20.07.2020 - 13:16 | Son Güncellenme:
DHA
İyi bir lise hayali kuran öğrencileri, LGS sonuçlarının açıklanmasının ardından tercih heyecanı sardı. Bugün itibariyle tercih yapmaya başlayacak öğrencilere ve ailelerine İstanbul Teknik Üniversitesi ETA Vakfı Doğa Koleji Ortaokul Rehberlik Bölüm Başkanı Gülşen Aksu önerilerde bulundu. Bu dönemde iyi ve güçlü bir lise seçmenin önemine vurgu yapan Aksu, “İyi ve güçlü dediğimiz lisenin belli kriterleri var. Bilimsel projelere öğrencileri hazırlıyor mu? TÜBİTAK gibi ulusal ve uluslararası düzeyde proje yarışmalarında dereceleri var mı? IB ya da t-MBA gibi programları öğrencisine sunup sunmadığı da önemli. Öğrencilerin yabancı dil yetkinliklerini nasıl geliştiriyor? Bunlar öğrencinin kariyerine katkı sağlayacak programlardır. Aileler bu süreçte çocuklarına destek olmalı” diye konuştu.
TERCİH LİSTESİNDE BUNLARA DİKKAT!
Geçen sene öğrencilerin merkezi yerleştirmede 5, bu yıl ise 10 tercih hakkı olduğunu hatırlatan Aksu, “Öğrencilerin merkezi yerleştirmede 10, 5 yerel, 5 de pansiyonlu okul hakları var. Merkezi yerleştirmede önemli olan şey öğrencinin gerçekçi olması, hayallerini belirlemesi ve garantici olmasıdır. 10 tercih şöyle sıralanmalı; öğrencinin en üstteki 3 okula hayal ettiği, çok istediği ve çok mutlu olacağı okulu yazması gerekir. Kalan 3 okulda da öğrencinin başarı sırasına göre, puanına ve yüzdelik dilimine göre daha gerçekçi okulları tercih etmesi gerekiyor. Kalan 4 okul için garanti gelebilecek, açıkta kalmasına müsaade etmeyecek okulların yazılması gerekiyor. Sınava girmeyen öğrenciler eğer özel okul tercih edeceklerse herhangi bir tercih işlemi yaptırmalarına gerek yok ama devlet okullarını tercih edeceklerse yerel yerleştirme ile tercih yapabilirler” ifadelerini kullandı.
UZMANLARA DANIŞIN
Gülşen Aksu, iyi bir lise seçimi için uzmanlardan destek alınması gerektiğinin altını çizerek, “Öğrencinin gideceği liseye, onu çok iyi tanıyan bir uzmanın yönlendirmesiyle gitmesi çok daha sağlıklı olacaktır. Okullarda rehber öğretmenler öğrenciyi uzun yıllar gözlemleme şansı elde ediyorlar. Yeteneklerini, kişilik özelliklerini, ilgilerini, kariyer hedeflerini çok daha iyi bilebiliyorlar. Aileler lise seçiminde okulların psikolojik danışmanlık bölümlerinden destek alabilirler” diye konuştu.
EV VE OKUL MESAFESİ ÖNEMLİ
Öğrencinin kariyer hedefinin ne olduğunu bilmesi gerektiğine vurgu yapan Aksu, ev ve okul arasındaki mesafenin de öğrenciler için önemli olduğunu ve mesafenin üniversite sınavı yaklaşırken öğrenciyi yorduğunu söyledi.
Aksu, “Öğrencinin kariyer hedefinin ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Öğrenci tıp okumak istiyorsa sosyal bilimler lisesine gitmemesi gerekir. Öğrenci sözel alandan meslek seçecekse fen lisesine gitmemesi gerekiyor.Kariyer hedefine göre lise tercihi yapmak çok önemli. Lise seçimi yaparken bazen aileler isme göre tercih edip, mesafeyi ya da okulun kriterlerini göz ardı edebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
DOĞRU VE GÜÇLÜ LİSE KARİYER ADIMLARI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Lisenin kariyer basamaklarında üniversiteden hemen önce geldiğini ifade eden Aksu, “Öğrenciyi kariyerine hazırlarken liseden aldığı eğitim de çok önemli. Öğrenci bunu üniversitede de telafi edebilir, kendini geliştirecek farklı şeyler de yapabilir ama bu gelişimin lisede başlaması oldukça önemli. Kariyeri için büyük katkılar sağlayacaktır. Mezun olduğunda üniversiteden sadece bir diplomayla mezun olmak günümüz şartlarında yetmiyor. Lisenin ve akabinde üniversitenin, özgeçmişini doldurabileceği çalışmalarla öğrenciyi mezun etmesi çok önemli” dedi.
VELİ VE ÖĞRENCİ ÇATIŞMALARINA DİKKAT!
Liselerin öğrenciyi üniversite sınavlarına hazırlayan sıkı bir programa sahip olması gerektiğini hatırlatan Aksu, özellikle bu dönemde veli ve öğrenci arasında da birçok çatışma yaşandığına dikkat çekerek, “Sınav sonucu geldiğinde evde bir suçlama, kıyaslama, yargılama gibi bir süreçle çatışmalar başlayabiliyor. Bu yanlış bir tutum. Öncelikle sınav sonucu ne gelirse gelsin önemli olan sonuç değil bu süre zarfında öğrencinin emeği olmalıdır. Çocuk emeğin önemli olduğunu hissettiğinde aldığı sınav sonucu onu psikolojik olarak çok fazla etkilemeyecek. Aileler bazen sınav sonucuna göre değerlendirebiliyor ve böyle zamanlarda da çocuk ailenin gözündeki değerinin sadece bir sınav sonucu olduğunu düşünebiliyor. Bu da özellikle ergenlikte olan bu yaş grubu için ilişkileri zedeleyebiliyor” ifadelerini kullandı.
OLUMSUZ DAVRANIŞLARI DOĞRU YÖNTEMLE SÖYLEYİN
Öğrencinin olumsuz davranışlarının da aileler tarafından doğru yöntemle söylenmesi gerektiğini belirten Aksu, “Öğrencinin önce olumlu davranışını söyleyip arkasından olumsuz davranışını söyleyebilir ve konuşmayı da olumlu davranışla bitirebiliriz. Biz buna ‘sandviç modeli’ diyoruz. Olumsuz bir davranış söylenecekse olumlu davranışlarla harmanlanarak söylenmeli ki bu konuşma çocukta daha etkili olsun. Olumsuzu söylemek ‘ben hep kötü şeyler mi yapıyorum?’ gibi bir algıya sebep olabilir” dedi.