19.01.2023 - 14:29 | Son Güncellenme:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Sürdürülebilirlik kapsamında temiz enerji ve enerji verimliliğinin artırılmasını bir amaç olarak belirledik. Yoğun sanayileşme sonucu artan karbon emisyonu gezegenimizin tolere edeceği sınırları aştı.
Eylem planımızı hazırlarken arz ve talep tarafını detaylı olarak modelledik. Türkiye için en uygun modeli detaylarıyla çalıştık. Bu kapsamda 2020 yılında 147.2 milyon ton eş değer petrol olan birincil enerji tüketimimiz 2035 yılında 205.3 milyon ton eş değer petrole ulaşacak.
12 yıl içerisinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39.5’luk bir artış öngörüyoruz. 2020 yılında 1. enerji tüketimimiz içerisinde yüzde 16.72lik paya sahip olan yenilenebilir kaynaklar 2035 yılında yüzde 23.7 bandına yükselecek.
2020 yılında 95 bin 900 megawatt olan elektrik kurulu gücümüzü 189 bin 700 megawatt’a yükselteceğiz. Bu artışta en yüksek pay elbette ki yenilenebilir enerji kaynaklarının olacak.
Başta güneş ve rüzgar olmak üzere söz konusu dönemdeki kapasite artışımızın yüzde 74.3’ü yenilenebilir kaynaklardan oluşacak. 2035 yılında güneş kurulu gücümüzü 52 bin 900, rüzgar kurulu gücümüzü 29 bin 600, hidroelektrik kurulu gücümüzü 35 bin 100, jeotermal gücümüzü 5 bin 100 megawatt’a ulaştırmayı hedefliyoruz.
2 saatlik dolum süresini dikkate aldığınızda 7.5 gigawatt’lık batarya kapasitesine ulaşmayı hedefliyoruz.
Net 0 emisyon hedefimiz doğrultusunda hayata geçireceğimiz en önemli yatırımlardan birisi nükleer enerji olacak. Konvansiyonel nükleer santrallerin yanı sıra SMR olarak bilinen küçük ve orta ölçekli reaktörler artık gündemimizde. İnşası süren nükleer santrallerimizin yanı sıra SMR’ları da enerji portföyüne yönlendireceğiz.
"DAHA ÇOK İŞ ÜRETME KABİLİYETİNİ YAKALAMAK ZORUNDAYIZ"
Mevcut kömür santrallerimiz piyasadaki rekabet kurallarına göre ekonomik ömrünü tamamlayarak adar üretimlerine devam edebilecek. Enerji arz güvenliği ve enerji dönüşümünü birlikte yürüteceğiz. Her iki konu birbirinin tamamlayıcısı olacak.
2000-2035 döneminde enerji yoğunluğumuzda yüzde 50’den fazla iyileşme öngörüyoruz. Daha az iş, daha az enerji harcayarak daha çok iş üretme kabiliyetini yakalamak zorundayız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz hafta Hedef 2053 Net 0 Emisyon Toplantısında ifade ettiği üzere kalkınmada yeşil enerjinin önceliklendirildiği bir döneme giriyoruz. Hidrojen yol haritamızın detaylarını paylaşıyoruz.
Günümüzde en çok gazlaştırma yöntemiyle kömürden doğal gazdan hidrojen üretilebiliyor. Doğal gazdan üretilen hidrojen dünyada üretilen hidrojenin yüzde 75’ini oluşturuyor. Fosil yakıtların kullanıldığı bu yöntem de büyük miktarda karbon salınımına sebep olabiliyor.
Son yıllarda dünyada yeşil hidrojen üzerine çalışmalarda hızını giderek artırıyor. Üretim maliyetlerinin düşmesiyle yeşil hidrojen daha da cazip hale gelmeye başladı.
Elde ettiğimiz yeşil hidrojen net sıfır emisyon hedefimiz için önemli bir argümandır. Petrokimya, çimento, cam ve seramik gibi enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına büyük oranda yardımcı olacak.
Hidrojenin öncelikli olarak tüketildiği yerde üretilmesi, taşıma ve depolama maliyetlerini azaltacağı için daha ekonomik ve çok daha kolay olacak.
2020 yılında gaz 1 doğal gaz şebekesine belirli oranda hidrojen katılmasına ilişkin arge ödevi vermiştik. 1 yılın sonunda biz hazırı dediler. 2021 yılında yürütülen arge çalışmasını yerinde birlikte inceledik. Türkiye’de ilk defa doğal gaz ile yenilenebilir kaynaklardan elde edilen hidrojenin yüzde 20’ye kadar karıştırılarak şebekede kullanılmasının testleri yapıldı ve başarı ile sonuçlandı.
"HİDROJENİN SANAYİDE KULLANIMINA YÖNELİK ARGE ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR"
Bu çalışmalar sadece evsel kullanımla sınırlı kalmayacak. Aynı mühendislik ekibi hidrojenin sanayide kullanımına yönelik arge çalışmalarına devam ediyor.
Yerli gazımızla birlikte doğal gaz ithalatımızı önemli ölçüde azaltacak projenin hayata geçmesiyle enerji kaynaklı dış ticaret açığımızın azalmasına önemli bir katkı sağlayacak.
Türkiye yeşil hidrojen üretimi açısında büyük bir potansiyele sahip bir ülke. Ülkemizin hem yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek hem de yenilenebilir enerji kaynaklı santral maliyetleri Avrupa’ya nazaran daha düşük seviyede.
Küresel hidrojen pazarında bizi güçlü bir oyuncu yapacak tüm enstrümanlara sahibiz. Hedefimiz 2053 net sıfır emisyonu, sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı yeşil kalkınma devrimi ile karbonsuzlaşmada uzun vadeli yatırımlar yapmaya kararlıyız.
Yerli ve milli teknolojilerimizle yeşil hidrojenin üretiminden son kullanımına kadar etkin bir değer zinciri oluşturmayı amaçlıyoruz. Yüzyılın enerjisi ile bugünlerin, yarınların değil gelecek yüzyılın enerjisini sağlayacağız.
Türkiye hidrojen teknolojileri strateji ve yol haritasındaki hedeflerimizi bu kapsamda belirledik. KG başına hidrojen üretim maliyetini 2035 yılında 2.4 ABD dolarına, 2050’li yıllarda bu rakamı yarıya düşürmeyi hedefliyoruz."