalabileceği tahmin ediliyor. Çünkü, AB'nin olmazsa olmaz koşullarından biri de tüm işletmelerin kayıt altına alınaması... 2005 İlerleme Raporu, "Çok sayıda tarımsal gıda işletmesi, AB hijyen koşullarına uygun düzeye getirilmeli" diyor. Kayıt dışı çalışarak sağlıksız koşullarda gıda işleyen tesislerin çoğunun AB kurallarına uyması neredeyse olanaksız. Kimi İmar Kanunu'na, çoğu da Türk Gıda Kodeksi ile Gıda Yasası'na uyum sağlayarak çalışma ruhsatı alamayacak. Pek çoğu da kayıt altına girince, ödemek zorunda kalacakları SSK primi ile vergi maliyetini taşıyacak güce sahip değil. AB kurallarına uyum çabası, gıda sanayinde deprem etkisi yaratacak. Bugün ülkemizde gıda imal edilen tesis sayısını kimse bilmiyor. Çoğu kayıt dışı çalışan gıda imalatçısı sayısının 30 binden fazla olduğu tahmin ediliyor. Sektörün yarıdan fazlası kaçak çalışıyor. Kayıtlı çalışan imalatçı sayısı 12-13 bin civarında. Kurallara uymayan fabrikaların, imalathanelerin kapanması da yetmiyor. Açıkta gıda satışının da önlenmesi gerekiyor. Yani pazarlarda bakraçta yoğurt, naylon torbada salça, sepette zeytin, açıkta peynir, turşu, tarhana, erişte satılamayacak.Şimdi, AB'ye uyum için, gerekli koşullara uyum sağlayamayan binlerce işletmenin kapısını çalmak gerekiyor ama çalınca da kıyamet kopacak. Çünkü gıda işleyen tesisler, 12 milyon kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor. Bakraçta yoğurt olmaz 5 Haziran 2004'de yürürlüğe giren 5179 sayılı yeni Gıda Yasası AB'ye uyumlu çıkarılamadı. AB, 2005 yılı İlerleme Raporu'nda bu durumu, 'Türk Gıda Yasası, AB müktesebatı ile aynı çizgide değil, gözden geçirilmelidir. Uygulama tüzükleri geciktiği için denetimlerde boşluk meydana geldi' diye değerlendiriyor. Yani, yasanın sil baştan ele alınması gerekecek.Gıda Yasası uyarınca çıkarılması gereken 22 yönetmeliğin bugüne kadar sadece 10'u yayınlanabildi. Şimdi hem yasayı değiştirmemiz hem de eksik yönetmelikleri acilen yayınlamamız gerekiyor. Yönetmelikler olmadığı için gıda piyasasında denetim yapılamıyor, işyerleri çalışma ve izin ruhsatı almakta sıkıntı çıkıyor. Gıda Yasası yine değişecek Yeni Gıda Yasası'nda, sağlıksız gıda imal eden ya da satanlara verilen ceza 1 milyar TL'den başlıyor. Bu komik ceza hileli gıda üreten ve satanları caydırmaya yetmiyor. Cezaların da AB ile uyumlu düzeye getirilmesi gerekiyor.AB'ye gıda alanında uyumda balık varlığının ve balıkçılığın durumu en önemli konulardan biri. Hamsi avına sınır geleceği kesin. Ayrıca seyyar balıkçı tezgahları da tarihe karışacak. Balıkların durumu EKMEK Türkiye'nin unlu mamüller (özellikle de ekmek) konusunda en çok eleştirildiği konulardan biri de gerekli koşullar sağlanmadığı takdirde kanserojen madde üreten odun fırınları... Türkiye Fırıncılar Federasyonu Genel Başkanı Halil İbrahim Balcı'nın verdiği bilgiye göre, AB standartlarında kanser riski taşıması nedeniyle kullanılmayan, Türkiye'de ise genel fırınlar içindeki oranı yüzde 35 olan odun fırınlarının da kapatılması gündeme geliyor. Odun fırınında Trabzon ekmeği olmaz AB'de 'açık gıda'da hijyen uygulamaları var. Günlük ekmeğin paketlenmesi zorunlu değil. Sadece üretim ve sonrasında hijyen isteniyor. Türkiye'de katkılı ekmekler poşette satılırken günlük ekmekler açıkta satılıyor. AB ülkelerinde de uygulama aynı. Katkılı ekmekler poşete girecek AB, market önlerinde açıkta duran ekmek dolaplarının marketlerin içine alınmasını ve herkesin ulaşamayacağı yüksek dolaplarda saklanmasını öngörüyor.Satış noktaları ile ilgili de kısıtlamalar var. Türkiye'de her yerde satılan ekmekler AB'de 'sadece maketlerde' satılıyor. Bir başka konu ise denetimlerle ilgili. AB standartlarında Tarım Bakanlığı'nca yapılan denetimler, Türkiye'de belediyelerce yapılıyor. Bu denetimlerin bakanlığa geçmesini gündeme gelecek. Günlük ekmeğe yüksek raf şartı TAVUK YUMURTA Bazı AB ülkelerinde de tavukların erken kilo almaları için 'hayvan refahı' ile çelişen uygulamalar var. Önüne bol yem konan hayvanların aldıkları besini enerji olarak yakmamaları için hareketleri küçük kümes, hatta kafeslerle sınırlanıyor. Ancak bu konuda uygulamanın değişmesi gündemde. Tavuklar artık kümeslerde değil serbest alanda beslenecekler. Hayvan yemlerine direnci artırmak için konulan antibiyotik ve vitaminlerin önce sayısı azaltılacak, 2012 yılında ise tamamen kaldırılacak. Antibiyotiklerin yerini bio-yemler alacak. Tavuklara özgürlük vitaminli yeme son Şu anda AB kurallarına en fazla uyum sağlamış sektörlerin başında tavukçuluk geliyor. En büyük 6 tavuk tesisimiz AB denetiminden geçer not aldı. Ama Gıda Yasası ve Türk Gıda Kodeksi'ne de aykırı olduğu halde marketlerde, pazarlarda, açık havada, ambalajsız tavuk eti serbestçe satılıyor. Bunun önlenmesi gerekecek. Açıkta satılan yumurtanın da AB kurallarına göre soğuk ortamda depolanması ve satılması gerekli. Yumurta rafta değil buzdolabında İlerleme Raporu'nda, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) müktesebatının aktarılmadığı belirtiliyor. Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı, hazırlandı ama yasalaşamadı. Yasa çıktığında genetiği değiştirildiği için futbol topu kadar büyük domatesler üretilemeyecek. Şu anda AB'de 19 GDO'nun üretimi veya tüketimine, ilgili mevzuat çerçevesinde izin veriliyor. 10 kadar GDO da bilimsel değerlendirme sonuçlarını bekliyor. Biyogüvenlik yasası olmadığı için Türkiye, GDO'lu gıdalar konusunda ne yapacağını bilemiyor. Canavar Domates Yasası KIRMIZI ET Gıda mevzuatımıza göre açıkta kıyma satışı yasak. Ama uygulanmadığı için tavuk derisi ile hindi derisi karıştırılmış kıymalar satılabiliyor. 'Körpe dana' diye aldığınız kuşbaşı, kart öküz olabilir. AB standartları yürürlüğe girince etler, kalitesine göre üçe ayrılacak, cinsi, erkek veya dişi mi olduğu belirtilerek etiketlenecek. Tüketici aldığı pirzolanın, Trakya Kıvırcık mı, Konya Karaman mı, Erzurum Dağlıç mı, Ordu Karayaka mı olduğunu paket üzerinde görebilecek. Sorunu çıktığında ambalaj bilgilerinden etin kasabı, mezbahası, hayvanın çiftliği, ahırı zincirleme bulunacak.İstanbul gibi büyükşehirlere giren kaçak et kontrolü için AB ülkelerinde uygulanan 'Et Sanayi Siteleri' sisteminin de Türkiye'de uygulanması gündeme geliyor. Bu sistem kaçak et satışının en çok yaşandığı İstanbul'da Anadolu ve Avrupa yakalarına et sanayi siteleri kurularak şehirdışından gelen tüm etlerin burada kontrol altına alınması, damgalanması ve şehir geneline buradan dağıtılmasını içeriyor. Kasabın sözüne değil etin kimliğine bakılacak Türkiye'de Gıda Kanunu ile Yem Kanunu farklı olarak ele alınıyor. Avrupa'da durum tam tersi. AB standartları çerçevesinde yemini, kendi çiftliğinde üreten ve hayvanlarına yediren çiftçi de kontrol altında olacak. Ancak, çitfçinin ürettiği malın kalitesine karışılmayacak. Kendi ürününün besin değerini 13 protein de yapabilecek 18 protein de. Yeni hazırlanacak kanun taslağında karma yeme katılması gereken maddelerden, hayvanlara yedirilmemesi gereken antibiyotik, mineraller gibi maddeler kontrol edilecek. 'Kim ne karışır' demek yok BALIKÇILIK AB, balık stoklarını korumak amacıyla Portekiz ve Fransa'nın hamsi avını, yılda 30 bin tonla kısıtladı. Türkiye ise geçen yıl 600 bin ton hamsi avladı. Koskoca okyanusta, hamsi avını 30 bin tonla sınırlayan AB, bizim Marmara ile Karadeniz'de her yıl 600 bin ton hamsi avlamamıza izin vermeyecek. İlerleme Raporu, mavi ton balığı ile Atlantik ton balığını ve balık stoklarımızı korumamızı istiyor.Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yakup Erdem , "Tezgahlarda 2 YTL fiyatla hamsi satılıyor. Alıcı bulamayan hamsiler, kilosu 15 kuruştan balık unu fabrikalarına gidiyor. Dünyada böyle bir uygulama yok. Avlanan balık tüketilemiyorsa ava ara verilmeli" diye feryat ediyor. Seyyar balıkçı amca tezgahı bağlayacak AB İlerleme Raporu'na göre Türkiye, balıkçılık konusunda AB'ye uyum sağlamak için hemen hiçbir şey yapmamış. AB, Balıkçılık Ürünleri Genel Müdürlüğü kurulmasını istiyor. Bu çerçevede balıkçı teknelerinin kayıt altına alınması gerekecek. Rapordan, balıkçılıkla ilgili memurların balıkçı limanlarında bulunmadığını öğreniyoruz. Demek ki AB'ye uyum için ilgili memurların Ankara'daki bakanlık binalarında değil, balıkçı limanlarında durması gerekiyor. AB, uzaktan kumandaya karşı.AB, balıkçı teknelerinin canlarının istedikleri yerde balığı karaya çıkaramayacağını söylüyor. Balığın karaya çıkacağı limanların belirlenerek, bunların AB hijyen kurallarına uygun olarak donatılması gerekiyor.Türkiye'nin AB üyesi olabilmesi için, seyyar balıkçı tezgahlarını kapatarak, balık satışını paslanmaz çelikten soğutuculu tezgahlarda yapması gerekiyor. Her limana balık çıkmaz VETERİNERLİK AB ülkelerinde bulunan Veteriner Hekimler Halk Sağlığı Merkezleri'nin Türkiye'de de kurulması gündeme geliyor. İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere'nin verdiği bilgiye göre, 'Ahırdan sofraya gıda güvenliği' kapsamında veteriner teşkilatları ayrı bir örgütlenme modeliyle örgütlenecek ve özel gıda labaravutarları konusunda da yetkilendirilecek. Böylece kuş gribi, deli dana gibi hastalıkların ortaya çıkınca ilk kontrolleri yapacak. Halk sağlığı merkezleri kurulacak Bu uygulama, yalnızca kesimi yapılan yerlerde değil, etin satıldığı kasap ya da marketlerde de veteriner hekimlerin görev yapmasını içeriyor. Türkiye'de sadece çok büyük marketlerde bu uygulama var. Ancak AB, büyüklük küçüklük sınırı öngörmediğinden küçük kasaplara bile veteriner zorunluluğu gelebilir. Bu da maliyeti kaldıramayacak binlerce kasabın kapanacağı anlamına geliyor. Kasapta veteriner