04.09.2012 - 14:47 | Son Güncellenme:
AA
Katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtlayan Ergün, Türkiye demokrasisini, hukuk zeminini güçlendirirken, hak ve özgürlükler alanını genişletirken, öbür taraftan da her bölge için ekonomik refah düzeyini artırması gerektiğini kaydetti.
Ergün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de yatırımların hızlanması gerektiğine işaret ederek, bu bölgelerde kamu yatırımlarının son sürat arttığını, ancak özel sektör yatırımlarının da bölgede artması gerektiğini vurguladı.
Özel sektör yatırımların en önemli argümanının teşvikler olduğuna işaret eden Ergün, teşviklerin yatırımları artırmada önemli bir unsur olduğunu, yeni teşvik paketindeki 5. ve 6. bölge teşviklerinin de bu dönem çok cazip teşvikler olduğunu belirtti.
Bakan Ergün, Muş Organize Sanayi Bölgesinde teşvik paketinden sonra 14 tane yatırım için arsa tahsisi yapıldığını, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde 178 tane talep geldiğini, bunların 150 tanesinin teşvik paketi açıklandıktan sonra gelen talepler olduğunu, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde yer kalmadığını, yer seçimi çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nin genişletildiğini, bu 178 yatırımın da yapılmasıyla birlikte bu bölgede çok ciddi bir hamle olacağını dile getiren Ergün, Van Organize Sanayi Bölgesinde 127 tane arsa tahsisi yapıldığını bildirdi.
Ergün, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesinde 58 tane arsa tahsisi yapıldığını, bunların içinde büyük firmaların da bulunduğunu aktararak, şunları söyledi: "Mesela Hakan Plastik Şanlıurfa’da yatırım yapıyor, Pınar Holding yatırım yapıyor, Ülker Grubu Şanlıurfa’da yatırım yapıyor. Büyük yatırımların da bölgeye gitmeye başladığını görüyoruz. Batman Organize Sanayi Bölgesinde 65 tane arsa tahsisi yapıldı yeni taleplerin de var olduğunu biliyoruz. Ve Batman Organize Sanayi Bölgesi doldu genişletme çalışmalarını devam ettiriyoruz. Bir örnek daha, Adıyaman Organize Sanayi örnek böyle seçme birkaç örnek vereyim.
Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde 15 tane firmaya yerimiz az olduğu için ancak 15 firmaya tahsis yapabildik. Şimdi hemen 15 hektarlık yeni ikinci organize sanayi bölgesi ve organize sanayi bölgesinin genişletilmesi çalışmalarını Adıyaman’da devam ettiriyoruz. Gördüğünüz gibi Diyarbakır, Batman, Adıyaman, Mardin, Van hangisi olursa olsun çok ciddi yatırım talepleriyle bu teşvik sisteminden sonra karşılaştığımızı görüyoruz ve biz arsa tahsislerini yapmış bulunuyoruz.”
"Kilis’e 6 milyar dolarlık yatırım"
Bakan Ergün, Amerikan firması ICA Internatıonal Capital Alliance’ın Kilis’te güneş enerjisiyle ilgili panellerin ve diğer aparatların üretimi için organize sanayi bölgesinde yer talebinde bulunduğunu, onlara yardımcı olduklarını belirtti.
Nihat Ergün, şunları ifade etti: ”Orada organize sanayi bölgesinin genişletilmesi şeklinde. Fakat bunun dışında, enerji santrali güneş enerjisiyle ilgili santral çalışmaları 200 megavatlık bir santral kurmayı da orada planlıyorlar. Bu 700 milyon dolarlık bir yatırım böyle bir santralin kurulması. Ve 3-4 yıl içerisinde de bunu 2000 megavatlık bir güce ulaştırmayı amaçlıyorlar. 2000 megavatlık bir güneş enerjisi santralinin de yaklaşık 6 milyar dolarlık bir yatırıma tekabül ettiğini görüyoruz. Bu güneş konusunda önemli bir yatırımı gerçekleştiriyorlar.
Bunlar aynı zamanda sadece güneş enerjisi yatırımı değil güneş panellerinin üretilmesiyle ilgili de bir yatırım. İlk etapta mesela Hindistan’a yapmayı düşündükleri bir yatırımı Türkiye'ye kaydırdılar, Kilis'e kaydırdılar, 200 milyon dolarlık bir yatırım. Değişik alanlara da bu firmaların girmesi mümkün. Mesela köylerde ve kanalizasyon arıtma sistemi bulunmayan yerlerdeki evsel atıkların kullanım suyuna dönüştürülmesiyle ilgili yatırım yapmak isteyen Amerikan firmaları da var veya aynı firmanın bu alanda da yatırımları var. Bunun için de ayrıca arsa taleplerinde bulunuyorlar. Teşvik sistemi, az önce söylediğim gibi özellikle 5. ve 6. bölgede çok önemli yatırımlara imkan veren bir sisteme dönüştü.”
"Hızımızı ayarlamamız gerekiyor"
Ergün, Türkiye’nin son ekonomik krizde iyi bir performans gösterdiği, özellikle 2010 ve 2011 yılında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin başında geldiği için, şimdi büyüme hızı biraz yavaşlatıldığında Türkiye ekonomisinin küçüldüğüne dair bir algı oluştuğunu aktararak, Türkiye ekonomisinin küçülmediğini, Türkiye ekonomisinin hızlı büyüdüğünü belirtti.
Türkiye açısından Avrupa pazarlarının daraldığını dile getiren Ergün, şunları kaydetti: "Bakıyoruz büyük ekonomilerde bir tedirginlik var. O zaman hızımızı ayarlamamız gerekiyor. 130 kilometre hızla gidiyorduk, şimdi 110’la gidiyoruz, 90’la gidiyoruz, yerine göre 90’a çekiyoruz, 110’a çıkıyoruz. 130’la gideriz, 140’la da gideriz. Gideriz ama, ileride bir keskin viraj var, ileride bir yol kazası var, ileride bir başka bir şey var. Yani, yukarıdan baktığımızda orayı görüyoruz, orayı göre göre de hızımızı artırmanın bir anlamı yok, gerçekçi değil. Biz makul bir hızla yolumuza devam ediyoruz.
Ama yüzde 9’luk büyüme olmayınca, yüzde 5’lik büyüme olunca Türkiye ekonomisi küçülmüş olmuyor ki, Türkiye ekonomisi büyüyerek yoluna devam ediyor. Büyüme, 2012 yılında yüzde 4 hedeflemişiz. 4 veya biraz üzeri bir büyümeyle bu işin içerisinden çıkmış olacağız. Ama dünyada yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz, elimizi güçlü tutmaya çalışıyoruz. Merkez Bankası rezervlerini güçlü tutmaya çalışıyoruz, Merkez Bankası’nın politika araçları mümkün olduğu kadar çeşitli olması gerekiyor ve Merkez Bankası da o politika araçlarının çeşitliliğini günü geldiğinde doğru bir şekilde kullanmaya devam ediyor.”
2012 yılında belki bütçe açıklarının 2011’e göre biraz daha fazla olabileceğini, içerideki bazı harcamaların biraz daha fazla yapılması gerekebileceğini dile getiren Ergün, ama bunu tehlikeli olmayacak boyutlarda tutmasını da bildiklerini ifade etti.
"Fren yapmamızı gerektirecek bir durum yok"
Nihat Ergün, aslında dengeler biraz kendi kendine oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi: "Yani eğer miktar hızımız artacaksa da yol şartlarından dolayı artar. Yani mutlaka ille de gaza yüklenmek icap etmez. Zaten çok büyük eğimli bir rampada gidiyorsanız, gaza ne kadar yüklenirseniz yüklenin hızınız belli bir şeyi aşmaz yani belli bir noktayı aşacak değildir. Şu anda biz daha düz bir yola geldik yani. Şu anda makul bir hızla gaza da çok basmadan ama frene de basmamız gerektirecek bir durum o kadar yok. Yani bu hızımı devam ettirmemiz lazım. Bu hız bizi daha sağlıklı bir şekilde yolumuza devam etmemizi sağlayacaktır. Hani gaza basalım biraz hızlanalım. Belki biraz hızlanabiliriz yani.
Yani bizim makul bir nokta da gitmemiz gerekiyor. Ama fren yapmamızı da gerektirecek bir durum da yok. Frene basalım işte hızımı yavaşlatalım böyle bir nokta da değiliz. Artık biz bu süreçte dünya konjonktüründe hızımızı bulduğumuzu düşünmemiz ve bu hızla belki biraz daha hızlı yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünmemiz lazım. Yani özel sektöründe, piyasanın da beklentileri böyle olmalı. Yani kişiler kendi şirketleri açısından kendi sektörleri açısından değerlendirmelerinde haklı olabilirler. Onlar o sektör, o şirketin durumu açısından biraz daha hızlanmamız lazım diye düşünebilirler ama biz sadece o şirket, sadece o sektör açısından bakamayız duruma.”