02.10.2015 - 16:06 | Son Güncellenme:
Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington D.C.’de kurulan, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye odaklı çalışmalara imza atan Küresel Politikalar Enstitüsü (Global PolicyInstitute – GPI), Türkiye’den ve Amerika Birleşik Devletleri’nden birçok uzman ve akademisyenin katılımıyla “Göç Yönetimi; İnsan Hareketi Gelişiminin Jeopolitik Etkileri” konulu bir konferans gerçekleştirdi.
Göç hareketinin dünya çapındaki jeopolitik krizler üzerindeki sonuçları ve uluslararası sosyoekonomik gelişimlerinin masaya yatırıldığı konferans, Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Selçuk Şirin, Göç Politikaları Enstitüsü (MPI) Direktörü MargieMcHugh, ABD Katolik Piskoposlar Birliği Genel Müdürü Bill Canny ve Suriye Destek ve Gelişim Kuruluşu Savunma ve Sosyal Yardım Koordinatörü Isra Chaker’ın yanı sıra Türk ve Amerikalı birçok uzman, akademisyen ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşti.
Konferansta bir konuşma yapan ve komşu ülkeler ile paylaşılan ortak medeniyet topraklarında yaşanan sorunların aslında bir insanlık sorunu olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, “Dünyanın gözleri önünde insanlık can çekişiyor. Suriye'de yaşanan iç çatışmalardan ötürü savaştan kaçan çocuklar, kadınlar, insanlar ülkesini terketmek zorunda kalmış durumda. Türkiye ise bencillikten uzak durarak sınırlarını açmış ve zulüm içindeki evini, barkını terkeden 2,5 milyon insana ev sahipliği yapıyor” dedi.
GÖÇMENLERİN %75’İ ÜLKELERİNE DÖNEMEYECEK Sınır kapısındaki bazı
illerde demografik yapı değiştiğini ve bazı illerde göçmenlerin oranının %50’leri bulduğunu belirten Yücel, “Türkiye mültecilerle ilgili olarak bugüne kadar 7,5 milyar USD harcama yaptı. Diğer bölge ülkeleri de bizim kadar olmasa bile yine büyük göçler aldı. Lübnan'ın nüfusunun neredeyse %50'si mülteci olmuş durumda. Ve halen evlerini, barklarını terkeden bu insanların geleceği ile ilgili henüz daha tünelin ucundaki ışık yok. Bütün dünya biliyor ki, bu göçmenlerin tekrar ülkelerine dönmeleri aylar değil, yıllar alacak ve minimum %75'i de dönmeyecektir. Herşey normale bir anda gelse bile, Suriye'de yerleşim alanlarının %60-70'inin yıkıldığını biliyoruz” dedi.
AVRUPA’NIN MÜLTECİ SORUNUNU YENİ TARTIŞMASI KOMİK Avrupa’nın çeşitli
ülkelerine gitmek için kaçak yolları deneyerek Ege ve Akdeniz kıyılarında yaşamlarını yitiren göçmenlere de değinen Yücel, “Bütün bunlar, dünyanın, insanlığın gözleri önünde yaşanıyor. Deniz yolu ile ülkesini terk edenler, kendi ile ilgili daha iyi bir gelecek görmek için Avrupa'ya çeşitli yollarla gitmeye çalışıyor. Ancak hergün onlarca insan Akdeniz'de Ege'de sular altında can veriyor; bebekler ölüyor, kadınlar ölüyor. Yunan adalarında, Ege kıyılarında denize daldığınızda, batan insanların kıyafetlerini denizin dibinde gördüğünüz zaman, insan olarak birşey yapamamanın üzüntüsü ile kahroluyorsunuz. Batan, yok olan sadece onlarca insanlar değil; insanlık da batıyor” dedi.
Göç konusunda yaşanan tüm sorunlar karşısında Avrupa’nın eksik kaldığını belirten Yücel, “En başta Avrupa, bütün gelişmiş ülkeler, neredeler? Hangi gayret içindeler? Gelişmişliğin, kalkınmanın, zengin olmanın tanımı bu muydu? Hangi medeniyet, insanlar ölürken seyredin diyor? Keşke, iki lokma ekmeğimiz daha az olsaydı da insanlık bu dramı yaşamasaydı. Avrupa'ya deniz yoluyla ulaşmak isteyen mültecilerin yarısı ölüp giderken, yarısı kıyıya çıkarken, Avrupa'nın henüz daha yeni mülteci sorununu konuşuyor olmaları insanı güldürmekten öteye götürmüyor” dedi.
“HERKES ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMALI”
Mültecilerin sorunlarının çözümü için yapılması gerekenlere de değinen Yücel, “Teknolojiyi geliştirdik, dünyayı avucumuzun içine aldık, daha çok silah yaptık, yollar, köprüler yaptık, ama insanlığı, yardımı, sevgiyi, saygıyı, birlikte yaşam kültürünü maalesef geliştiremedik. En başta çocukların geleceğine bakalım. Yarınlarda daha büyük sıkıntı çekmek istemiyorsak, o çocukların yarın büyüyeceğini görelim. Onların eğitimine daha çok önem verelim ve onları eğitelim. Uluslararası mülteci entegrasyon programları hazırlayalım. Halklar olarak, ülkelerimizi yönetenlere bu ızdırapları anlatalım. Herkes üzerine düşen görevi yapmalı. Bunları yaparsak insanlık kazanır, yapamazsak insanlık kaybeder. Ben bir eğitim girişimcisi olarak, üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Hem Almanya, hem Türkiye, hem de Gürcistan'daki üniversitelerime burslu Suriyeli öğrenci alıyorum. Akdeniz'de batan insanlık varken, ışık saçacak bir Barış Üniversitesi kurma girişiminde bulunuyorum.