09.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Ne istediğine karar ver, sonra ondan ne beklediğine karar ver. Önceliklerini tespit et ve çalışmaya başla. (H.L.Hunt)
Önümde bir defter. A4 kareli. Elimde bir tükenmez kalem. Tükeniyor oysa. Yıllardır böyle. Yeri geldikçe vurguluyorum. Yazı insanı değilim. Futbolcu eskisiyim. Birgün, “Oynadığını yorumla, yaz” dediler. “Yapamam” dedim. “Yaparsın” dediler, başladık futbolu yorumlamaya. Yaklaşık 3 yıl önce Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş’ın yoğun ısrarlarıyla ve elbette büyük katkılarıyla ‘Hayatın İçinden’ köşesini başlattık. Bazen, elimde kalem önümde ekose sayfalar birbirimize bakıyoruz. Yine öyle günlerden birgün. Yardımsever kitaplarımı, defterlerimi karıştırıyorum. Hayatlarımıza yön veren birkaç öykü ya da birkaç satırlık uyarılar.
Başlayalım...
1749-1832 yılları arasında yaşayan Alman edebiyatının dünyaca ünlü ismi Johann Von Goethe, yakın dostlarının “Yoruldun artık dinlen” uyarılarına şöyle cevap verir, “Dinlenmek için önümde bir ebediyet var”.
Filozof Diyojen’e çevresindekiler, “İhtiyarladınız artık bundan sonra dinlenmeniz gerek” dediler. Diyojen, “Niçin?” diye sordu. “Eğer koşucu olsaydım, koşunun sonuna doğru yavaşlamam mı gerekir di? Tam tersine bütün gücümle koşmak zorunda mı kalırdım?”
Evet sevgili okur, başlamak, sürdürmek, bitirmek, yaşamlarımıza yön veren üç sözcük.
Kolay gelsin…
Gandi ile hocası
Mahatma Gandi, Londra’da hukuk okurken, Peters soyadlı, kötü niyetli ve kibirli bir hocası vardı. Gandi, onunla her karşılaştığında hiç boyun eğmedi. Hep dik durdu, ona yanıt verirken. Birgün Peters, üniversite kantininde birşeyler atıştırırken Gandi, tepsisini alıp yanına oturdu. Hocası kibirli bir ifadeyle şöyle dedi, “Gandi, anlamıyor musun? Hiçbir zaman bir domuz ve bir kuş yan yana oturmaz”. Gandi, “Sakin olun hocam. Ben uçuyorum öyleyse!” deyip başka bir masaya geçti.
Profesör Peters, öğrencisinin kendisini domuz yerine koymasına çok içerledi. Bunun acısını çıkarmak amacıyla yapacağı sınavda ona bir ders vermek istedi. Ama Gandi, soruların hepsini doğru yanıtladı. Sıra can alıcı soruya gelmişti. “Gandi, yolda yürürken iki çanta görüyorsun. Biri akıl, öteki para dolu. Hangisini alırdın?”
“Para olanı hocam!”
“Ben senin yerinde olsam diğerini alırdım. Sence de öyle olması gerekmez mi?” dedi hocası.
Gandi’nin yanıtı şu oldu, “Herkes ihtiyacı olanı alır!”
Profesör öyle kızmıştı ki sınav kağıdına, “Aptal” yazıp Gandi’ye kağıdı uzattı. Gandi, bir yere oturup birkaç dakika düşündükten sonra profesöre dönüp şunları söyledi, “Kağıda, imzanızı atmışsınız. Ama bana bir not vermemişsiniz”.
Eğer birinin seni incitmesine, kırmasına izin verirsen, incinir ve kırılırsın! Eğer izin vermezsen kötülük çıktığı yere döner. (Alıntıdır.)
Yaşamak
Yaşamak oyun değil arkadaş
Yaşamak oyun değil arkadaş
Dünyaya gelmenin bir bedeli var
Dost bildiklerin tükenmez arkadaş
Sevgi insanların hamurunda var
Yaşamak dönme dolap gibidir
Onun da iniş çıkışları var
Talihlidir hep çıkanlar arkadaş
Gerçek dost inenlerin yanında var
Nefes almak değildir yaşamak
Düşünmek ve hissetmektir yaşamak
Sen gülmeden geçen günlere acı
Dönme dolap iner, çıkar arkadaş (Ali Kocatepe)
Özlü sözler
- Cehennemdeki en alevli yerler, büyük ahlaki kriz zamanlarında tarafsız kalanlar için ayrılmıştır. (Dante Alighieri)
- Köpeklere karşı, en güçlü çare kuduz aşısıdır! Aşının yasaklanması köpekliğe teşviktir. (Özgür internet)
- Kavramlaşmayan toplum kültürü kaldığı orta çağda yaşar. İthal ettiklerinizi takıp takıştırmak sizi çağdaş yapmıyor. (Doğan Kuban)
- Evet gencim. Evet çok deli doluyum. Bazen yerimden kendimi fırlatabilirim. Ama en fazla kendi dibime düşerim. Başkasının sofrasına düşmem. (Gonca Vuslateri)
- Yaşamak için çalışıyorsan, çalışacağım diye kendini öldürmenin alemi yok. (Tuco)
- Geride yatanlar ve ileride yatanlar. İçinizde yatanlarla karşılaştırıldığında önemsiz kalır. (Oliver Wendell Holmes)