10.06.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:
İzmir Arkeoloji Müzesi Müdür Yardımcısı, Uzman Arkeolog Elif Erginer, “Antik Çağdan Günümüze Parfümü” bir kitapta topladı. Meslektaşı Doç. Dr. Cenker Atila ile birlikte konusunda uzman 14 yazar tarafından kaleme alınan eser, kokuya dair ilk referans kitap özelliğini taşıyor. Kitabın ilham kaynağı ise İzmir Arkeoloji Müzesi’nin kendine has, bir başka benzeri olmayan, tarifsiz kokusu. Özellikle de bronz eserler deposundan gelen mür ve günlük kokusu kitabın da özünü oluşturuyor. Elif Erginer ile parfüm yolcuğunun hikâyesini konuştuk.
Elif Erginer kitapta yer alan, kokunun nasıl ortaya çıktığından gündelik yaşamdaki önemine pek çok noktayı Nihan Yarkent İnce’ye anlattı.
Koku neden önemli?
Belki de gözümüzü bile açmadığımız anda ilk hissettiğimizdir koku. Doğduğumuz ilk andan itibaren, annemiz şefkatli kollarıyla bizleri sararken karşılıklı olarak kokumuzu içimize çeker ve ömür boyu sürecek olan sevgi bağının ilk düğümünü de atmış oluruz. İnsan için koku serüveni doğduğu anda başlıyor. Beş duyumuzun en gelişmiş ikinci duyusudur. Aynı zamanda hatıralarımızın da en güçlü tetikleyicisidir. Algıladığımız bir koku bizi en mutlu olduğumuz ana ya da unutmak istediğimiz bir anıya saniyeler içinde götürebilir.
Antik çağlara kadar uzanan bir bilgi deryası herkesin harcı değil. Kitap fikri ilk ortaya nasıl çıktı?
Pandemi dönemiyle birlikte bu konuyu araştırmaya daha fazla vakit buldum. Antik çağdan günümüze kokunun serüvenini anlatan, bütünsel bir yaklaşıma sahip kitabın olmadığı kanaatine vardım. Bu fikrimi meslektaşlarımla paylaştım. Onların da değerli makaleleri ile kitabımız ortaya çıktı.
Kimler nasıl katkıda bulundu?
Editörlüğünü değerli meslektaşım Doç. Dr. Cenker Atila ile birlikte yaptık. Myrina yayınlarından çıkan kitap, Doç. Dr. Atilla da dahil olmak üzere konusunda uzman 14 yazar tarafından kaleme alınmış, 15 makaleden oluşuyor.
Kitapta bizi neler bekliyor?
Kitapta kokunun nasıl ortaya çıktığından tutun da dini ritüellerdeki ve günlük yaşantımızdaki yerine kadar pek çok farklı ve bir o kadar ilginç konudan oluşan makaleler yer alıyor. Parfümün en erken kullanımının sıvı ya da merhem formunda değil de tütsü formunda olduğunu, doğumdan ölüme, hastalıktan şifaya, dini ritüellerden cinselliğe, yiyecek ve içeceklere pek çok konuda kokunun işlevine dair bilgileri, kullanılan kap formlarını tarihçesiyle birlikte bulabiliriz.
İlgi nasıl?
Referans bir kitap olmasına rağmen oldukça yoğun bir ilgi görüyor. İlk baskısı tükenmek üzere. Okuyucularımıza çok teşekkür ederiz. Kitabımızın ilk baskısında, sadece 50 kitapla birlikte; Bihter Türkan Ergül tarafından birkaç küçük revize ile antik bir formülden modernize edilerek, Tiyrus Koku Laboratuvarı’nda özel olarak hazırlanan ‘Atlantis’ isimli parfümü okurlarımıza hediye ettik. İkinci baskısıyla, bu kez antik bir koku şişesi formu içinde yine özel olarak hazırlanmış bir kokuyu kitabın hediyesi olarak okurlarımıza vermeyi istiyoruz.
Antik çağlardan günümüze uzanan, karakteristik özelliklerini koruyan bir koku var mı?
Kokular da hayat gibi dinamik. İklime, doğa şartlarına, coğrafyaya, inançlara göre değişkenlik göstermekle birlikte pek çok kokunun özünde yer alan, antik çağdan günümüze baskın ve karakteristik özelliklere sahip; gül, lavanta, mür, günlük, ardıç yağı, balsam, sedir, sandal, limon, tarçın, kakule, zencefil, anason, karanfil, zambak ve hint sümbülü ilk aklıma gelenler...
İzmir Arkeoloji Müzesi, birçok kokuyu içinde barındırıyor. Bize orayı kokusuyla nasıl tarif edersiniz?
Modern müzecilik anlayışı doğrultusunda eserlerin konservasyonu bakımından stabil bir ısı ve nem dengesini korumaya yönelik iklimlendirme yapılmakla birlikte, müzemin teşhirindeki koku ile depolarında algıladığım koku bambaşka. Etnografya deposundan gelen naftalin kokusu, amphora deposundan gelen nemli toprak kokusuna çok derinlerde eşlik eden pirina ve belki de biraz reçine kokusu, bronz eserler deposundan gelen patinalı metal kokusu, algıda seçicilik olarak benim için kitabımızın özünü oluşturan parfüm kaplarından yayılan mür ve günlük kokusu. Müzemizin bahçesi, muhteşem manzarasına mevsimlere göre eşlik eden; kimi zaman ıhlamur, kimi zaman mor salkım, kimi zaman da manolya kokar.. Bu güzel kokuları birbirinden değerli eserler eşliğinde algılamak isteyenleri müzemize bekliyoruz.