02.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
DUYGU ERDOĞAN
Hileli gıda ve tağşiş listelerinin başında hem değeriyle, hem de sağlığa olan faydalarıyla ele alınan bal var. Tüketicinin en çok bilgi kirliliğine maruz kaldığı ürünün de bal olduğunu belirten uzmanlar, tağşişle mücadele için yeni metotlar geliştirmeyi sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı da aynı şekilde mücadelede safları sıklaştırıyor.
Yine de uydu kanalları üzerinden yapılan ‘100 liraya 10 kavanoz bal’ sunumunun önüne geçmek, tağşişli ürünü engellemek hiç de kolay değil. Böylesine ‘kazancı yüksek’ bir üründe, laboratuvar koşullarında bile aromasına kadar ‘bal’ yapılabiliyor.
Öyle ki Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Rant o kadar büyük ki, her gün yeni bir metotla sizinle savaş halindeler” açıklamasını yapmış, baldaki tağşişin çok yüksek düzeyde olduğuna dikkat çekmişti.
Peki sağlıklı ürüne ulaşmak isteyen tüketici, kandırılmadan, doğru ürüne ulaşmak için neler yapabilir. Uzmanlarına sorduk.
‘Kimliklerini çıkarıyoruz’
TAB Başkanı Ziya Şahin, ‘elektrik yok, su yok, güvence yok; dağ başında kim kaç gün kalabilir’ derken arıcılıkla geçimini sağlayan ailelerin, ‘sahte’ ballar ve işi ticarete dökenler yüzünden zor durumda kaldıklarına dikkat çekti. Şahin, “Çalışmalarımızla balları da kimliklendiriyoruz. Mesela çam balı, çiçek balı, yüksek yayla balı, geven balı, kültür bitkileri balları üretiyoruz. Çam balı ardından bu yıl da kestane, ayçiçek, pamuk, narenciye ve geven balı kimliğine kavuşacak. Balların bütün özelliklerini bileceğiz. Uluslararası standarda kavuşturuyoruz” diye konuştu.
‘Kayda alınmalı’
Dünyanın arıcılıkta ikinci büyük ülkesi Türkiye’nin bal üretimi yıllık 104-114 bin ton seviyesinde bulunuyor. Kayıtlı 72 bin arıcı aile var. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Şahin, balın doğruluğunun yanlışlığının tespiti için adresin laboratuvarlar olduğunu söyledi. Şahin, “Bunun dışında tüketiciyi ‘şöyle anlaşılır böyle anlaşılır’ diyerek yanlış yönlendirmemek lazım. Biz ticari kaygısı olmayan, sadece bir sivil toplum kuruluşu olarak mücadele vermeye devam ediyoruz. Arıları, kovanları; arıcısının tescil numarası balı da kayıt altına alalım diyoruz. O zaman üzerindeki barkodu görüp bakabileceksiniz. ‘Bal kayıt sistemi’ dediğimiz uygulamayı bakanlığa sunduk ama sonuç alamadık. İkincisi önerimiz ise ‘sözleşmeli arıcılık modeli’. İsteyen firmalar, arıcılar birlikleri ile sözleşme yapabilecek” dedi.
‘Kristalleşen gerçek balın polenini filtreliyorlar’
Yakın bir zamanda Türk Gıda Kodeksi Bal Standardı da değişti. Buna göre, balın kristalleşmesinin (halk arasında balın katılaşması, donması olarak bilinir) doğal olduğu ibaresi tebliğe girdi. Bir diğer gelişme ise ‘ham bal’ tanımı eklendi. Kovandan direkt paketlenip rafa gelen bal, işlemden geçmediği için ham bal olarak anılıyor. Ziya Şahin, “Kristalleşmiş balları şeker ilave edilmiş bal zanneden vatandaşlar bu ürünleri satın almadıkları için marketler bunları iade ediyorlar. Arıcılar zarar ediyorlar ve ballarını gerçek değerinin altında bal paketleme firmalarına satıyorlar. Bu firmalar ise balları aşırı ısıtarak (70-80 °C, 15-30 dk) ve içindeki besin değerini sağlayan polenleri filtre ederek rafa geri gönderiyorlar. Burada da amaç balın kristalleşmesini önlemek ve balların uzun süre raflarda sıvı, berrak kalmasını sağlamak. Ama bu işlemler balın besin değerini azaltıyor” dedi.
Tüketici olsam…
Ziya Şahin: “Öncelikle kooperatiflerin ve birliklerin ürünlerini alırım. Ham bal kullanmaya özen gösteririm. Glikoz, iki üç yıl hiçbir şey olmadan buzdolabında kalır. Kristalize olan bal gerçektir, atmayın.”
Mehmet Öztürk: “Halk arasında ‘kristalleşen bal sahtedir’ gibi yanlış bir bilgi var. Her bal kristalleşir. Balın doğal sürecidir. İkinci olarak ise yeni tebliğde balın üzerinde balın hangi işlemlerden geçtiğini firma etiketlemek zorunda. Etiketleri okuyalım.”
3 şekilde tağşiş
TAB’ın sahte bal için yeni analiz metotları geliştirdiği projenin yürütücüsü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk, tağşişi 3 başlıkta tanımladıklarını belirtiyor. Öztürk, “Biri direkt bala başka bir şey katmak, diğeri dolaylı olarak arıyı kovandan bile çıkarmadan şekerle beslemek, sonuncusu ise mesela kestane balı gibi bir değerli balı daha değersiz (çoğunlukla pamuk balı) ile harmanlayıp yapılan tağşişlerdir. Örnek veriyorum; bir teneke gerçek bal 300 lira ise, bal benzeri şekerleri 100-150 liradan satıyorlar. Kazançları da inanılır gibi değil” dedi.
‘Tebliğe göre çalışan bile var’
Mehmet Öztürk, ‘bal görünümlü şuruplara aroması dahil laboratuvarda çalışılmış, tebliğe göre üretilmiş sahte ürünler var. Öyle bir noktaya geliyor ki, hakkıyla işini yapan arıcının balının tebliğe uymadığı bile oluyor. Bu nedenle çam balı için C4 şeker analizi artık aranmıyor. Yeni metotları da sahtecilerle mücadele için arka arkaya geliştiriyoruz” diye konuştu.
Hem bala, hem de arıya şurup!
Baldaki tağşişin temelinde yüksek fruktozlu mısır şurubu, yani nişasta bazlı şekerler var. Yine çay şekeri olarak bildiğimiz pancar şekeri ile oluşturulan şuruplar da kullanılıyor. Bunlarla arı kovanından çıkmadan olduğu yerde besleyen de var. Bunları direkt aromalandırıp bal diye satanlar da var.
Tarım ilaçları arıları tehdit ediyor
Dünyada doğanın dengesini bozacak ve yaşamı kökünden etkileyecek temel unsur olarak arılar gösteriliyor. Arıların ve yararlı diğer canlıların büyük ölçüde etkilendiği tarım ilaçları ise önemli bir tehdit oluşturuyor. Bu konuda ilaçlamaların daha az zararlı olması için gece yapılması öneriliyor.
Gıda sahtekarı ‘değer’e ve ‘öneri’ye bakıyor
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tağşiş yapanları ürünün ‘değeri’ ve mevcut dönemde talep artışı oluşturacak bir sağlık ‘öneri’si olup olmamasının özellikle harekete geçirdiğini söyledi. Yıldırım, “Tağşiş edilen ürünle gerçek ürün arasında fiyat farkı o kadar yüksek ki, tağşiş yapan daha çok satıp sürümden kazanıyor. Aslında çok büyük bir vurgun bu. Pandemi döneminde de artan sağlıklı beslenme talebini görenler, daha çok hileli üretime yöneliyor” dedi.
YARIN: BAHARAT ‘VURGUSU’ ARTINCA, ‘VURGUN’ DA ARTTI!