25.03.2017 - 14:51 | Son Güncellenme:
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Mersin Sanayi ve Ticaret Odası'nda düzenlenen "İstihdam ve Üretim Destekleri ile Vergisel Düzenlemeler Toplantısı"nda konuştu. Bakan Ağbal, 2009 öncesi dünya ekonomilerinin daha büyük oranda büyüyen, küresel ticaretin aktığı bir döneme işaret ettiğini ancak 2009'dan sonra küresel ekonominin daraldığını, bunun da halen sürdüğünü anlattı.
Küresel ekonominin geleceğinin hiçbir zaman 2009 öncesi gibi olmayacağını ifade eden Ağbal, "Geleceğe ilişkin beklentilerin 2009'dan daha iyi olmadığı çok net." diye konuştu. Bakan Ağbal, 2016'nın bütün dünya ekonomilerinde 2009 krizinden sonra en kötü yıl olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"2017-2019 yılları küresel ekonomide büyümenin ılımlı şekilde yukarıya geldiği, küresel ticaretin tekrar yukarı doğru artış gösterdiği bir dönüm olacağı beklentisi var. Bundan önceki yıllarda hep IMF, Dünya Bankası ileriye dönük hep iyimser tahminlerde bulundular ancak hep gerçekleşmeler bunun altında oldu. Küresel ekonomide işlerin beklenen ölçüde gitmediğini ifade etmekte yarar var. Fırsatlarımız ve risklerimiz var. Uzun dönemli farklı trendler var. Bunların farkında olmalıyız, dünyaya bakışımızı da bu riskler, tehditler, fırsatlar ve genel trendler üzerinden kurmak zorundayız."
"ABD'DE FAİZLERİN ARTTIRILMASI, GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİ ETKİLİYOR"
Ekonomide toparlanma beklendiğini vurgulayan Ağbal, "Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde ılımlı bir toparlanma olacak. Küresel ticaret bir miktar daha iyimser, özellikle Mersin gibi dış ticarette iş yapan bir şehir için son derece önemli." ifadesini kullandı.
Ağbal, Avrupa Birliği ülkelerinde 2013 sonrasında ekonomik anlamda toparlanma görüldüğünü, ABD seçimlerinin de belirsizlikleri başlattığını aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD seçim sonuçlarına ilişkin aşağı-yukarı bir beklenti vardı. Tersi bir sonuç oldu. Trump'ın ABD'de iş başına geldikten sonra hızlı bir şekilde kamu harcamalarını arttıracağı, vergileri düşüreceği şeklinde bir beklenti vardı, vardı fakat orada da anlaşılıyor ki bu ortaya konulan politikaların kısa sürede uygulamaya konulması mümkün gözükmüyor. Bu da bizim için bir belirsizlik unsuru, bu da küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkiliyor. ABD Merkez Bankası, 'Bu sene en az 3 defa faiz arttıracağız' diyor. Martta faiz arttırımı geldi, 2 defa daha var. ABD'de faizlerin yukarıya gitmesi bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin hepsini etkiliyor. Bu risk unsuru."
Ağbal, dünyada özel sektörün borçluluğun arttığını anlatarak "Bana göre dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit, özel sektör yatırımlarının aşağı gelmesi. Yani Türkiye'de de benzeri bir trendi görüyoruz. Özel sektör yatırımları artık eskisi gibi hızla artmıyor, yavaşlama eğiliminde. Hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerde böyle." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'YE YAPILAN UÇUŞLARA GETİRİLEN ELEKTRONİK CİHAZ YASAĞI
Bakan Ağbal, ABD'ye yapılan doğrudan uçuşlara getirilen elektronik cihaz yasağına ilişkin "Türk Hava Yolları'na, ABD bir laptop yasağı getirdi. Peki ne oluyor? Havacılık sektöründe dünyada neler oluyor. 1960'la bugünü karşılaştıralım. 1960'a baktığınızda, havacılık sektöründe global uçuşlarda 'Hub'lar var. 'Hub' dediğimiz toplanma merkezleri. Bir taraftan bir tarafa giderken belli lokasyonlar var, bütün uçaklar orada toplanıyor. 1960'larda bu, büyük ölçüde Kuzey Amerika ve Avrupa'daydı. Şimdi gittikçe bu tarafa doğru kayıyor. Şu anda Türkiye'ye geldi. İstanbul'a geldi." dedi.
"Biz 3. havalimanını yapıyorsak, aslında dünyanın havacılık sektöründe geldiği trendi yakalayarak bunu yapıyoruz." ifadesini kullanan Ağbal şöyle devam etti:
"İstanbul global 'Hub' olma yolunda. O yüzden '150 milyon yolculuk bir havalimanı yapalım' derken bunun hiçbir realistik olmayan tarafı yok. Son derece realistik. Global havacılık 'network'u doğuya doğru kaydıkça, batıdaki ülke ve şehir ekonomileri kaybedenler liginde. Kazananlar yeni 'Hub' merkezleri. Türkiye böyle bir 'network'ün üzerinde böyle bir avantajı yakaladı. Bizim bu avantajı kaçırmamamız gerekiyor. Bu avantajı kaçırırsak, global 'network' içindeki nokta bir sonraki durağa gidecek."
THY'de yaklaşık 8 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptığını anlatan Ağbal, ABD'ye yapılan doğrudan uçuşlara getirilen elektronik cihaz yasağına ilişkin eleştirisini şöyle sürdürdü:
"THY özellikle son 7-8 yıldır transit yolcu sayısını aritmetik olarak değil, geometrik olarak arttırdı. THY'nin yolcu sayısı artıyor ama içerden beslenerek artmıyor, iç hatlarda yolcu sayısı artıyor ama esas kazancı yurt dışındaki transit yolcudan alıyoruz. Enteresandır ki bakıyorsunuz bugün, THY'nin İstanbul çıkışlı uçaklarına ABD'ye gittiğinde laptop yasağı getiriliyor. Niye? Çünkü THY ile uçan yolcu profili değişti. Global üretim ve ticaret 'network'ü içerisinde, sürekli yolculuk yapan bir grup var. Bunların yaş ortalaması diyelim ki 18-35 yaş, bunlar teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar, bunlar ticareti ve finans sektörünü yönlendiriyorlar, bunlar neredeyse 24 saat o bilgisayarlarıyla iş yapıyorlar. THY ciddi anlamda, 'business class' dahil olmak üzere bu segmentten ciddi yolcu alıyor. Şimdi kalkıyorsunuz, 'ben buna böyle bir kural getirdim.' diyorsunuz. Bu dünyada ortaya çıkan korumacılık eğiliminin geldiği noktaya bakıyorsunuz, 'dünyada her şeyi biz yaparız' diyenler şimdi korumacı oldu."