EgeUnutulanlar için

Unutulanlar için

24.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Unutulanlar için

Sıra bize geldiğinde kendimizi şanslı sayardık. Rum ya da ermeni bir yurttaşımızdı yapımcısı. Üreticisinin ismi marka olan ender mallardan biriydi o yıllarda. Sonraları Adidas, Puma sahne alınca Dinyakos da tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Tıpkı bizim İzmirdeki Ahmet Şamar ayakkabıları gibi. Geçenlerde Milliyet Egede Altayın masörü sevgili Mahmut Çalışın söyleşisini okuyunca yaşadığımız onca futbol yılına ilişkin, bizleri futbol alanına hazırlayan ne çok emekçiyi ıskaladığımızı düşündüm. Spor sayfaları çoğunlukla gol atarak ünlenenlerin, gol kurtararak panterleşenlerin öyküleriyle süslenir. 60lı yıllarda Dinyakos çoğunlukla İstanbullu futbolcuların ayaklarını donatan bir futbol ayakkasbısıydı. Sıraya girilirdi bir çift edinmek için. Öncelik Fenerli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı futbolcularındı. Bu alemde masörler malzemeciler, önem katsayısı düşük küçük bir ayrıntıdır genelde. Şimdi geç kalınmış bir anımsamanın oluşturduğu hüzünle dalıp gittiğimde gerilere, İzmirsporun Reşat Amcası aklıma takılıyor.O kapsolin kokulu soyunma odalarının heyecanlı tutkulu emekçisi, pırıl pırıl formaların bakımı yapılmış, ayakkabıların her noktasına ter izi bırakan gönül insanı... Elbette isimlerini bu yazıda sıralayamadığım diğer kulüplerin güzel insanları...Hep bir tek beklentileri vardı çocukları gibi sakındığı bizlerden. Galibiyet, onlara vereceğimiz en büyük armağan, emeklerinin karşılığı olan tek anlamlı şeydi. Onlarınki küçük paralarla büyük işleri koparan kahramanların öyküsüdür. Yazılmamış, anlatılmamış. Çoğu derde ilaç olan, ama hep oyun sahnesinin gersinde kalan yaşamlarında forma değiştirmemiş. İşleri bittiğinde de aranmayan anımsanmayan yazılmayan, hep unutulanlardır onlar. Futbolun öyküsü vitrinin alımlı yerini parselleyenlere göre kurgulanır.Kalemin ucuna parayı basıp medyanın odağı olanlar futbol dünyasına verdiğinden çok alanlar dökülür. Bir varmış, bir yokmuş masalıdır sanki kapsolin kokulu soyunma odaları emekçilerinin payına düşen. En büyük armağan galibiyet "Belleğin en büyük işlevi unutmaktır" denir. Unutmalar hepimizde var. Hatırlamalar da onun içindir. Bu yazı bile bir tür günah çıkarma. Kalem bile zorlanıyor.Onca yıl sonra gelen anımsamanın oluşturduğu utançla. Türlü kurumlarda buluşmalar biraraya gelmeler oluyor. Toplantılar düzenleniyor. Spora verdiği katkılardan ötürü insanlar ödüllendiriliyor.Anımsanmak, ödüllendirilmek onur yükler insana. Sımsıcak bir sevinç kaplar her yanını. Kapsolin kokulu insanların unutulmaya yazgılı yaşamlarına da böylesi bir sevinci katmak sizce olası değil midir? Birlikte düşünelim. Ne kadar çok Reşat Amcayı unuttuğumuzu anımsayalım. Bu insanların grileşen yaşamlarına bir mum yakarak aydınlık olmak öyle zor bir çaba olmamalı. Hiç kuşku yokki, futbol treninin lüks kompartımanında yolculuğu hakeden çok sayıda önemli var. Öte yanda da bu trende yer bulamayan önemsiz değerliler...Önemsiz değerlileri önemsediğimizde sanki birşeyler yapmış olacağız onlara da bir yer açarak. Bana öyle geliyor ne dersiniz? egespor@milliyet.com.tr Bir mum da biz yakalım