11.02.2018 - 05:57 | Son Güncellenme:
Her ayın ortasında değişik konularla bir araya geldiğimiz Psikiyatr Dr. Osman Seçkin’le bu sefer, her an bizimle yaşayan,
- Süreklilik-tutarlılık gösteren çoğu insan etkinliklerinde olduğu gibi, bizim söyleşilerimiz de zevkle, merakla beklenir oldu...
Evet, sevgili Gözde; bizleri düşünmeye, yazmaya, paylaşıma güdüleyen de okurun bu ilgisidir. Bu arada siz, Hindistan ve çevresinde uzunca bir geziye çıktınız. Güzel, çok anlamlı fotoğraflar paylaştınız. Bunlardan esinlenerek, vazgeçilmez ruh sağlığımızın dil ve kültür ile ilişkisini konuşalım derim.
- Çok güzel olur.Buyurun o zaman, dilimiz ve ruh sağlığını hangi çerçevede açalım?
Sözcüklerle (terim) düşünmek gevezelik, atasözleriyle düşünmek kafa (zihin) tembelliği, kavramlarla düşünmek ise kavrayış, anlayış , yakınlık, uzlaşı ve yaratıcılık getirir. Cerrahlar için bisturi ne ise, ruh sağlığı profesyonelleri için de sözcük/kavramlar aynı şeydir. Sokaktaki yurttaş için de böyledir. Koca Yunus, ‘’...Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı; söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ede bir söz...’’ deyivermiştir...
Tek başınalık bir tercih, yalnızlık bir gereksinimdir. Böyle olsa da insan iletişimden kaçamaz. Negatif olmak, iletişimden kaçmak bile diğerini refere etmektir. İnsanları hücre cezalarına mahkûm etmek, onları iç seslerine kurban etmektir. İnsan, insanla yakın ilişkide var olur. İnsan insanın kurdu olduğu denli, insan insanın ağısını da alır. İnsanın ruh sağlığı kendisiyle, diğeriyle, bağlamla, doğayla ve gelecekle iletişiminin niceliği ve niteliği kadardır. Niceliğin, sayıların, nitelikli olan(lar)a göz açtırmadığı zamanlardan geçiyoruz.
‘Uygarca uzlaşılabilmeli’
- Okulda, sokakta, evlerde, işyerlerinde, sosyal arenalarda nitelikli iletişim için neler yapabiliriz?
Harika soru. İlkin, zihin tembelliğinden kurtulmak (özgün-yürekli-sıradışı düşünebilmek) için kavram zengini sözcükleri kullanırken, dinleyerek, nezaketle eşduyumlu, anlatıma dikkat ederek, ANLA-ANLAT-ANLAŞ dizgesine uygun, anlaşma olmadığında; uygarca uzlaşarak candan diyaloglar kurmalıyız. Uygarlıkla barbarlığın sınırını bilmeliyiz... Atasözlerini, klişeleri sorgulayıp yerli yerinde kullanmalıyız. Yüz yüze, göz göze, bağırmadan, buyurgan olmadan konuşmalıyız. Dikkat edin! Çoğu yönetici-politikacı yetersizliğinden, korkularından, sözünü derinleştirmek yerine, bağırarak üslubunu çirkinleştirip küfürlü konuşmaktadır. Model ol(a)mayan bu çirkinliklere, sosyal medyadaki emojinleri, 1,2,3 diye art arda çevrilen küfür dolu sinema filmlerini ekleyince durum facia. Bu dil fukaralığı ile âşık bile olunamaz. Aşk, ortak bir dil kurmaktır. Her konuşma, iletişim değildir. İkna etme süreci iletişim değildir. Söz kesmek, dinlememek, kıyaslamak, genellemek, suçlamak, değersizleştirmek, akıl okumak, bilmişlik iletişim değildir. Bilmek değil, anlayabilmek hedefimiz olmalıdır.
- Dilimizdeki bu yoksullaşmayı açar mısınız?
Dil, canlı, yaşayan, yaşamla birlikte evrilen bir yapıdır. Hele Türkçemiz yeni sözcükler türetmeye çok uygundur. Bu fukaralaşmanın sistemik, ideolojik olduğu kesin. Dağ-taş kolej doldu, uzmanların bilmesi gereken kimi diller(Arapça, Osmanlıca vb.) aktüalize ediliyor... Melih Cevdet Anday, “Hayatın bütün zorluğu, çok basit olmasındadır” der. Ben de diyorum ki, “Basitlik, basit bir şey değildir.”
Umut, kaygı, devamlılık...
- Dil gelişimi, kişilik ve ruh sağlığı için neler eklersiniz?
Bir yaşına kadar anne ya da yokluğunda anneyi ikame eden bakıcısına mutlak muhtaç olan insan yavrusu, başlangıçta yegâne iken bigâneye dönüşme riski taşır. Dillenir. 1-3 yaşlarında devinir, yürür, özerk bir varlık olmayı deneyimler. Yatay var oluştan, dikey varoluşa geçer. Bu yaşlarda tuvalet eğitimiyle birlikte, karşıt iki istek, iki farklı eğilim arasında seçim yapabilme durumundadır artık. Benlik saygısını yitirmeden, utanç ve kuşkuya kapılmadan kendi kendini denetleyebilmeyi öğrenir. Özerkliğine ve istencine sadık kalarak hak-sorumluluk-özgürlük-seçebilmek-süreçte olmak-akış ve SEVGİ yolculuğunu kâh umut kâh kaygıyla, devamlılıkla tamamlar. Ve gözü arkada kalmadan benlik bütünlüğüne erişmek için kendisi olmaya devam eder.
Bu gelişim süreçlerine ivme-kalite kültür ve deneyim kazandırabilmek için eşseslilerle, kavram çiftleriyle, karşıt kavramlarla dans etmeyi öğrenerek, Sokratik, ampirik, diyalektik düşünebilme alıştırmalarının yararı tartışılmaz.
- O zaman. gelecek söyleşiler için bu konunun da müjdesini verebilir miyiz? Çok teşekkür ederim.
Elbette sevgili Gözde, güzel soruların benim de zihnimi açıyor. Ben de çok teşekkür ederim.