Ödev öğrenme için vazgeçilmez
23.02.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Ödev, öğrenmeyi pekiştiren, öğrencilere sorumluluk kazandıran bir araç. Ancak aşırısının öğrenciler üzerinde stres yaratabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Erten Gökçe, ödevin öğretici olması, öğrenci seviyesine uygun bir şekilde verilmesi gerektiği görüşünde
AYSEL BOZAN YILMAZ - Öğrenci olan hemen hemen her evde, “Çocuğum ödevini yaptın mı, ödevini yap öyle oyun oyna” diyaloğu yaşanıyor. Bazen bu durum çatışmaya kadar varabiliyor. Öte yandan veliler öğrencilere verilen ev ödevlerinin çokluğundan ve zorluğundan şikâyetçi. Öğrenciler ise oyun oynamalarının, dinlenmelerinin önündeki en büyük engel olarak gördükleri ödevlerden hiç hoşnut değiller. Ancak eğitimciler, öğrenilenlerin pekiştirilmesi için ödevin şart olduğu görüşündeler.
STRES YARATABİLİR
Konuyla ilgili görüş aldığımız Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Temel Eğitim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erten Gökçe, öğrencilere ödev verilmesinin, eğitim sisteminin önemli bir parçası ve öğrenmeyi pekiştiren, sorumluluk kazandıran bir araç olduğunu kaydediyor. Ödevin miktarı, içeriği ve niteliğinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Gökçe, “Aşırı ödev, öğrenciler üzerinde stres yaratabilir ve öğrenme motivasyonlarını düşürebilir. Bu nedenle, ödevlerin öğretici, öğrenci seviyesine uygun ve dengeli bir şekilde verilmesi gerekli” diyor.
Ailelerin, çocuklarının ödevlerine yardımcı olmasının, onları öğrenme süreçlerinde desteklemelerinin önemli olduğuna değinen Gökçe, ancak bu yardımın, çocuğun zorlandığı bir konuda rehberlik sağlama ve düşünme sürecini yönlendirmek şeklinde olması gerektiğini söylüyor. “Çocuğun ödevini ailelerin yapması doğru değil. Çünkü bu durum, çocuğun bağımsız düşünme ve problem çözme becerilerinin gelişmesini engeller” diyen Gökçe, ödevlerini yapması konusunda ailelerin aşırı baskı yapmasının çocuğun öğrenme motivasyonunu düşürebileceğini ve aile içindeki ilişkilerde gerginlik yaratabileceğini belirtiyor.
DÜNYADA UYGULAMALAR NASIL?
Öğrencilerin matematik, okuma ve fen bilimleri gibi temel alanlardaki becerilerini ölçen PISA’da (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı), başarılı olan ülkelerin, genellikle öğrencilerin öğrenme sürecine daha bütünsel bir yaklaşım sergileyen, ödev ve öğretim yöntemlerinde daha dengeli ve etkili bir sistem izlediğini kaydeden Gökçe, ülkelerdeki uygulamalarla ilgili şu bilgileri verdi:
Finlandiya: Ödevler genellikle sınırlıdır ve öğrencilerin öğrenmeyi keşfetme fırsatına sahip olmaları sağlanır. Ailelerin desteği, öğretmenlerin izlediği rehberlik tarzına dayanır. Öğrencilere fazla baskı yapılmaz, çünkü Finlandiya’daki eğitim anlayışı, öğrencinin kendi hızında öğrenmesini teşvik eder.
Japonya: Ödevler öğrencilerin düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine olanak tanıyacak şekilde tasarlanır. Aileler çocuklarının eğitimine çok değer verir ancak ödevin sadece bir parçası olarak onlara rehberlik ederler. Ailelerin temel rolü, öğrencinin moralini yüksek tutmak ve gerektiğinde öğretmenlerle iş birliği yapmaktır.
Güney Kore: Ödevler, öğrencilerin akademik başarıya ulaşmalarını destekleyen önemli bir araçtır. Ancak burada önemli olan, öğrencinin aşırı yüklenmemesi ve eğitim sürecinin dengeli bir şekilde yönetilmesidir. Ailelerin çocuklarının ödevlerine doğrudan müdahil olması, eğitim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak, çocukların bağımsızlık kazanması ve öz disiplin geliştirmesi teşvik edilir.
Singapur: Ödevler, öğrencilere odaklanmış ve stratejik bir şekilde verilir. Aileler çocuklarının ödevlerini yapmaktan ziyade, onlara çalışma becerilerini geliştirecek ortamlar sunmaya odaklanır.
