01.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ozan Ömer Kadüker - Ödev konusu eğitimde her dönem tartışılıyor. Bazı öğretmenler öğrencilere ağır ödevler verirken bazıları ödevi doğru bulmuyor. Ödev yapmakta zorlanan öğrenciler, çoğu zaman bu sorumluluğu ailelerinin desteğini alarak yerine getirmeye çalışıyor. Bu durum da aileler ile çocukları arasında evde gerginlik, tartışma gibi birçok sorunun yaşanmasına neden oluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ödev konusunda farklı kararları bulunuyor. 2014’te performans ödevlerini kaldıran MEB, yarıyıl tatilinde çocuklara ödev verilmemesi yönünde öğretmenleri uyarmıştı. 2016-2017 eğitim öğretim yılında da sömestrde öğrencilere ödev verilmemesi istenmişti. Önceki bakanlardan Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz öğrencilerin dersi, derste öğrenmeleri gerektiğine dikkat çekerek ödevi azaltacaklarını belirten açıklamalar yapmıştı. Ziya Selçuk ise akademik başarıyı artırmaktan ziyade bir takım sosyal becerilerin gelişmesi açısından ödevin faydalı olduğunu dile getirerek öğretmenlerden öğrenciye göre ödev vermelerini istedi. Ağustosta göreve gelen Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bu konuyla ilgili henüz bir açıklamada bulunmadı.
Sorumluluk katıyor
Eğitimcilerin de ödev konusunda farklı düşünceleri var. Ödevin aile içinde çatışma, stres, seviyeye uygun olmaması gibi olumsuz yönleri bulunsa da birçok eğitimci, öğrenmeyi pekiştirmesi nedeniyle öğrencilere ödev verilmesinin doğru olduğunu düşünüyor. Ödev konusuyla ilgili Ankara Üniversitesi Temel Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdevs Güneş, ödevin öğrencilerde sorumluluk geliştirmenin önemli bir araç olduğunu belirterek “Ödev yaparken öğrenciler, amaç belirleme, planlama, karar verme, mevcut kaynakları kullanma, bağımsız çalışma, kendine güvenme, iletişim kurma gibi becerileri geliştirmekte. Bu süreçte ödevi özenle yapma ve zamanında teslim etme alışkanlığı ile başarma duygusunu tatma da önemli olmaktadır” diyor.
Ev ödevinin dünyanın farklı ülkelerinde de tartışma konusu olduğunu kaydeden Güneş, 18 ülkede yürütülen bir araştırmada ilk ve ortaokul düzeyindeki öğrencilerin yarısının günde en az iki saat ödev yaptığını vurguluyor. Güneş’in verdiği bilgilere göre Fransız öğrencilerin yarısından fazlası, Koreli öğrencilerin yüzde 40’ı, Kuzey Amerikalı öğrencilerin ise yaklaşık yüzde 30’u evde günde en az iki saat ödev yapıyor. Ayrıca Fransa Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmaya göre de öğrencilerin ev ödevlerine en çok anneleri yardım ediyor. Annelerin çocukların ödevine yardımı ilk ve ortaokul düzeyinde yüzde 95, lise düzeyinde ise yüzde 53 oranında.
‘Uzunluk değil nitelik’
Ödev konusunda öğretmenlere ve ailelere birçok görev düşüyor. Ödevin okul başarısına olumlu etkisi olduğunu ifade eden Güneş, ödevin öğretmen tarafından kontrol edildiği ve not verildiği zaman bu etkinin daha yüksek seviyeye çıktığını söylüyor. Güneş’in öğretmenlere önerileri şöyle:
Öğretmen velilerle toplantı yapmalı, çocuklarının öğrenme ihtiyaçları konusunda onları bilgilendirmeli ve yapacağı çalışmaları açıklamalı.
Araştırmalara göre ödevlerin uzunluğu ve sayısından çok niteliği önemli.
Ödevin nitelikli yapılması için ilkokul düzeyinde her gün 5 dakikalık ödev verilmeli. Süresi 6 -7 yaşına kadar en fazla yarım saat olmalı.
Öğrencilerin ilgilerine ve becerilerine göre ödevleri seçmeleri sağlanmalı.
Ödevleri bir cezalandırma ya da eleştirme sistemiyle birleştirmekten kaçınılmalı.
Eğer yapmak istemiyorsa
Bazı çocuklar, zorlandıkları için ödev yapmayı istemeyebiliyor. Firdevs Güneş, ödev yapmayı reddeden çocukların ailelerine şunları öneriyor:
Çalışma ortamındaki dikkat dağıtıcıları kaldırın.
Kendisi ve öğretmeniyle konuşarak nedenini öğrenin.
Yapılacak işler sıralaması belirleyin.
Olumlu ve sabırlı olun.
Küçük bir çaba gösteriyorsa onu hemen destekleyin ve övün.
Eğer ödev çok zorsa yapması için ısrar etmeyin ve öğretmeniyle görüşün.